+18 sahneler vardır rahatsız olanlar atlayabilir !!! Ayy hep özenirdim bunu yazanlara 😅
"Neyi yapalım ?"
Jin, kollarını beline sarmış olan Joon'u hemen ittirip ondan uzaklaştı. Joon, Jin'in kendisini korumaya çalışıyormuş gibi görünen tepkisine gülümseyip başını sağa sola salladı ve Jin'e bir adım daha yaklaştı.
"Hadi yapalım derken aklından geçenlerden bahsetmiyordum. Gerçi... Bu düşüncelerini sonraya saklamak istiyorum. Seninle çıkmak istiyorum. Senin gerçekten benim olmanı istiyorum. Seni istiyorum Kim Seok-jin. Benimle çık. Erkek arkadaşım ol. İstediğin romantik jest veya sözler neler bilmiyorum ama Benim olmanı istiyorum,"
Joon hepsini tek seferde söyleyerek Jin'in konuşmasını yarıda kesmişti .Jin kalbinin hızla attığını hissedebiliyordu. Ne söyleyeceğinden emin değildi. Sonra aniden... hıçkırmaya başladı. Ağzından kaçan birbirinden sevimli hıçkırıklar Joon'u güldürmüştü.
"Bu benim evetim mi?"
"Hayır!"
Sonra Jin'i başka bir hıçkırık daha tuttu ve Joon sadece gülümseyerek başını salladı. Jin masada ki bardağı alıp suyu bir dikişte içti. Hıçkırığını durdurmaya çalışarak göğsüne vurmaya başladı.
"Yani... benimle çıkmak istemiyor musun?"
Joon, Jin'i kalçalarından tutup kendine doğru döndürdü. Joon'un gözleri Jin'in iri gözlerine bakıyordu. Jin, hıçkırık tutmaması için dudaklarını ince bir çizgi halinde birbirine bastırmıştı. Ama ağzından hıçkırık sesi kaçmaya devam ediyordu
"Joon, lütfen beni eve götür. Benimle oyun oynamayı bırak. Komik değil."
Joon'u kendinden uzaklaştırmaya çalıştı ama Joon onu artık daha sıkı tutuyordu.Jin elinden kurtulmaya çalışsa da Joon bırakmadı. Gözleri hâlâ Jin'in gözlerine kilitliydi.
"Herhangi bir oyun oynamıyorum. Beğensen de beğenmesen de seni istiyorum. Fikrini değiştirmedikçe gitmene izin vermeyeceğim,"
Joon gerçekten ısrarcıydı. İstediğini her zaman alırdı. Jin'i kaldırıp tek hamlede omzunun üzerine attı.Jin'i sanki 61 kilo değilmiş gibi kolayca taşıyordu ve bu Jin'in nefesini kesmişti.
"HEEEEEELP! Seni insan kaçakçısı Kim Namjoon! Beni şimdi bırak! Beni şimdi bırakmanı istiyorum! HEEEEELP!"
Jin, evdeki herkesin duyabileceği kadar yüksek sesle bağırmaya devam ediyordu. Joon'un omzunun üzerinde kıpırdanıyor,kurtulmak için sırtına vurup bacaklarını sallıyordu ama Joon sadece sakince yürümeye devam ediyordu.Salonda yürürken Jin'in hareketlerinden etkilenmemişti bile.
Joon, Jin'i bir odaya götürüp kapıyı arkasından kilitlemişti. Yatağa doğru ilerledi ve Jin'i yatağa bıraktı.Tam Jin doğrulup oturmak üzereyken Joon onu yatağın üzerine bastırmıştı.Jin'in karnına oturdu ve kendi kravatını çıkarmaya başladı.Kurtulmaması için elini sımsıkı tutuyordu. Kravatını bileklerine sıkıca bağlamış sonra hareket edemeyeceği şekilde ellerini başının altına yerleştirmişti.
"Bu resmen taciz! Gitmeme izin ver! Polisi araya-"
Jin cümlesini bitiremeden Joon onu dudaklarıyla susturdu.Joon öpücüğü derinleştirse de Jin direniyordu, sinirle Joon'un alt dudağını ısırdı. Joon başparmağını dudağında gezdirdiğinde kıkırdadı,parmağının üzerinde hafif kan görmüştü.
"Bu kadar vahşi olman hoşuma gidiyor. Vahşi hayvanları evcilleştirmek hobilerimden biridir. İyi bir örnek olacaksın."
Joon, Jin'in boynuna doğru eğildi. Dili pürüzsüz teninde geziniyor, Jin'in ağzında ki tadına bayılıyordu.
YOU ARE READING
SENİ YAKIŞIKLI YÜZÜMDEN DAHA ÇOK SEVİYORUM {NAMJİN}
FanfictionHuysuz bir pastacı yanlışlıkla havalı, sevimli ve gamzeli bir mafyayla karşılaştığında ne olacak dersiniz ? Jin her zaman yemek tutkusu olan bir pastacıydı . Kendine ait bir kafesi ne kadar asabi ve sabırsız olursa olsun çevresindekiler tarafından s...