Her zaman rezil olmaya müsait bünyem hırsız olan en büyük abiyle bu şekilde tanışmayı çok garipsememesi gerekiyordu.
İsminin Toprak olduğunu öğrendiğim abi yüzünde alaylı bir sırıtma ile kahvaltı masasına oturdu.
Mete ve Barlas'tan görünüş olarak daha farklıydı.Açık kahve rengi gözleri,siyah saçları, kalıplı ve abartılı derecede uzun olan boyu ile bana daha çok benziyordu.
Galiba benim gibi o da karıştı.Öbür kardeşlerine de benzemiyor.Kaç yaşına gelmiş bu saatten sonra ona da DNA testi yaptırsak üzülür bence.En iyisi hiç fark etmemiş gibi susmak.
Toprağı çok fazla incelediğimi fark ettiğim için bakışlarımı Çınar adama döndürdüm.
Vay be Toprak demek ki babasına benziyor.Sadece karışan benim galiba.Masada sadece Elif kadının kucağındaki çocuğu sevme sesi vardı.Toprağın konuşmasıyla ona döndüm.
"Ben Toprak en büyüğünüzüm.Bu da kızım Arya Melek kendisi iki yaşına girmek üzere.Yeni tanıştığımız için şuan sana hiç birşey söylemiyorum ama bir yanlışını görürsem öbür kızlara yaptığım gibi sessiz kalmam artık tepkimi gösteririm haberin olsun."
Normal bir şekilde konuşmaya başladığı cümlesini sonlara doğru sinirli sinirli bitirdi.Bu ailedeki insanlar gerçekten beni çok korkutuyor.Kalp atış hızım değişti resmen.Korkudan ve yeni tanıştığım için biraz kısık sesimle benimde konuşmam gerektiğini hissettim.
"Bende Deniz."
Adam olana çok bile.Daha fazla kahvaltı yapamayacağımı hissettiğimde çatalımı tabağın kenarına koydum.Sabah kahvaltısı denildiğinde aklıma gelen ilk şey çay olamasına rağmen kahvaltıda bir bardak bile çay yoktu.Eğer burda kalacaksam en kısa zamanda buraya çay almam gerektiğini kendime tekrar ettim.
Çınar adamın Toprağa "İşlerin nasıldı oğlum ,hallettiniz mi?"
"Hallettim baba hiç sorun çıkmadı.Başardık."
Adam öldürmeyi bu kadar basit görüp benim yanımda bari konuşmayın.Korku dolu gözlerimi Barlas'a yönelttiğimde ben sana dedim der gibi kafasıyla Toprağı gösterdiğinde refleksle bakışlarım Toprağa kaydı.Keşke kaymasaydı.
En ufak yanlışını affetmem diyen adama dün gece resmen seri katil olduğunu bildiğimi söylemiştim.Şimdi de bana dikkatli bir şekilde bakması ölmem için çok vaktimin kalmadığını söylüyor galiba.
Masadan hızlı bir şekilde kalkıp"Size afiyet olsun.Ellerinize sağlık çok güzel olmuş ben gideyim artık,sağolun, teşekkürler."
Ne dediğimi bile kendim anlamadan koşarak odaya çıkıp kapıyı kilitledim.
Madem öleceğim ve beni istemiyorlar bu evde niye kalayım ki.Hem Can'ım bir saate etüt için gittiği okuldan çıkacak.Günümün devamını onunla vakit geçirerek harcayabilirim.Vakit kaybetmeden hazırlanmaya başladım.
Bol siyah pantolonumu giyip üstüne beyaz sıfır kol dar badi giydim.Havalar çok sıcak olmadığı için uzun kollu örme hırkamı da giydiğimde saçım harici hazırdım.
Saçım bu sabah daha fazla kabarık olduğu için toplamaya zahmet etmeyip tepeden topuz yaptım.Telefonumu alıp odadan çıktığımda evden gitmeden ne demen gerektiğini düşündüm.
Hepsinin evin bahçesinde oturduklarını anladığımda hızlıca yanlarına gittim.Geldiğimi ilk fark eden Elif kadın
"Kızım gel yanıma otur sana azıcık sarılayım."
Fazla uzatmadan yanına oturduğumda beni kolunun altına alıp saçımın tepesini öptü.
"Ohh mis gibi kokuyorsun."
Birinin bu kadına kendi kokusunu koklamasi gerektiğini söylemesi gerekiyor.Onun yanına oturduğumdan beri k9 köpeği gibi onu koklamamak için zor durdum zaten.
"Teşekkürler,sen daha güzel kokuyorsun."
Sarılmasına devam ederken yerinden gayet memnun olan benim Can'ın yanına gidiceğim aklımdan çoktan çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz'e Bir Haller Oluyor
Teen FictionAilemin karışık olduğunu düşünürken, karışmalarının sebebi benmişim.