5

971 56 20
                                    

Jennie'nin Taehyung'a olan hislerini itiraf ettiği o garip günün üzerinden neredeyse iki hafta geçmişti ve bu sürede onlar gerçekten yakınlaşmışlardı. Her ne kadar Jennie bunu inkar etse de klasik sevgili çiftlerden pek bir farkları kalmamıştı. Bu yüzden tam da tahmin ettiğim gibi sık sık onların masalarına oturuyorduk ya da Tae bizimle oturduğunda diğerleri yanımıza geliyordu.

Jungkook ve diğerleri ile çok samimi olmasak da iyi anlaşıyorduk. Bu durumdan ise tek memnun olmayan Mina gibi duruyor ancak rahatsızlığını açık bir şekilde itiraf edemiyordu yine Jennie ve Taehyung'un yakınlaşması sayesinde. Onların sevgili olmasını sağlayarak büyük bir avantaj elde etmiştim.

Mina etrafında dolaşmamdan gerçekten memnun değildi. Neyse ki onun memnuniyetsizliği beni sadece mutlu ederdi. 

'Hey Jungkook' diye seslendim okul koridorunda derse girmek için dersliğe yürüyen Jungkook'un arkasından. Sesimi duyduğu gibi arkasına dönmüş ve gülümseyerek konuşmuştu.

'Selam Lisa. Nasılsın?'

'İyiyim teşekkürler. Şey diyecektim geçen derste bahsedilen maket ödevini beraber yapalım mı? Grup halinde olması mecburiymiş çünkü'

Dersin hocasıyla konuşup, adamı çok yoğun olduğumuza inandırıp en azından grup ödevi olsun diye ikna etmiş oluşumu yok sayarsak sonuçta Jungkook'la grup ödevi yapacak olmam benim isteğim dışında gerçekleşiyordu; hiç bir şüpheli tarafı yoktu. Jungkook da hiç bir şüphe görmemiş ki 'olur' diyerek beni onaylamıştı.

Böylece yavaşça sınıfa girdik. Son zamanlarda sıklıkla yaptığımız gibi yan yana oturduk. Son zamanlarda sıklıkla yan yana oturuyorduk çünkü ikimizin de sınıfta çok fazla arkadaşı yoktu. Doğrusu benim hiç yoktu; onun da çok az vardı.

Ders başlayalı yarım saatte fazla oluyordu ve not tutmaktan kollarım çoktan ağrımıştı. Kadın nefes almadan ders anlattığı gibi yetmiyormuş gibi notlarını vermeyeceğini söylediği için onun dersinde herkes not almak zorundaydı. Ancak sınıfın yarısından fazlası şimdiden pes etmişti; buna Jungkook da dahildi. Yazmayı yaklaşık on dakika önce bırakmıştı. Fırsattan istifade deyip kulağına eğildim.

'Ben sana kendi notlarımı veririm'

Şaşkınlıkla bana dönen Jungkook bir şey söylemeyip yüzüme baktığında fısıltıyla devam ettim.

'Karşılığında yemek ısmarlarsan tabi?' dedim. O da gülümseyerek kafasıyla beni onaylamıştı.

'Teşekkür ederim' demişti. Önemi olmaz anlamında kafamı iki yana sallayıp önüme döndüm.

Jungkook da birkaç dakika şüpheyle yüzüme bakıp önüne dönmüştü. Muhtemelen son zamanlarda neden ona bu kadar yakın davrandığımı sorguluyordu.

Dersin sonunda ise hiç beklemeden yazdıklarımın fotoğrafını çekip Jungkook'a atmış ve beni bekleyen şu anlık sadece sınıf arkadaşım olan adama dönerek konuşmaya başladım.

'Notlar artık telefonunuzda bayım; umarım siz de en yakın zamanda söz verdiğiniz yemeği ısmarlarsınız.'

Jungkook eşyalarını toparladığı sırada bir yandan gülümsemiş, bir yandan da 'Hiç merak etmeyin hanımefendi o iş bende. Notlarını vererek hayatımı kurtarmış olabilirsin.' demişti. Cevap verme gereği hissetmeden onun gibi eşyalarımı toplamaya devam ediyordum ki Jennie'nin kantinde olduklarını yazdığı mesajı gördüm.

'Bizimkiler kantindelermiş, yanlarına gidiyorum. Sen ne yapacaksın?' 

'Beraber gidelim. Mina'da oradaymış.'

Göz devirme isteğimi zorlukla yok sayarak gülümsedim ve beraber kantine gitmek üzere yürümeye başladık. Ben sessiz bir şekilde yürürken Jungkook gülümseyerek biri ile mesajlaşıyordu ki bu çok yüksek ihtimalle sevgilisi Mina'ydı.

Burn Bridges -Liskook-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin