[3.0]

318 25 1
                                    

Siren sesleri. Gürültü. Çığlıklar. Yanıp sönen kırmızı ve mavi ışık. Ambulans. Kaos. Telsiz sesleri. Geceyi delip geçen bağırışlar. Bir kadının acı çığlığı. "Çok hızlıydı. Çok hızlıydı. O durmadı. Biz de duramadık. Çok hızlıydı."

Bu anın üzerinden geçen tam bir buçuk saatin sonunda acilin kapısındaydı hepsi. Herkes oradaydı. Gurur, Kuzey, Zeynel, Hazar, Deniz, Ayça, Arda, Gediz, Cihan, Ekin. 12/A 'nın tamamı. İstiklâl Lisesine dair Ufuk'un anılarının tüm karakterleri. Hepsi oradaydı. Hepsi durmuş, şoku üstlerinden atmaya çalışıyorlardı.

"Sikeyim böyle işi," diyordu Gurur o anlardan birinde ellerini yüzüne kapatırken. Her şey daha ne kadar mahvolabilir dercesine. "Sikeyim. Ne diyeceğim ben Şeydaya."

Tam o an, arkasındakiler arasından mavi gözlü kız ürkerek öne doğru bir adım atmıştı. Önünde duran sevgilisine yanaşmıitı usul usul. "Hazar," demişti titreyen bedeninin farkında bile olmadan. "Ben haber verdim Şeydaya."

Bu cümle tam ortada durmuş elleriyle yüzünü sıvazlayan ve çaresizce ne yapacağını düşünen Gurur'un kulaklarına erişti. "Ne yaptın?" dedi hızla arkasını dönerek. Gözleri büyümüş, yüzünü birazdan yerini öfkeye bırakacak bir hayret esir almıştı.

Elindeki telefonu kaldırdı göstermek istercesine. "Ufuk'un eşyalarını bana verdiler. Şeyda'nın da bilmesi gerektiğini düşündüm," dedi kesik kesik. Hazar da öylece durmuş olanı biteni izliyordu. O bile anlayamıyordu neler olduğunu. Gözleri bir sevgilisine, bir yakın arkadaşına değerken "Deniz," dedi inlercesine. Az önce Gurur'un kuracağı cümleyi kastederek.

"Ne yaptın sen?" dedi Gurur. Hayretle. Kıza doğru bir adım atarak. "Ne demek bilmesi gerektiğini düşündüm? Buna sen mi karar veriyorsun? Kimsin sen?"

Tam o an Zeynel ve Cihan ona doğru bir adım atıp hafifçe önüne geçmek istediklerinde öfkeyle onları itti. "Bırakın beni," dedi ateş eden gözlerini onlara birkaç saniye değdirerek. Ardından yine Denize döndü. "Ne bok yediğini sanıyorsun sen?"

Hazar Denizin önüne geçerek Gurur ve onun göz temasını kestiğinde Gurur'un alev alev yanan irisleri inatla başka yöne çevrilmedi. "Sakinleş!" dedi Hazar yüksek bir sesle. "Sinirini neden ondan çıkarıyorsun? Bir sakin ol artık!"

Yeni yeni kendine gelmiş gibiydi.

"Sikerim sakinliğini," dedi ona doğru yürüyerek. "Her şey yarak gibi arka arkaya geliyor. Bana sakin ol demeyin!"

Sırtını onlara döndü ve çevrede ayıplayan fısıltıları duymadan kimsenin olmadığı bir köşe aradı gözleri.

Niyeti Şeydayı aramaktı.

...

Şeyda'dan.

Annesi diyordu zihnimde birileri. Babası. Yerinden bile zar zor kalkan babası. Küçük erkek kardeşi. Görüntüleri dönmeye başladı zihnimde. O anlardan birinde koluna girmişti Ufuk babasının. Hastanenin önünde bekleyen, bana doğru yürüyorlardı. Gülümsüyordu bana babası. Kızım, diyordu. Hoşgeldin.

Bir uğultu koptu. Zihnimdeki anı hızla dağıldı. Evlerindeydim bu defa. Onun kardeşiyle paylaştığı odasında yatağının üzerinde oturuyordum. O ise dolabının karşısına geçmiş kıyafetlerini gösteriyordu bana. Hangisi diyordu, siyah gömleğini giy diyordum bende. Tam o anda açılıyordu kapı, o güzel ve uzun bedeniyle arkasına dönüyor açılan kapıdan içeri giren annesine bakıyordu gülümseyerek. Annem, diyordu.

Aç aç gitmeyin yavrum, diyordu annesi o anının içinde ikimize. Size bir şeyler hazırladım. Yiyin, öyle gidin.

Gülümsüyorduk, kocaman.

Bekler miydin? •texting•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin