25. bölüm

5.5K 307 24
                                    

(Yazan kişinin ağzından);

Eşi uyuduğu için onu uyandırmadan odadan çıkan Çınar, ailece kahvaltı yapmak için mutfağa doğru yürümeye başlamıştı. Elif'in sesleri duymayacağından emin olsa da kızı Deniz'in erkenden uyanmasına gönlü el vermiyordu.

Çınar kahvaltı hazırlarken elini çabuk tutmaya çalışsa da Elif, Çınar'ın yokluğunu hissetmiş bir müddet sonra uyanıp eşine yardım etmek için kollarını sıvamıştı. İkisi birlikte çocuklarının sevdiği şeyleri hazırlamıştı. Geriye tek onları uyandırmak kalınca Elif, Toprak'ı uyandırmak için bir üst kata çıktı.

Kapıyı tıklattığında zaten kalkmış olan Toprağı görünce onu kendine doğru çekip sıkıca sarılmıştı. Çocukları kaç yaşına gelmiş olursa olsunlar onları küçücük görüyordu. Hele Toprak... Her ne kadar boyu acayip derecede uzun da olsa , spor yaptığı için çok yapılı da olsa ona baktığında anne kelimesini söyleyemeyen, yeni yürümeye başladığında ayaklarını birbirine dolayıp düşünce yerden kaldırılmayı bekleyen çocukluğu gözünü önüne geliyordu.

Toprak annesine sarılmayı bırakıp hafifçe geriye çekildiğinde annesinin dolan gözlerini görünce kaşlarını çattı. 

"Anne noldu? Dolmuş yine gözlerin."

Hafifçe Toprak'ın koluna vurup gözünün altını silerken aynı zamanda cevap da vermişti.

"Ne dolacak gözlerim benim be. Hem sen yanlış görüyorsun artık randevu alalım sana göz doktorundan kendine gelirsin. Hem ben kardeşlerini uyandıracağım sen de aşağı in bekle bizi."

Toprak gitmek üzere olan annesinin kolundan tutup tekrar sarılınca Elif de ona sarılıp beklemişti. Toprak annesinin yanağını öpüp geri çekilince eşinin ne zamandır sesinin çıkmadığı için meraklanan Çınar da yukarı çıkmıştı. Toprakla ikisinin birbirlerine iyi davranmasına mutlu olsa da onları ayırmak için hızlıca yanlarına gitti.

Sonuçta Elif onun karısıydı. Toprağın da annesi olması onu problemi değildi.

O onun sorunuydu.

Toprak babasını bildiği için onun bir şey demesine fırsat kalmadan konuşmuştu.

"Siz iki aşık aşağı inip bizi bekleyin ben bizimkileri uyandırıp aşağı gelirim."

Annesi ve babası aşağı inerken Deniz'i uyandırmaya kıyamayan Toprak ilk olarak Barlas'ın odasına gitmişti. Yatağının bozulmadığını gördüğünde korktuğu şeyin başına gelmesini istemese de bence öyle şey yapmamıştır diyerek Mete'nin odasına gitmişti. Mete'yi uyandırdıktan sonra Deniz'in odasına geldiğinde korktuğu şey olmamasını istiyordu.

OLMUŞ.

Barlas ve Deniz'in sarılarak mışıl mışıl uyuduğunu gördüğünde düşünceleri ikiye bölünmüştü.

Artık iki kardeşi de birlikte iyi anlaştığı için çok seviniyor. Bir yandan da kız kardeşinin en sevdiği abisi olarak kendisiyle değil de kardeşiyle uyumasının kıskançlığını yaşıyordu.

İlk düşüncesi için birbirine sarılmış ikilinin fotoğraflarını çekmiş,  uyanınca sevinsin garibim diyerekten çektiklerini  Barlas'a da atmıştı. 

Daha sonra bu manzaraya daha fazla dayanamayan Toprak Deniz'i uyandırmaya çalışmıştı. Deniz tek gözünü açıp onu  uyandırmaya çalışan kişiye baktı. Toprağı görünce kollarını kaldırıp ona sarıldı. 

"En sevdiğim Toprak abim, yarım saat daha uyuyayım daha sona kalkacağım tamam mı?"

Deniz'in dediğini en sevdiğim abim olarak anlayan Toprak tamam demiş ve bunun mutluluğuyla  Barlas'ı kolundan tuttuğu gibi yataktan kaldırmış uyanması için odadan dışarı atmıştı. 

Deniz'e Bir Haller OluyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin