7. Bölüm

14.6K 605 27
                                    

Duman sayesinde artık burnumun ucunu bile göremiyordum. Konuşmayı tekrar deneyeceğim sırada Onur hoca düğmelerini açtı ve gömleğinin içi ile teni arasına kafamı yerleştirmemi sağladı kenisi ise burnunu saçlarımın arasına gömerek kısa nefesler alıyordu. Çikolata kokan teninin kokusu duman ve isle karışmıştı ancak bu beni rahatsız etmiyordu. Gözlerimin yanması sebebiyle birkaç damla gözyaşım çıplak tenine düştü. Bunu hissettiğinde beni daha sıkı sarmaladı ve
"Şşşh sakin ol. Buradan çıkacağız tamam mı? Bizi bulacaklar" dedi.
usulca kafamı salladım ama Nedense buna pek inanasım gelmiyordu. Zaten eğer yanmazsak duman yüzünden zehirlenerek ölecektik. keskin kokunun ciğerlerimi yaktığını hissettikçe buna daha çok inanmaya başlıyordum.

Bulunduğum durumun ne kadar utanç verici olduğunu hiçe sayarak ellerimi ensesinde birleştirdim. Bir daha asla onunla bu şekilde olmayacak , olamayacaktım.

Uğuldayan kulaklarıma tanımadığım bir ses dolması sayesinde kafamı gömdüğüm bedenden kaldırdım.
"Hey ! Orada kimse var mı ? Hey !"

Onur hocayla aynı anda bulunduğumuz yerden bağırmaya başladık

"Buradayız !"
Kapının yere düşmesiyle iki itfaiye eri içeriye girdi. Üzerindeki kıyafetler bu dumanda bile fark ediliyordu.
Bir tanesi beni kucakladığı gibi oradan çıkardı. Diğeri ise Onur hocaya yürümesi için yardım ediyordu
Dışarıya çıktığımızda herkesten şaşkınlık nidaları yükseliyordu. Bunu umursamadan temiz havayı ciğerlerimle buluşturmaya çalıştım ancak içeridekinden çok daha fazla dumanlıymış gibi ciğerlerim yandı ve deli gibi öksürmeye başladım.

Burnuma tutulan maskeyi indirdim. Okul ikiye bölünmüş yarısı Onur hocanın , yarısı benim başıma toplanmıştı. Göz ucuyla yan ambulansın açık kapısında halsizce oturan Onur hocaya baktım. Kızlardan görebildiğim kadarıyla iyi görünüyordu ne kadar doğru olmadığını bilsem de aklımın büyük çoğunluğunu kurcalayan şey müzik odasının , piyanomun ne durumda olduğuydu...

* * *

O kazadan tam 1 ay geçmiş ve okul tamamiyle kendini toparlayıp eski haline dönmüştü tek bir şey hariç; piyanom...

Turkuvaz renkli sevimli piyanom söylenenlere göre çok hasar gördüğü için kullanılamaz hale gelmiş yerine toz pembesi alınmıştı. Piyanoyu en çok ben kullandığım için eskisiyle aynı modeli tercih edilmişti ancak ben birr türlü bu piyanoya ışınamamış ve yangından sonra hiç çalmamıştım. Renginin değişmesini bahane etsem de yangının bende bıraktığı korku yüzünden çalmadığımı herkes anlıyordu.

Ders zili çalıp herkes içeriye girdiğinde okul yan sınıftaki sarışın uzun boylu çocuğun okulu bırakması haberiyle çalkalanıyordu. Kötü birisi olduğumu düşünmeyin ama bana ne! Kendi tercihiydi sonuçta. Şu anda gerçekten ondan daha acınası durumda olduğumu düşünüyordum. Tamam bencilin tekiyim

Fizik dersi başlayalı henüz on dakika olmamıştı ki kapı çalındı ve müdür yardımcısı içeriye bir kızla beraber girdi.
Buğday tenli , uzun düz saçlı ve oldukça hoş bir fiziği olan bu kız okula yeni gelmesine rağmen hemen sınıfa bir göz atmış ve arka sırada oturan Timtim'e göz süzmeye başlamıştı. Tabii gördü yakışıklı çocuğu diye düşündügüm sırada müdür yardımcısı gitti ve kız da kendini tanıtmaya başladı.

"Derin Sezek , Trabzon dan babamın işi nedeniyle taşındık..."

Derin mi ? Derin !?? Derin lan Derin !!!!!!

Onu hoca sevecen bir şekilde boş bir yere oturmasını söylediğinde dikekt olarak Timuçin'in yanına doğru ilerlemeye başladı.
Hayır hayır dostum bu kesinlikle olamaz !
Ondan önce davranıp Seda'nın yanından kalkıp Timuçin'in yanına oturdum iki sıra kadar önüne olduğum için ondan daha önce ulaşmayı başarmıştım suratı inceden mora dönen Sezek -Derin diyecek halim yok ya!- mızmızlanarak Onur hocaya döndü.

"Onun hayatında yeterince Derin var canım kusura bakma" diyip Timuçin e iyice sokulduğumda sinirden gözlerinin dolduğunu gördüm. Kalktığım yere doğru hareketlendiğine ise
"Oraya da oturamazsın!" diye cırladım.
Dayanamayıp "Sana ne oluyor , sen kimsin be!" diye bağırdığında bulunduğum yere iyice yayıldım
"Yakında öğrenirsin merak etme, hatta ilk beni öğrenirsin" dediğimde okulun ilk gününü anımsadım Onur hocaya da benzer şeyler söylemiştim. Ona kaçamak bir bakış attığımda dudağının kenarının hafif yukarıya kıvrılmış olduğunu gördüm. Zeliha'nın yanıdan oturan Betül'e kalkması için el işareti yaptım ve Seda'nın yanına oturttum. Betül'den zarar gelmezdi çünkü o Zeliha'nın kıçından ayrılmıyordu ve bize bulaşmaya cesaret edemezdi. En büyük artısı ise ismi Derin değildi !!
"Hıh tamam işte şimdi oturabilirsin Sezek" dedim bilmiş bir tavırla ve elbette soyismine baskı uygulayarak.

