Bölüm 1 : OKLAVA

564 54 331
                                    

Seul, Güney Kore güzel insanların yaşadığı bir yerdi. Cilt bakımı ; genç, ışıltılı ve güzel görünmelerini sağlamak için bir numaralı önceliklerden biriydi. Kalabalık caddeye ve insanlara rağmen, yaşamak için huzurlu bir yerdi taa ki ...

"Taehyuuuuuuuung! Kıçını buraya getir! Hemen kıçını çalıştırmanı istiyorum! Düğün için hazırlayacağımız 200 cupcake var. Size güvenmediğim için pastayı ben yapacağım millet! Pali-pali!(hızlı,hızlı)"

 Patronları kafenin mola alanına girerken tüm çalışanlar  öğle yemeğini hemen bırakmıştı. Önlüklerini alıp çalışmaya başlamak için saç filelerini kafalarına yerleştirmişlerdi. Patronları bir gestapoydu, her zaman kıçlarını yırtana kadar çalışmalarını isterdi.

Jin, Itaewon bölgesindeki en yakışıklı pastaneciydi. Güzel kahverengi gözleri ,harika fiziği ve uzun kahverengi saçları ile herhangi bir kızın kalbini kolayca etkileyebilirdi. Mutfağının efendisiydi.Kontrolü ele almayı sever, her zaman her şeyin yolunda olduğundan emin olurdu. Bu adam oldukça mükemmeliyetçiydi ve işini her zaman mükemmel yaptığı için çok saygı görürdü.

Jin kendine özel  ve diğer mutfaktan ayrı olan mutfağında yalnızdı, pastaya son dokunuşunu yapmak için kremayı çırpıyordu.Minik keklerin üzerinde beyaz krema onun üzerinde de çok zarif çiçek ve inci süslemeleri vardı. Taehyung, "Şef Jin!" diyerek içeri daldığında, içinde krema olan sıkma torbasına dikkatlice bastırıyordu.

Jin, Taehyung'un bağırması yüzünden irkildiği için neredeyse kremayı dışarı taşıracaktı. Çocuğa kaşlarını çattı, kafasını koparmak üzereydi, "Sana pasta yaparken beni asla korkutmamanı söylemiştim! Ne istiyorsun?!"

Jin'i kızdırdığını anlayınca korku Taehyung'u ele geçirmişti. Jin yavaş adımlarla üstüne gelirken kenara sinmişti,

 "a-a-artık te-tereyağımız yok şef..."

Jin buna daha da sinirlenmişti. Jimin'in malzemelere bakması ve bitmeyeceklerinden emin olması gerekiyordu. Tekrar ciğerlerini yırtarcasına bağırmadan önce boğazını temizledi, 

"JİMİİİİİİN!!!"

Jimin, Jin'in öfkeli sesini duyunca küçük bir çocuk gibi ürkmüştü, sinirle bağıran patronuna doğru koşarken neredeyse takılıp düşüyordu. Nefesini düzenlemeye çalışırken otomatik olarak Taehyung'un yanında durdu. Jimin yere çöküp Jin'in önünde diz çökerek iki elini birbirine ovuşturmaya başladı ;

 "P-patron... h-hayatımı bağışla. Biliyorum sana her gün senin muhteşem ellerinden öleceğimi söyleyip duruyorum ama malzemeleri gözden kaçırmak istememiştim. Bana bir gün daha ver p-patron... bırak yaşayayım."

İki çırağı da işlerini düzgün yapmadığı için kafası öfkeden patlamak üzereydi. İkisini de  üniformalarının yakasından tutup duvara çarptı, 

"İkiniz de iyi dinleyin. Bu sorun hemen çözülmezse, kafalarınız bu akşam yemeğim de olur. Anlıyor musunuz?" diyerek tısladı ve onları yere bıraktı. Jin ikisine de oklava fırlatamadan önce aceleyle Jin'in görüş alanından çıkmışlardı.

Tıpkı onu yapan gibi ne kadar güzel olduğunu takdir ederek baş yapıtına geri döndü.Pastayı bu kadar anlamlı bir etkinlik için bu kadar mükemmel yapabilmesine hayret ediyordu. Orantı, doku ve tasarım, bazı sanatçıların yarattığından daha güzeldi. Üzerine kremayı sürerken nazikçe kaldığı yerden devam ediyordu. Neredeyse bitmişti, çizdiği çizgilere küçük çiçekler ve inciler koyarak son rötuşları yaptı.

"Mükemmel! Muhteşem! Sen her zaman en iyisisin Kim Seokjin. Zaten yakışıklısın, harikalar yaratan bir meleğin ellerine de sahipsin ve dünyanın en iyi pastacısısın!" 

SENİ YAKIŞIKLI YÜZÜMDEN DAHA ÇOK SEVİYORUM {NAMJİN}Where stories live. Discover now