Benim biricik dedeme sulanan Bennur'a bir ayar çekmek amacıyla dostane bir şekilde yanıma çağırıp ormana getirmemin ardından sandece birkaç dakika geçmişti ve ben hala söze nasıl başlayacağıma karar veremiyordum. Eğer ona sert davranırsam gidip babasına veya daha önemlisi dedeme beni şikayet eder miydi ? Eğer bunu yaparsa büyük bir ihtimalle dedem benimle bir daha konuşmazdı. Çünkü o yeğenine düşkün bir dayıydı. Elbette beni daha çok sevdiğini biliyordum ama yinede ona, onlara da değer veriyordu ve ben -kendimce- haklıyken haksız duruma düşmek istemiyordum.
Kafamı yan tarafımdaki kıza çevirdim. 'Seni kara şeytan' diye bağırıp saçını başını yolduğum şiddet sahnelerini ne kadar aklımdan çıkarmak istesem de sanki onlardan güç alıyor gibiydim.
Birden duraksadım. Biryerden başlamak gerekiyordu. Olduğum yerde Bennur'a döndüm."Bak, nasıl başlayacağımı bilmiyorum ama sanırım her zaman yaptığım gibi direkt söyleyeceğim dedemden uzak dur." Ani çıkışım karşısında afallamıştı. Elbette onu çok sevdiğim ve vakit geçirmek istediğim için onunla gezintiye çıkmadığımı biliyordu. Ancak böyle damdan düşer gibi söylemem itiraf etmeliyim ki onu kadar beni de şaşırtmıştı.
"Ne ? Sen ne diyorsun?"
"Dedemden uzak dur diyorum , o benim! Hindistan cevizi kokulu eller benim ! Kimseyle paylaşamam anladın mı ? Gerçekten kalbini kırmak istemiyorum ama ondan uzak dur yoksa.."
"Yoksa ne?" dedi ellerini iki yana açarak "ne yaparsın?"
Birbirine geçecekmiş gibi bastırdığım çenemi zoraki ayırarak ne söyleyeceğimi toparlamaya çalıştım. Dilimin ucuna o kadar ağır şeyler geliyordu ki bunları hafifleterek söylemek için doğru kelimeleri seçemiyordum. Hiçbir şekilde daha elle tutulur hale gelmiyorlardı.
"Bennur, bak sakin olmak için büyük çaba sarf ettiğimi bilmelisin. Biraz daha saçmalarsan olacaklardan sorumlu değilim. Şimdi kes sesini ve dediğimi yap"
"Hadi lan! Neden yapacakmışım dediğini? Tapulu malın mı? Senin dedense benim de.."
Benden günah gitti diye ağzıma gelen küfürleri serbest bırakmak üzereyken ikimize de ait olmayan bir sesin kulaklarıma çarpmasıyla ürperdim.
"Vaaaay hatunlara bak ormanın ortasında erkek kavgası yapıyorlar!"
İkimiz de aniden kafamızı sağ tarafa doğru çevirdiğimizde on adım kadar uzağımızda durmuş bizi dikizleyen ve bu arada da dili ile dudaklarını yalayan adama tiksinerek baktık.
"Pek de güzelsiniz, hiç kavga etmeye değermi beee arkadaşlığınıza yazık. İsterseniz Gelin ben ihtiyaçlarınızı karşılarım onda olan bendede var." Diyerek sağ elinde tuttuğu sigarasını sol elinde tuttuğu bira şişesinden boşta kalan kısıma tutturdu ve bir sol eliyle ön tarafını tutup sıktı !
Ağzıma gelen mide özsuyumla yüzümü buruşturdum. Bir erkek için kavga ettiğimizi sandığı için bu tiksinç sözleri söylemiş olabilirdi belki ama dedemi böylesine iğrenç birşeyin içinde düşünmek mideme yumruk yemiş hissine kapılmamı sağlıyordu. Ayrıca son yaptığı o hareket ne sarhoşluğuyla ne de patavatsızlığıyla örtbas edilebilecek bir şey değildi.
Yamuk ağzından birkaç sözcük daha damlarken ben ne kadar sarhoş olduğunu tartmaya çalışıyordum. Dedeme böyle bir yakıştırmada bulunmasının bedelini ödemeliydi.Bennur'a döndüğümde o da benim gibi sinirlenmiş gözüküyordu. Ancak onun kendisi için böylesine morardığına kalıbımı basabilirdim. Neyse ki şu anki konumuz bu değildi. Aynı anda birbirimizden cesaret alarak adamın üzerine atladığımızda tüm hırsımı çıkarmak adına bira şişesini alıp kafasında parçalayarak elimde kalan kırık kısmını az önce tutup sıktığı yere geçirdim.
Bennur adamın yüz kısmına girişmişken birkaç anlamsız küfür ve abartılı gülüşmelerin olduğu tarafa başımı çevirdiğimde, birkaç adamın uzakta olmalarına ve ellerindeki bira şişelerinin neredeyse tamamının bitmiş olmasına rağmen bizi fark etmiş ve gözleri pörtlemiş bir şekilde delici bakışlarını ikimizin arasında gezdirdiklerini fark ettim. Sesli bir küfür savuran sarı saçlı , siyah gözlü yapılı adam sarsak ama hızlı adımlarla bize doğru koşmaya başladığında hemen toparlanıp kaçmaya başladık. Diğer adamlar da koşmaya çalışıyordu ancak hepsi çoktan kafayı bulduğu için kimi kusmakla kimi ise düştüğü yerden kalkmaya çalışmakla meşgul olmaya başlamışlardı.
Tek sorunumuz vardı o da arkamızdaki adamın biraz fazla hızlı koşmasıydı. Büyük ihtimalle o diğerlerinden çok daha ayıktı. Koşarken birkaç küfür ve tehdit cümlesi savurduğunu duydum. Sesi oldukça yakından geliyordu öyle ki arkama dönüp kontrol etmeye kalksam yakalanma ihtimalim yüksekti. Ağaçların arasından geçmek tahmin ettiğimden daha zorken ikimizin de aynı anda yakalanmaması ve kaçabilme ihtimalimizin artması için Bennur'a ilerideki yol ayrımından sola dönmesini söyledim. Ayrıma geldiğimizde dediğimi yaptığında adamın onun peşinden gitmesini umuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özür Dilerim Öğretmenim
Roman pour AdolescentsSahte hesap açarak öğretmenine seni seviyorum dediğinde, başına geleceklerden habersizdi... KİTAP UZUN BİR ARADAN SONRA DEVAM ETMEKTEDİR