Bölüm 3

3K 323 42
                                    

Koyu kahve saçları rüzgarla dalgalanırken büyük binalardan gözlerini çevirip kucağında gezinen kedisini kollarına alarak koridorun sonuna doğru yürüdü.
Odaya girip karışmış olan yatağa oturdu ve biraz önce yaşadıklarını düşünmeye başladı.
Bilim adamlarından kelimenin tam anlamıyla nefret ediyordu doğru.Ama sanki onda... Bakışlarında bir şeyler farklıydı.Nefret ettiği şeyler eksikti sanki.Neler oluyordu Allah aşkına?
O sırada, biraz önce kucağından inmiş olan kedisinin ağzında bir kağıtla geri döndüğünü gördü.Parlak siyah tüylü kedisinin mavi gözlerine şefkatli bir bakış gönderdi.
"Kola?"
Kedi ağzındaki kağıdı önüne bırakarak yataktan aşağı atladı ve gözden kayboldu.Chanyeol arkasından kısık bir kahkaha gönderek elindeki kağıdı okumaya başladı.
"CH3-CH2=O-CH2... -NH2-CH2- ? " Sayfa baştan aşağı kimyasal formüllerle doluydu.Sondaki soru işaretinin altı birkaç defa ısrarla çizilmişti.
Kağıdı aynı şekilde katlayarak cebine koydu.O bücüre ait olmalıydı.Böyle dikkatsiz biriyse nasıl bilim adamı olabiliyordu?Zaten başlı başına saçmalık olan sisteme ayak uydurmaya çalışan biriydi o da sadece.
Chanyeol biraz önce onun uyandığı yatağa sırtüstü uzanırken nefes verdi.Şimdi dinlenmeliydi.İki hafta sonra bacağı tamamen iyileşmiş olacaktı.Gözleri kapalı olmasına rağmen koluna sürünen yumuşak tüylerle Kola'nın geldiğini anlamıştı.
Siyah kedi genç adamın üstüne çıktı ve bir iki dolanıp patilerini gömleğe sürdü.Sonunda yerini rahat bulmuş olacak ki Chanyeol'un göğsünün üstüne kıvrılıp masum hırıltılarla uykuya daldı.*Şanslı pisi... -_- *

·········· ·········· ·········· ·········· ·········· ··········

Şehir karanlığa gömüldüğünde şehir sakinleri yine o bilindik çığlığı duydular.Kimisi ne olduğunun farkında olmayarak izlediği televizyondaki dizisine devam etti, kimisi duymazlıktan geldi, kimisi de eve henüz gelmemiş çocuğunu endişeyle bekleyen gözlerini sokağa çevirdi.Bu şehirde kimsenin bilmediği şeyler vardı.Kimsenin görmediği ya da anlatmadığı şeyler.Yalnız tüm halkın emin olduğu tek bir şey vardı.
Gece dışarı çıkmamalılardı.
Yine ve yine oluyordu.Evine gitmekte gecikmiş bir adam, kalacak bir yeri olmayan sokak insanları, nüfuslu bir ailenin küçük oğlu ve daha niceleri... Onlar Kimseyi affetmiyordu.

Sabahın ilk ışıkları *spotları mı demeliyim?...* laboratuvarın camlarından süzülüp lamellerde gökkuşagına dönerken Baekhyun ağrıyan beliyle gözlerini açtı.Etrafta birkaç kişi dışında kimse yoktu.Elleri ile gözlerini ovuşturup kendine gelmeye çalıştı.
Dünden beri aklından çıkmayan uzun herife lanet etti.Bu iş sinir bozucu olmaya başlamıştı.Gözlerini unutamıyordu.Neden böyle olduğunu bile bilmiyordu.
O gözlerde nefreti görmüştü.Kendine karşı olduğunun da farkındaydı.Yine de...
"Ahh... Shi! Benim kağıdım sende mi?" İşine odaklanmaya karar vermişti.
Yardımcısı Shiroi ona anlamaz gözlerle baktı.Baekhyun'un meşhur 'kağıdı'... Asla yanından ayırmazdı ki.
"Ona dokunursam beni vurursun diye korkuyorum Baek." Bu tepki Baekhyun'u gülümsetmişti.Buradaki en iyi ve tek arkadaşı bu çocuktu.Aynı yaşta olmalarına rağmen o daha, nasıl desek...Sömürülesi duruyordu. Bir albinoydu.Gözleri kırmızıya çalan pembe tonunda, saçları beyazdı.Bundan rahatsızlık duymadığı için de boyatma gereği duymamıştı.Ailesi beyaz saçlarına ithafen adını Shiroi (Tr:Beyaz) koymuştu. Baekhyun onun özgür ruhuna hayranlık duyardı.İnsanların ona garip garip bakmasına aldırmayışını seviyordu.Oldukça zeki biriydi.Yakında lisans değiştirip nörolojide uzmanlık yapacaktı.
"Yalan söyleme Shiroi." Baekhyun onun tam adını kullanınca diğeri ciddi bir şeyler olduğunu anladı.
"Yemin ederim bende değil Baek."
O sırada aklında çakan flaşlara lanet ederek pişmanlıkla gözlerini kapattı Baekhyun.O'nun evinde düşürmüş olmalıydı.
"Off...Buralara sen bakar mısın biraz Shi? Dışarıya çıkmam gerekiyor." Shiroi şaşkınca dostuna bakıp başını salladı. Baekhyun hiç dışarı çıkmazdı.Tam bir iş insanıydı.Onu boş şeylerle uğraşıp tembellik ederken hiç görmemişti.Evine bile çok nadir gider, genelde laboratuvarda sabahlardı.
Gerçi aynı yaştalardı ve Baek anatomi ve biyokimyada uzmanlık yapmıştı bile.Kendine bilim adamı denmesini sonuna kadar hak ediyordu.
Gülümseyerek mikroskobun başına geçti.Onun kendisi gibi biriyle arkadaş olması şaşılacak şeydi.