"Bana bak !" diye çıkıştığında Onur hoca araya girdi

"Kızlar yeter ! Derinciğim sen Zeliha nın yanına geç, sende sus artık!" dediğinde içimden ılık birşeylerin akıp geçtiğini hissettim. Sezek dönüp hiç gizleme gereği duymadan Onur hocayı baştan aşağı süzdüğünde diliyle dudaklarını ıslattı.
"Kusura bakmayın hocam"diyerek sevimli bir surat ifadesiyle Onur hocaya gülümsedi ve yerine oturdu.
Bense hala ona 'Derinciğim' bana sahi bana ne demisti ben hatırlayamıyorum bilen varsa bana yardım etsin çünkü çıldırmak üzereyim!

Sezek'e küçümser bir bakış attıktan sonra hızla yerimden kalkıp sınıftan dışarıya çıktım. Zaten Onur hocaya karşı şu aralar davranışlarımı kontrol etmeye ve onun bana yaptığı gibi onu görmezden gelmeye çalışarak yeterince yoruluyordum bir de başıma adaş çıktı ıyyk !!

Merdivenlerden hızla inerek tuvalet kapısına yöneldim ancak kolumun birden utulmasıyla iri bir bedene çarpmam bir oldu. Çok hızlı hareket ettiğim için çarpmam da şiddetli olmuştu. Ancak kafamı kaldırıp çarptığım bedenin yüzüne baktığımda içimdeki huzursuzluk bir anda kayboldu. Onu seviyordum , bana huzur veren siyahları seviyordum. Hızla iri gövdesine sarıldığımda
"Az önce kıskanıldım mı ne?" diye dalga geçmeye başladı.
"Timuçin seni döverim" diyerek sırtına tırnaklarımı geçirdiğimde çok acımış gibi iç çekti.
"Tamam abla sinirlenme demedim birşey"
ondan ayrılarak koluna vurdum
"Sensin abla!"
Ağzını açıp birşey söyleyecekken konuşmamızı bölen şey tenefüs zilinin csesi olmuştu.
"Timtiim... Fizik dersine girmek istemiyoruuum. Aslında bugün hiçbir derse girmek istemiyorum"
Diye mızmızlandığımda onaylamazca başını salladı ve hafif geriye giderek bana sahte korku dolu bakışlarını gönderdi
"Oh hayır!"

Şeytani gülüş yaparak aramızdaki mesafeyi kapattığım sırada
"Oh evet!" dedim. Kolundan tuttuğum gibi sınıfa çekelemeye başladım. Onur hoca ve Sezek merdivenlerden inerken karşı karşıya geldiğimizde görmezden gelerek Timuçin'i daha hızlı çekeledim.

Sınıfa ulaştığımızda Timtim çantaları kaparken Gamze , Seda ve Melek soran gözlerle bize bakıyordu onlara öpücük attım ve 'Sezek le konuşursanız kafanızla poponuzu yer değiştiririm bakışlarımı yolladıktan sonra çoktan sınıftan çıkmış olan Timuçine yetiştim.

Gardiyan , pardon nöbetçi öğretmen bahçede devriye gezdiği için ön kapıdan çıkmak pek akıllıca bir fikir değildi bu yüzden öğretmenler in genellikle sigara içmek için kullandığı arka kapıdan arka bahçeye çıktık.
Biraz koştuktan sonra okulu dış dünya ile ayıran duvarlara gelmiştik. Fazla yüksek değillerdi ancak etek giydiğimi göz önünde bulundurursak buradan atlamak pek parlak bir fikir değildi.

Ah mantığın canı cehenneme! Birçırpıda duvarın öbür tarafına geçen Timtime çantamı yolladım ve ardından ellerinden tutarak duvarın üzerine çıktım. Pekala asıl zor kısım bundan sonra başlıyordu. Arkamda birilerinin olup olmadığını kontrol etmek adına... Pekala aslında sadece Onur hoca oralardamı diye merak etmiştim. Arkamı döndüğümde duvar dibine yaslanmış sezekle konuşur vaziyette bana baktığını gördüm. Bir an görmemiş gibi yaparak gitmeyi düşünsem de daha sonra beni kıramadığını , kıramayacağını göstermek adına sinsi bir gülüş eşliğinde eteğimin ucunu hafif yana doğru açarak küçük bir reverans yaptım tek kaşını kaldırıp başını salladığında
" hadi bakalım çılgın sarışınım zıpla!" diyen kardeş parçama döndüm, uzattığı eli sıkı sıkıya tutarak duvardan atladım ve elini bırakmayarak yokuş aşağı bağırarak koşmaya başladık..
Neyse ki Gencer i düşünmemi engelleyecek bir can dostum vardı. Onu kullanarak hocamı kıskandırmaya çalıştığım bir dost...
Evet gerçekten iğrenç bir insandım! Kednimden cidden utanacaktım ama şimdi değil şu dakikalarımın iyi geçmesini istiyordum ve bunun için gerekirse kendimi hiçe sayabilirdim...

Özür Dilerim ÖğretmenimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin