3. Bölüm

19.2K 655 24
                                    

Timuçin hızla yanımdan geçip merdivenlerden aşağıya doğru inmeye başladığında arkasından bakakaldım. Gözlerim Onur hoca dan ayrılmıyordu. Şu anda kendimi ne kadar toparlamak istesemde pek başarılı olduğum söylenemezdi.

Timuçin'e bağırdığımı, kolunu tuttuğumu falan görmüş müydü acaba? Gördüyse ne düşünmüştü? Ah! Elbette sevgili olduğumuzu sanmıştı. Sonuçta yeni gelmişti ve bizim uzun zamandır tanıştığımızı, kardeş gibi olduğumuzu bilemezdi. Kafamı toparlanmak istercesine iki yana salladım ve koşarak Timuçin'in peşinden gittim. Ne söyleyeceğimi yada nasıl davranacağımı bilmiyordum, tek bildiğim o an oradan kaçmak istediğimdi.

Bahçe kapısını sertçe itip dışarıya çıktığımda okulun ilk haftaları olmasına rağmen devamsızlık yaptığım için kendimi alkışlamak istiyordum. Evet bir öğrenci olarak bazı sorumluluklarım vardı ama ondan önce ben bir dosttum ve kardeşim dediğim çocuğu yalnız bırakamazdım. Devamsızlık işi kötü olmuştu doğru ama ondan daha önemli şeyler vardı, olmalıydı.

Timuçin'i görmek umuduyla sağa sola bakındığımda aşağıya koştuğunu gördüm. Çok uzaklaşmıştı, Peşinden koşsam da yakalayamayacağımı biliyordum. Saniyeler sonra gözden kaybolduğunda olduğum yerde durmak dışında birşeyler yapmayı akıl edebilmiştim nihayet.

Elimi okul pantolonumun cebine atarak ne kadar param olduğuna baktım. Tahmin ettiğim yere gitse iyi ederdi çünkü eğer umduğum gibi olmazsa eve çok geç kalacağım kesindi.

Taksiden inip etrafta tek tük ağaçların olduğu boş yolda yürümeye başladığımda gözlerim her yerde tek bir kişiyi arıyordu. Kayalıkların tepesine çıkan bir karartı gördüğümde kafamı yine sağa sola salladım. Şu aralar bu hareketi çok sık yapıyordum.

Vakit kaybetmeden bende kayalıklardan çıkmaya başladım. Başlarda her şey çok normaldi ancak yükseğe çıktıkça başım dönmeye başlamıştı. Tırmanmaya devam ettim ve sonunda tahminlerimde yanılmadığım için kendimi içimden alkışladım. Bunu hak etmiştim.

Gidip denize taraf bakan kayalıkların ucunda oturan Timuçin'in yanına yerleştiğimde gözlerini denizden ayırmadı, hatta beni görmezden geldi. Tekrar ediyorum beni. Görmezden. Geldi.
Beni beni!
"Noluyor Timuçin, sorun ne !"
Diye bağırdığımda sessizliğini korumayı başardı.
"Timtim, kardeşim anlat bana" biraz yumuşak davransam belki işe yaradı.

Ama yine ses yok !

Hırsla ayağa kalkıp önünde dikildiğimde tahmin edildiği üzere istifini bozmadı. Ayağımı yere vurarak babasından vitrinde gördüğü oyuncağı isteyen çocuk edasıyla "Anlat. Anlat. Anlat.." diye mızmızlanmaya başladım. Israrımsı bir mızmızlanmaydı bu, yada her neyse ondan işte.

Ayakta olduğum için yüzünü göremiyordum.
Bu yüzden biraz geri çeklidiğimde yüzü görüş alanıma girmişti ve tek bir yaşam belirtisi yoktu.

"Huu kime diyorum bi'mimik yap, yaprak kımıldasın yüzünde Timuçin!"

Sinirle bulunduğum yerde biraz daha geriledim
"Yeter artık, bıktım senin şu inadından ne olduğunu hemen şimdi anlatıyorsun yoksa.."
Pekala onu şu anda birşeyle tehdit etmenin bir sakıncası olmazdı değil mi?

"Yoksa Zeliha'ya gidip onu sevdiğini söylerim ve en gıcık olduğun kızla çıkmak zorunda kalırsın."
Pek işe yaramamış olacak ki tepki vermedi. Ama ben daha ne yapayım? cinlerim tepeme çıktı iyice!
Bir adım daha geriledim tamam sakin. Sakin. Sakin. Sakin davranmakta yarar var sakin ol.
"Imm o zaman Fındığı 1 haftalığına sana bırakırım 1 hafta salyayla uyuyup uyanırsın. Biliyorsun ki her köpek gibi o da yüz yalamayı çok seviyor." Gerçekçiliği olmadığı için inanmamış olacak ki yine tepkisizdi

Özür Dilerim ÖğretmenimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin