Jin ve çıraklar işe erken gelmişti. Onlar için yoğun bir Cumartesi olacaktı. Önce kafeyi hazırladılar, sandalyelerin yerleştirildiğinden ve mekanın temiz olduğundan emin oldular. Beş çocuk da bugünün menüsünü hazırlamaları gerektiğinden aşağı inip mutfakta çalışmaya başlamışlardı. Jin kırılan camı onarması ve gerekli ayarlamaları yapması için Bo-gum'u aramaya hazırlanıyordu. Aramayı yapmak üzereyken Jimin aniden sözünü kesti.
"Dışarı çıkman gerekebilir," dediğinde Jin onu dışarıya kadar takip etmeye başlamıştı.Dışarıda bir kamyon vardı ve bazı adamlar Jin'i bekliyorlardı. Jin, neler olduğunu merak ederek başını yana doğru eğdi. Bir adam, imzalaması için bir evrakla yanına gelmişti.
"Kim Seok Jin siz misiniz? Yeni camı takmak için buradayız. Patronumuz camı tamir etmemizi emretti sonuçta camı biz kırmıştık."
Jin'in gözleri fal taşı gibi açılmış,şoktan ağzı açık kalmıştı çünkü birinin kırılan pencereyi tamir etmesini beklemiyordu Jimin, Jin'in ağzını kapatmak için çenesini yukarıya kaldırınca Jin, yakışıklı yüzünden uzaklaşması için Jimin'in eline vurdu.
"Patronunuz kim? Ben perşembeden beri onu beklerken neden birdenbire bunu düzeltmeye kalkıyor?"
Jin, aptal patronlarının hasarı onarmak için bu kadar beklemesine sinirlenmişti. Zaten gururunu çiğneyerek annesinden parayı istemişti ve şimdi mi düzeltmeye karar vermişlerdi ? Sonradan aslında bunun çokta kötü bir fikir olmayacağını düşündü.Kafe için daha fazla para kalacağı düşüncesiyle biranda sırıtmaya başlamıştı.
"Patronum isminin bilinmesini istemiyor ama şimdi bunu onun emriyle kuracağız," diyerek adamlar içeri girmeye başlamışlardı.Jin ve çırakların folyo ve kartondan yaptıkları yamaları çıkarmışlardı. Yenisini takmadan önce camın kırık parçalarını temizlemeye başladılar. Jin adamları çalışırlarken kenardan izliyordu.
"Vay canına,tamiratı bedavaya getirdik. Bunu senin için düzelteceklerini kim düşünebilirdi ki ?"
Jimin dirseğiyle Jin'i dürtüyordu ama o adamlara gözlerini kısarak bakmakla meşguldü .Neden ücretsiz yapsınlardı ki ? bu işte bir terslik vardı. Çalışırken onlara göz kulak olmalıydı. Kafede onların yalnız çalışmasına izin verirse bir şeyler ters gidebilirdi. Onlara hiç güvenmiyordu.
Jin, siparişleri almak için tezgahta duruyordu fakat, gözü çalışan adamların üstündeydi. Birisi aniden önünde öksürdüğünde gözleri hala çalışan adamlara odaklanmış durumdaydı. Dünkü sarışın adam karşısında duruyor, Jin'e el sallıyordu ve yanaklarında gamzeleri görünürken gözleri neredeyse kaybolmuştu. Jin, menüden birşeyler seçmeye çalışan adama bakmaktan kaçınıyordu.
"Çikolatalı kruvasan ve sade kahve istiyorum, lütfen.Paket servis olacak,"
Adam ona tekrar baktı ama Jin ona bakmıyordu bile.Kahveyi makineye yerleştirip hızlı bir şekilde siparişi üzerinde çalışmaya başladı. Jin çikolatalı kruvasan almak için mutfağa giderken barista kahveyi yapmaya başlamıştı.Jin elinde poşetle geri dönüp kahveyi müşteriye verirken "Siparişiniz için teşekkür ederim" diye fısıldamadan önce hafifçe başını eğdi.
Adamın tepkisine bakmadan makineyle uğraşıyormuş gibi yapıyordu.''Kim Seok-jin senin sorunun ne'', dedi aklının bir köşesinde.''Neden bir yabancı seni bu kadar telaşlandırıyor?'' Yabancı adamın gülümserken gözleri aniden kaybolduğunda ve gamzeleri ortaya çıktığında sevimli olduğunu söyleyebilirdi...Bunları düşündüğüne inanamıyordu.Başını sağa sola sallayıp kendine hakim olmak için yüzüne sert bir tokat attığında kendini tokatladığı için insanların ona baktığını hissetmişti.
YOU ARE READING
SENİ YAKIŞIKLI YÜZÜMDEN DAHA ÇOK SEVİYORUM {NAMJİN}
FanfictionHuysuz bir pastacı yanlışlıkla havalı, sevimli ve gamzeli bir mafyayla karşılaştığında ne olacak dersiniz ? Jin her zaman yemek tutkusu olan bir pastacıydı . Kendine ait bir kafesi ne kadar asabi ve sabırsız olursa olsun çevresindekiler tarafından s...