·········· ·········· ·········· ·········· ·········· ··········

Chanyeol ve arkadaşları çalan kapıyla birlikte ciddileşerek birbirlerine baktılar. *O ne öyle Chanyeol ve arkadaşları, örgüt ismi gibi...*
Yeol'un evine iki kişi hariç diğerleri gelmezdi.O iki kişi de evde olduğuna göre...
Uzun olan tedbirli adımlarla kapıya yöneldi.Kapıyı açtığında gördüğü kişiyi bir anlığına tanıyamadı.
"Burada ne işin var bücür?"
Baekhyun karşısındaki adama bakamadı.Nasıl istese bilemiyordu.
-Sizin evinizde bir kağıt düşürmüştüm de?
-Bana kalırsa odanı kontrol etmelisin içeride bir yerlerde bir kağıt olabilir?
-Beni kaçırdığın yetmiyor bir de hırsızlık yapıyorsun?
-Yatak odanda bir şeyimi düşürmüştüm yakışıklı?
Başını sallayarak sağlıksız fikirleri aklından savdı ve karşısındakine baktı.
"Ben..."
Uzun olan zaten onu bekliyordu.Yine de bu ufaklıkla uğraşmadan edemiyordu.Kedisi bacaklarına sürünürken arkadan Kyungsoo'nun sesini duydu.
"Kim o Chanyeol?"
"Ben biraz çıkıyorum beklemeyin." Yeol, Baekhyun'un gözlerine bakarak konuşuyordu.Sonunda delici bakışlarını gözlerinden ayırıp kedisinin başını okşadı ve sessisce mırıldandı.
"İçeriye geç Kola."
Baekhyun kediye baktığında gözleri şaşkınca açılmıştı.Kedinin gözleri ve patileri maviydi. Büyük gözleri ile Baekhyun'a tehditkar bir bakış atarak içeridekilerin yanına yürümeye başlamıştı.
Kısa olan merakla adının Chanyeol olduğunu öğrendiği adama baktı.Kedinin tüyleri boya değildi.Boyanın verdiği dokuyu bilirdi ve onunkiler gerçekti.
Chanyeol sinirle karşısındakine bakıp kapıyı çekti.
"Şöyle bakmayı kes.Bilmiyorsun sanki."
Baekhyun cevap vermedi.O bunu nasıl bilebilirdi ki? Chanyeol önünden yürürken gittikleri yere bakmıyordu.
"Ben diyecektim ki..." Kısa olan bir an önce laboratuvara dönmek istiyordu.Bilmediği bir yere giderken güvensiz hissediyordu.
"Söyle."
Yeol birden durup arkasına döndü.
"Bu da o yaratıklara vereceğiniz şeylerin formüllerinden mi?"
Elinde Baekhyun'un kağıdını tutarak gösterdi.Kısa olan her geçen zamanda daha tedirgin hissederken karşısındakinin sözlerine anlam veremiyordu.
"Neden bahsediyorsun? Bu bir yiyecek formülü değil."
Chanyeol alayla gülümsedi.Bu bücür daha ne kadar rol yapacaktı?
"Onu bana ver.Emrediyorum." Baekhyun son kozunu oynamaya karar vermişti.Yeni dünyada ipler bilimin elindeydi.Bir bilim adamı olarak herkesin ona itaat ederek istediklerini yapması gerekiyordu.Aksi halde sonu hapse kadar giderdi.
Bu hareketi ise karşısındakinde sadece bir espri etkisi yaratmıştı.Chanyeol gülüşünü yarıda keserek eliyle arkasındaki tümsekli toprak alanı gösterdi.
"Bilimin köpeklerine söyle bizi tüketmekten vazgeçsinler!Beni anladın mı bücür? Bu kağıdı ancak o zaman veririm.Şimdi defol buradan!"
Kısa olan tüyleri ürpererek o tümseklerin aslında mezar olduklarını farketti...

*Okunuyor mu acaba?Hani insan merak ediyor...*

Su [Baekyeol]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin