Soğuk beyaz hastane Odası ile kırık beyaz koridoru ayıran duvarın büyük bölümünü kaplayan camda çeşitli şekil ve boylarda parmak izleri çıkmıştı. Bennur'un arkamdan "Neler oluyor burada be." şeklinde mırıldanmalarını duymamazlıklan gelerek ilerlemeye devam ettim. Sayabildiğim kadarıyla 7 kişi ve bir de şu tonton çocuk kadardılar.
Her zaman taktığı beyaz oyalı şalı aynı beyazlıkta olan saçlarının yarısını açıkta bırakıyordu. Boynu yana, kendisinden biraz daha genç duran uzaktan siyah gibi görünen gözlere sahip benzer şekilde giyinmiş kadının omzuna düşmüştü Gül ninenin. Gözlerim anında lacivert montlu asık suratlı hocamı buldu. Olduğum yerede durarak Nurben'in bana doğru koşmasını izledim.
"Neler oluyor?" diye sorduğumda çoktan boynuma sarılmıştı bile.
"Dedeleri fenalaştı, zaten hastaymış. Haydi gel." diyerek benden ayrılıp çekelemeye başladı.
Gül ninenin önüne geldiğimde yamındaki kadına başımla selam verip elini tuttum.
"İyi misin?"
Yaşlı gözlerini kırparak kafasını salladı. Bende aynı hareketi yaptım. Ne kadar bekledik bilmiyorum, gözlerim etrafı tararken Bennur'u büyük camın önünde onunla görünce dişlerimi gıcırdatmaya başladığımı fark ettim. Kedinlikle onu buraya getirmemeliydim ancak başka çarem de yoktu, Bennur olmadan dışarıya çıkamazdım.
Arkamdaki Nurben elini omuzuma koyunca ayağa kalktım ve konuşmak için onu koridorun sonuna kadar bu sefer ben çekeledim.
"Bana bir şey anlatacaktın."
Gözlerini devirişine şahit oldum. "Sence şu an uygun bir zaman mı Derin? Herkesin yüreği ağızında. Buraya sırf Gül babaanne ismini sayıklıyor, belli ki bu aile için önemlisin diye çağırdım seni. Hata mı ettim?"
"Evet, yani hayır elbette haklısın ama..."
"Öyleyse sorun yok, bu arada şuradaki senin yanında getirdiğin kızla konuşan Onur abi mi? Oo ifadesine bakacak olursak seninki onu epeyi bunaltmış gel bir olaya el koyalım." dedi ve beni beklemeden gitti.
"Yavaş yahu? Ne bu şiddet bu celal?" diye mırıldanarak onu takip etsem de sesimi duyurmanın derdine düşemeden koca bir gerçek aklımın ücra köşelerinden ortaya çıkıp bana 'Nanik!' diye bağırdı.
Onunla konuşacaktım.
Konuşacaktım onunla.
Tepkisinin ne olduğunu deli gibi merak ederken içimdeki yere yatıp sudan çıkmış balık gibi debelenme dürtüsünü yok etmeye çalışıyordum.
Evet, evet değişik bi' karakterim.Bennur'la Nurben'in arasına girip, kollarını önünde kavuşturup yanlamasına duvara yaslanan Onur hocanın tam önünde durmuş oldum.
Ben yanlarına gidince zaten yavaş sekilde ilerleyen konuşmaları kesildi. Yere bakıyordum ve karnıma derin bir sancı girmişti.
Yüzümün, kulaklarımın ağırlaşıp uyuşmaya başladığını hissetsem de, kutupları aratmayan havaya bir yaz güneşi doğsun diye "Şey.. " diye söze girdim. "ıhım.. Ben, şey demek istiyorum."
"Geçmiş olsun." amk. ayh! Çok özür dilerim.
Arkama dönüp sözümü tamamlayan kıza baktım.
Bu oydu!
Hızla ilerleyip, oldukça sıkkın görünen karşımdaki şahsiyete sarılmak için yeltendiğinde geri çekildi ve her yanından sahtelik akan kücük bir tebessümde bulunarak neredeyse koşar adım koidorun tersi yönündeki çıkışa yöneldi Onur. Bir ara harırlatın bu sebepten zafer dansı yapacaktım. Hatta kapak işareti yapmak için ellerim kaşınıyordu ama elbette ben çok akıllı ve ağırbaşlı bir insan olduğum ve nerede ne şekilde davranılmas...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özür Dilerim Öğretmenim
Fiksi RemajaSahte hesap açarak öğretmenine seni seviyorum dediğinde, başına geleceklerden habersizdi... KİTAP UZUN BİR ARADAN SONRA DEVAM ETMEKTEDİR