24. bölüm

5.6K 341 26
                                    

Deniz hayatının en sarsıcı darbesini yediğini düşünerek sakin ve sessiz bir biçimde eve doğru yavaş yavaş yürüyordu. Beklemediği kişiler tarafından kırıldığı için ağlamak bile gelmiyordu içinden.

Etrafına bakmadan,geldiği yoldan eve doğru giderken onun arkasından gelen Can'dan haberi yoktu.

.........

Can'dan ;

Abim ile nasıl kardeşsek,Deniz ile de aynı şekilde kardeştik. Kan bağımız olmasa da kendimizi bildik bileli tanışıyorduk. Aramızda yaş farkı olsa bile ikiz gibiydik. Benim için herşeyinden vazgeçebilecek olan kardeşimi bugün kırmıştım.

Tıp kazanabilmek için elimden gelenden fazlasını yaptığımı Deniz de biliyordu. En yüksek okulları kazanmamı benden daha fazla isteyeceğini bildiğim Deniz' e karşı doğruları saklamıştım. Ona karşı belkide ilk defa bencil olmak istemiştim.

Onun benim kazanmama sevineceğini bildiğim kadar, uzağa gideceğim için üzüleceğini de biliyordum.

Ve ben kardeşimin en ufak üzülmesine dayanamıyordum.

Abim ile konuştuğumuzda ne kadar geç haber verirsek üzüldüğünü daha az görürüz diye düşünmüştük. Kırmak istemediğimiz kadar kırmıştık onu...

Şimdi de ağlamadan, düşünceler içinde,sessiz sakin bir şekilde yürüyen Deniz'i eve kadar takip ediyordum. Kendinde olmadığını adımın Can olduğu kadar emin olduğum için onun peşinden bende kafeden çıkmıştım.

Deniz'in karşısından onun önüne doğru gelen çocuğu gördüğümde Deniz'in bana anlatmasıyla "hafif gözünün kaydığı ve ilerde bence ona aşık olurum gibi" diye bahsettiği Asaf olduğunu gördüm. Bakışlarımı Deniz'e çevirdiğimde onu fark etmeden yanından geçecekken Asaf'ın koluna hafifçe dokunmasıyla onu fark etmişti.

Kendimi hiç belli etmeden onları eve kadar haberleri olmadan bıraktığımda derin nefes alarak geldiğim yoldan geri yürümeye başladım.

............

Deniz'den ;

Yolda kaldırım taşlarını izleyerek ilerlerken yanımdan geçen kişilere dikkat etmiyordum. Birinin daha yanından geçerken koluma dokunmasıyla başımı kaldırıp ona baktım.

Karşımda bana bakarak gülen Asaf'ı gördüm. Onun gülüşü bana sanki bugün öğrendiğim şeyler içimde yangın oluşturmuş ve benim en çaresiz anımda Asaf gelip koccaman şişelerde suyla yangını söndürmüş gibi hissettirmişti. Yorgun şekilde bende ona gülümsediğimde birşey olduğunu anlamış ama sormak istemediğini anlamıştım. İyi ki de sormamıştı.

Kendim bile gerçeği kabul edemezken başkasına inanamadığım bir şeyi anlatmak istemezdim şahsen.

Asaf ve Eymen abi spora gittiğimiz günden sonra birkaç defa bize gelmişti. Eymen abinin kardeşinin kanserden vefat ettiğini ve ondan sonra kendisini spora verip daha az konuşmaya başladığını öğrendiğimde çok üzülmüştüm. Herkesle çok gerekmedikçe konuşmazken kız kardeşi gibi gördüğü benimle kendi rızasıyla bir tık daha fazla konuşuyordu. Bu beni mutlu hissettiriyordu.

Eymen abi geldiği günler içinde Asaf sadece birkaç gün gelmişti. Bu zamana kadar hoşlandığım insan olursa gider söylerim demiş olsam da öyle olmamıştı.

Asaf'ı gördüğümde ona doğru gözüm kayıyor ve göz göze geliriz diye bile strese giriyordum. Hâl böyle olunca da çok fazla konuşamamıştık. Şimdi de sadece ikimiz vardık ve abimlerin onları bizim eve film izlemeye çağırdığını o yüzden bizim eve gittiğini öğrenmiştim.

Deniz'e Bir Haller OluyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin