[2.7]

288 22 12
                                    

Gururdan.

"Hiçbir bokun iyiye gittiği yok!" Kollarımı iki yana açtım. "Siz bana nasıl sakin ol diyorsunuz? Kız gözlerimin içine baka baka yaşayamıyorum Gurur dedi bana. Nasıl sakin olayım?"

Hazar ellerini yüzüne örtüp sırtını yasladığı duvarın dibine çöktü. Yanında Deniz, endişeyle bir ona bir bana bakıyordu.

"Gurur," dedi her zamanki o sakin sesiyle. "Lütfen. Üzülüyorsun anlıyorum ama sakince bir şeyler düşünmemiz lazım."

Kurduğu cümleler beni daha da delirtmekten öteye gitmedi.

Onlara sırtımı dönüp sokağın girişine doğru yürümeye başladım. Adımlarım kördü, gözümün hiçbir haltı gördüğü yoktu. Bastığım zemini bile hissedemeyecek kadar doluydum. Hayır, boğazıma kadar doluydum. Bir yumru, gırtlağıma yapışmıştı. Nefes alamıyordum.

"Gurur? Nereye gidiyorsun?"

Deniz arkamdan bağırırken dönüp bende bağırdım. "Cehennemin dibine!"

Birkaç saniye sonra onun sesi çıkmamış arkamdan beni takip eden adımlar dışında sokakta çıt çıkmaz olmuştu. Beni takip edenin Zeynel olduğunu biliyordum.

"Onun bir suçu yok," dedi dakikalar sonra. "Biliyorum," dedim sakin bir sesle. Omzumun üzerinden ona baktım. O ise bana madem öyle ne bok yiyorsun der gibi bakıyordu.

Önüme döndüm.

"Nereye gidiyorsun?" dedi sakin bir sesle. Sonunda vardığım sokağın girişinde durdum. Gözlerimi hareketli caddede gezdirdim. Bende nereye gideceğimi bilmiyordum.

Eve sığamıyordum.

"Gel," dedi Zeynel benim aksime nereye gideceğini bilerek. Caddenin kıyısındaki dükkanlara doğru ilerlemeye başladı. Dakikalar sonra o bir bakkaldan motorunu geri teslim almış, beni de alarak sürmeye başlamıştı. Vardığımız yer, İstiklâlde Gecekondulardan sitelere inen o tepeydi. Daha önce Şeyda sayesinde defalarca geldiğim, kendimi kalabalık bir arkadaş grubunun ortasında bulduğum o yükseklik.

Tekelden aldığımız biraların olduğu poşeti toprağın üzerine bıraktım. Tek bir bank vardı. Her buraya geldiğimizde birileri taşların kayaların üzerine oturur üç beş kişi de banka geçerdi. Bazen kızlar çimenlerin üzerine kururlurlardı. Hepimiz bir daire oluştururduk.

Güzel günlerdi.

Şimdi liseden mezun olacaktık. Hepimiz başka hayatlara savrulacaktı. O kadar kalabalık bir arkadaş grubuyduk ki ilerde hepimizin beraberken tuttuğu o ipler dünyanın başka başka noktalarına çekilecek, ağ genişledikçe genişleyecekti. Hayatlarımız büyüyecekti belki. Hatta bazılarımızın o kadar büyüyecekti ki biz bile inanamayacaktık belki.

Zeynel biraları açtı. Sırtımı yasladığım banktan önümdeki şehrin manzarasına baktım. Sırtımı döndüğüm gecekondu mahallesini önümdeki ışıltılı şehirden ayıran bu banktı işte. Önümdeki rezidanslar buraya ilk dikildiğinde çocuklarla buraya geldiğimizde manzaramız kapanacak demiştik birbirimize. Manzaramız kapanmıştı, evet. Hatta ben onlarla geçirdiğim tüm vakitlerimin aksine uyumak için girdiğim evim olarak oraya gidiyordum. O rezidanslara taşınan ailelerden biri biz olmuştuk.

Bekler miydin? •texting•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin