En tatliş okuyucularımdan birisi olan , yorumunu görmediğimde 'acaba daha bölümü okumadı mı?' dediğim belkiz707
Adlı kullanıcıya ithafen.Keyifli okumalar ^^
"Bok yiyenin çocuğu" diye kükredi "Orospu mu oldun başıma ha?!"
"B-en birşey yapmad-ım." diye kekeledim dolan gözlerimi kırpıştırarak.
"Nasıl yapmadın?!" bir soru değil de inanmama imgesiydi bu. Hıçkırmamak için nefesimi tuttum.
"Bitti! Sen... Sen gerçekten gözlerimin önünde bir fahişeye dönüştün"
Sinirle bir o yana bir bu yana gitmeyi bırakıp yanıma geldi. İşaret parmağını tehditkâr bir şekilde bana doğru sallarken "Sana olan sabrımın gerçekten sonuna geldim!"
"Ben birşey yapmadım." dedim "sadece..."
Kolumu tutup beni ayağa kaldırarak kükremeye devam etti.
"Kes sesini! Zaten giyim şeklin de seni yansıtıyor işte giyinmesen daha iyi !"
Yine dönüp dolaşıp konu benim başımı kapatmamama, giyinişime gelmişti. Pençelerini geçirdiği kolum bembeyaz olurken tuttuğu bölgeden aşağısı sanki kopmuş gibi cansızca sallanıyordu.
Birkaç küfür ve tehdit daha söyledi. Kulaklarım uğuldamaya ve görüşüm kararmaya başladığı için hayatla bağlantım kopmuş, Ne olduğunu anlayamaz hale gelmiştim.
İçimdeki çocuğu yokladım.Yoktu.
Kolumdan iteklemesiyle dengemi kaybedip yere düşerken artık hıçkırıklarımı tutamıyordum. Önümdeki koca ayaklar yerle adeta dövüşerek mutfaktan uzaklaştığında soğuk parkeden kalkarak odama koştum.
Gerisi her zamanki gibiydi.
Yattım. Ağladım.
* * *
Bu gün yine; lütfen dedim klişe olarak. Lütfen beni seven bir babam olsun.
Öyle ki, beni sevmeni dilemeyecek kadar yüzleşmiştim seninle baba. Başkasının kızı olabileceğimi düşünürdüm de beni sevebileceğini düşünmezdim. Oysa bir baksan , bir görsen beni. Sana ne kadar benzediğimi. Belki sen de severdin. Ama sen hep beni görmemeyi seçtin. Beni sevmemeyi sevdin. Ben de sensizliği bardak bardak içtim. Baba diye bıraktığın boşluğa sarıldım. Ama alışmıştım aslında. Kardeşimin üzerlerini örtüp bana göz ucuyla bile bakmadan odadan koşar adım çıktığında tamam demiştim. Bana her küfrettiğinde hatta klostrofobim olduğunu bilmene rağmen kardeşimin geyik olsun diye beni yorgana dolamasına izin verdiğin zaman bile kesmemiştim senden umudu. Sana benziyorum diye kendimi sevdim. Ne acı değil mi? Kendi kendimin babası oldum. Şu an kendimden tiksinmeme sebep olan seni benden dörtnala kaçmana rağmen doludizgin sevdim.Bırakıyorum baba. Seni sevmeyi bırakıyorum. Belki kendimi sevmeyi de . Elimde olsa da senden aldığım hastalıklı genlerei geri verebilsem. Elimden gelse de seni hayatımdan kapıdışarı edebilsem. İmkanım olsa da ettiğin her küfrü. İçimde binbir parçaya böldüğün her bir zerremi toplasam da o mavi büyük poşetlere koyup fırlatsam.
Binbir cefayla aldırdığım telefonu kafanda kırabilsem...Yemin ederim artık sadece senden kurtulmayı istiyorum. Zaten olsan da bir olmasan da bir.
Nefes almamı engelleyen burnumu her zamanki gibi koluma silip defterin kapağını kapattım. Ne yazık ki dışarıya çıkıp peçete almaya cesaretim yoktu.
Hiçbir şey düşünemiyordum. Beynim şişmiş, dışarıya çıkabilmek için kafatasımı zorluyordu. Yatağa sırtüstü yatarken kollarımı başımın yanlarından yukarıya doğru uzattım. Bu gece uyuyabilecek miydim? Bilemiyordum. Ancak gözlerimi kapattığım Dünya'ya açmaya o kadar korkuyordum ki...Uzun zamandır hissetmediğim ensemdeki nefesler tekrar baş gösterince kirpi gibi diken diken olarak cenin pozisyonu aldım. Ciğer nefesi alamadığım için cenin pozisyonu karnıma baskı yapıyor ve tıkanarak nefes almamı engelliyordu. Fakat arkamdaki şeyin nefesi ensemi yakıp geçerken bunu umursayamıyordum. Hafifçe diğer yanıma dönerek elimle yatağımın yanındaki soğuk duvarı yokladım. Oradaydı. Elbette gidecek bir yeri yoktu yani bir duvar hareket edemezdi tabii ancak yinede ben yokladım. Çünkü malım.
Aniden yattığım yerden kalktım ve sırtımı duvarla birleştirdim. Bedenimle birlikte kafamı da vurmuş ve 'ığh' diye çirkin bir ses çıkarmış olabilirim ancak şu anda daha güvendeydim.
Pekala, en azından öyle hissediyordum.Aklıma tuhaf şekillerdeki binbir türlü yaratık geldikçe gözlerimi birbirine dikmişler gibi daha çok geçirdim. Sersem kardeşim dönerek yatağından düştüğünde irkilmiş ve eş zamanlı olaraka kasılmıştım. Aniden gelen titreme ve terleme bulguları bir paranoya krizimin daha yaklaştığının habercisiyken masanın üzerinde duran psikoloğumun verdiği nefes egzersizlerine ilk defa bu kadar ihtiyaç duyduğumu hissettim. Ancak sindiğim yerden kalkmak ölümle eşdeğerdi.
Yine muhtaçtım. Yine korkuyordum ancak yine her zaman olduğu gibi yalnızdım...
* * *
Dün ve daha önce babam için yazdığım tüm sayfaları kopartarak paramparça attim. İmha etmek hem benim duygularımın körelmesine yardımcı olur hemde başkasının okumasına engel olarak rezil olmamı engellerdi.
Sertçe açılıp kapanan dış kapı sayesinde irkilerek kimin geldiğine baktım.Annemdi. Şişik gözleriyle donuk bakışlar atıyordu. Sarsak adımlarla masanın yanına gelerek kendini sandalyeye bıraktı. Yüzü kireç gibiydi.
"Ne oldu?" diye sordum.
Odaklandığı parkeye bakmaya devam ederken "Öldü" diye fısıldadı.
"Kim?"
Cevap yok.
"Anne. Kim öldü?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özür Dilerim Öğretmenim
Novela JuvenilSahte hesap açarak öğretmenine seni seviyorum dediğinde, başına geleceklerden habersizdi... KİTAP UZUN BİR ARADAN SONRA DEVAM ETMEKTEDİR