Sabah doğum günümün ama en önemlisi son sınavıma gireceğim gün olduğundan erken kalkamasam da enerjik uyanmıştım.
Ailemin tek kızı, en sevdikleri biricik kızları olduğuma inandığım için saati geciktirmeden sabah kahvaltıda doğum günümü kutlayacaklarına emindim.
Mavi bol paça kot pantolonun üstüne arkadan ve önünden bağlamalı lila renginde bluz giydim. Saçlarım artık uzun ve daha kıvırcık olduğundan düzleştirici yardımıyla düzleştirdim.
Fazla abartılı olmayacak şekilde yüzümü canlı gösterecek bir makyaj yaptıktan sonra sürprizimin yanına gitmeye hazırdım.
Barlas biraz çatlak bir insan olduğu için beni uyandırmaya geldiğinde dayanamamış 'abimlerden önce ben kutlamak istedim iyi ki doğdun birtanem.' demişti. Tabi hediyesini daha sonra vereceğini belirtmeyi unutmamıştı.
Odadan çıktıktan sonra sabah olmasını umursamadan bağırmaya başladım.
"İyi ki doğmuşum beeeenn." Kollarımı açarak salona girdiğimde hayallerimin bu şekilde olmadığına çok emindim.
Kahvaltı yapan ailemin yanlarına geldiğimde pasta tutan yada hediyelerle bekleyen kimse olmadığı için havada duran kollarımı yavaşça indirdim.
"Ee hani pasta hediye ben doğdum ya bugün."
Babam ve annem yerinde hafifçe kıpırdanmaya başladıklarında konuşmaya başlayan babama kafamı çevirdim.
"İyi ki doğmuşsun babacığım ama biliyorsun bu sıralar çok fazla yoğunuz. Hepimizin aklından tarihler çıkmış."
"Ne kadar ayıp yaptığınız. Ben bu kadar önemli bir şeyi unutmadım demi canım kardeşim."
Sadece Barlas abim kutladığı için ona kafamı sallayıp inanmadığım için babama işaret parmağımı sallayıp gülmeye başladım.
"Hadi hadi şakacı seni ben en sevdiğin kızınım nasıl unutacaksın. Kesin dolapta pasta vardır."
Cevap vermelerine müsaade etmeden sekerek ve mutlu bir şekilde mutfağa geldim. Dolabın kapağını açtığımda asla pasta olmaması ümidimi kesmedi. Tabakların koyulduğu, hatta pastanın sığmayacağına emin olduğum dolaplara bile bakmıştım. Ama ne pasta vardı ne de beklentimi karşılayacak herhangi bir şey.
Düşen omuzlarımla birlikte salona girdiğimde herkesin yüzünde olan karışıklık sebebi büyük ihtimalle unuttukları içindi. Sabah kalkar kalkmaz çikolatalı pasta hayal ettiğim için dolan gözlerimi daha fazla tutamadım. Büzülmeye başlayan dudaklarımda zaten ip bende kopmuştu. Olduğum yere , yani betonun üstüne oturup ağlamaya başladım.
"Bari pasta alsaydınız. Ne yiyeceğim ben şimdi o kadar da hayal kurdum. Zaten Can da beni aramadı kutlamak için unutun hepiniz beni. En sevdiğim kişi Barlas abim bundan sonra."
Barlas gururla göğsünü kabartsa da konuşup bana destek olmuyordu.
Sınava yetişmek için evden çıkmam gereken saati alarm kurmuştum. Alarmım çaldığında ağlamamı durdurmuştum. Telefonumun ekranını açıp kamerasından makyajım akmış mı diye kontrol ettikten sonra makyajımın bozulmadığını gördüğümde göz yaşlarımı silmekle yetinebilmiştim. Daha genç yaşta olsam bile içimdeki yaşlı insanın varlığı yüzünden oturduğum yerden belimi tutarak ayaklandım.
"Oh be dünya varmış, ağlayınca rahatladım yemin ederim. Sınav stresi psikolojimi bozdu."
Bana şaşkın şaşkın bakmaya devam eden aile üyelerimi beklersem geç kalacağım için hepsine sıkıca sarılıp, teker teker öptükten sonra dışarı çıkmak için kapının önüne doğru yürümeye başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz'e Bir Haller Oluyor
Teen FictionAilemin karışık olduğunu düşünürken, karışmalarının sebebi benmişim.