Bölüm 14

2K 223 35
                                    

120 inch gözlüklerini çıkararak gülümsedi.Kollarındaki beyaz şal ve aynı renkteki ayakkabısının üstüne kırmızı elbisesiyle inkâr edilemeyecek kadar güzel görünüyordu.Yanında ise ondan biraz daha uzun, siyah takım elbise ve siyah gömlekle Chanyeol ona eşlik ediyordu.Tamam, iyi görünüyorlardı.Bense burada elimdeki beyaz şaraba bakarak yalnızlık çekiyordum.Shi tam gidecek zamanı bulmuştu belli ki, Chanyeol ve Hee etrafa ışık saçarak ortaya doğru ilerliyorlardı.Onları izlediğimi fark etmemi sağlayan şey Chanyeol'un alayla bana göz kırpması olmuşrtu.Elimdeki kadehi sonuna kadar içip o sırada yanımdan geçen garsonun tepsisine koydum.Bize neden şarap veriyorlardı ki hem? Zararlarını bilmemize rağmen neden içtiğimizi düşünmeden saçmalayalım diye mi? Diğer garsondan başka bir kadeh daha alırken hıçkırdığımı fark ettim.İşte.Benim hakkımda bilmeniz gerekenlerden biri: Alkol aldığımda hıçkırıyorum.Kadehi masaya koyarken söyleniyordum.Hayır onca ısrarıma rağmen neden buradaydı? Ona o kadının kelime anlamıyla 'şeytan' olduğundan ve erkekleri ağına düşürmeye bayıldığından bahsetmiştim.O ise hangi alanda çalıştığını sormuştu.Nöroloji.- ki Shi burada kollarını kavusturmuş ve dudağını ısırmıştı.Bir nevi rakiptiler ama Hee sürekli ona aşağılayıcı bakışlar atardı- Chanyeol da düşünceli bir şekilde başını sallamış ve başka bir şey dememişti.Bugün ise onu evinden almış ve buraya getirmişti.Harika.
Bay Centilmen'e öldürücü bakışlar atarken omzumdaki elle kendime geldim.
"Bu yol, yol değil Baek."
"Ona gelmemesini söyledim değil mi? Onu uyarmıştım, artık ne yaptığı beni ilgilendirmez."
Shi başını sallarken elimdeki içkiye uzanmıştı.
"Pek uyarıya ihtiyacı yokmuş gibi görünüyor."
Gözlerim istemsizce onların masasına kayarken kaşlarım biraz daha çatılmıştı.Kim bilir bilim dünyasında ne canilikler dönüyordu ama beyefendi ara bulup flörtleşebiliyordu mu yani?
Gözlerimi en fazla 5 saniye onlardan uzak tutabiliyordum.Şeytan Hee koluna koala gibi yapışmıştı Chanyeol'un.
"Tch! "
"Aşırı tepki gösteriyorsun Baek."
"Ben mi? Hayır.Bana gelince 'Bilim adamlarından nefret ederim' ona ise 'Evet, davete gelirim.' Negatif ayrımcılık bu."
Shi küçük bir kahkaha atıp başıyla onları gösterdi.Bize doğru yürüyorlardı.Hayır, çıkışa gidiyorlardı.Bir dakika.Henüz bitmemişti ki?Ah hayır, Chanyeol'u evine götürüyordu.Hee yüzündeki gururlu gülümsemeyle gözlerimin içine bakarken elime değen Chanyeol'un elinden benimkine düşen bir kağıt hissettim.Gözden kaybolduklarında elimdeki kağıdı açıp yazanları okudum.
Beni 12:30 da ara.
Bu da ne demek şimdi?

·········· ·········· ·········· ·········· ·········· ··········
Chanyeol

Kravatımdan tutarak beni kapıdan içeri çekti.
"Bir şeyler içmek ister misin?"
"Viski iyi olur."
Gülümseyerek benden uzaklaştı.Koltuğa oturarak çalmaya başlayan müziği dinledim.Üzerindeki şalı masanın üzerine bırakıp elindeki viskilerle yanıma yaklaştı.
"Sıcak olduysa ceketini çıkarabilirsin."
"Ah... Teşekkürler."
Bir küfür dudaklarıma gelip geri döndü.Bu ben değildim.Gözlerindeki tutkuyu görmek zamanımı almamıştı.Ceketimi yavaşça çıkarıp kravatımı çözdüm.Gözleri gömleğimden açtığım bir kaç düğmeye takılmış olmalı ki dudaklarını ısırmıştı.
"Sevdim." Dudaklarına doğru bakarak mırıldandım.
"Neyi?"
"Viski.Güzelmiş."
"Ah...Evet.İthaldir."
Yavaşça gülümsedim.Saçlarını kulaklarının gerisine atmıştı.Elindeki viskiyi kenardaki masaya bırakıp gözlerime baktı.Bana doğru yaklaşırken gözlerim kolumdaki saate gitmişti. 12:05 Biraz daha acele etmeliydim.
O sırada aklımda yankılanan sözler beni gerçekten gülümsetmişti.
"Ben sana Şeytan diyorum sen 'hangi alanda çalışıyor?' diyorsun.Senin derdin ne? Polisim diyor bir de! Sen kim, polis olmak kim? Daha kendine hakim olamıyorsun bile."
Salondan ayrılırkenki bakışları...Bir şeyler farklıydı sanki.
"Bir tane daha alabilir miyim?"
Bunu beklemediği belliydi.Yine de kalkıp bir tane daha doldurmuştu.Güzel.Zaten salonda da içmişti, sarhoş olması an meselesiydi.
"Sen de iç."
Ayağa kalkıp onun yanına gitmiştim.Kadehi dudaklarıma değdirdiğimde onun çoktan elindekini bitirdiğini görmüştüm.Bu kadarı yeterdi.
"Demek nörologsun?"
"Evet.Sen nereden biliyorsun?"
"Sanırım seni birçok kişi tanıyor."
Güldü.Hiç hayra alâmet değil.
"Biraz ünlüyüm galiba."
"Biraz olduğunu sanmıyorum.Bahsetmek ister misin?"
"Aslında... Nasıl desem, orada farklı projeler üstünde çalışıyoruz ve... buluşlarım sayesinde aşamaların hızlandığını söyleyebilirim."
"Demek hem zeki hem de güzelsin?"
"Ah teşekkürler.Über insan modeline oldukça yaklaştık."
"Über insan modeli mi?"
"Bunu sana anlatmamam gerek ama..."
Ona biraz daha yaklaşıp kulağına doğru fısıldadım."Merak ettim."
"Peki...Uzun zamandır yapılan deneyler sonrası insanın bazı... Bazı durumlardaki hallerinin hücrelerine sahip olduğunda beynindeki ön frontal kortekste değişikliğe yol açtığını gördük."
Ellerinden biri düğmelerime giderken sesi fısıltıya dönmüştü.
"Yani... Maruz kaldıkları radyasyon yüzünden geçirdikleri dönüşüm sırasında sahip oldukları hücreler sayesinde mükemmel insan modeli oluşturabiliriz."
O sırada çalan telefonumla Baekhyun'a teşekkür ettim.
"Efendim?"
"Seni neden aradım Chanyeol?"
"Ne?"
"Ara demiştin.İyi vakit geçiriyor musunuz?"
"Tamam hemen geliyorum."
Son cümlemi hayal kırıklığıyla izleyen Hee'ye döndüm.
"Üzgünüm gitmem gerek."
"Ama neden?"
"Teşkilattan çağırıyorlar."
"Gelir misin?"
Gülümsedim.Onu öldürmediğime dua etmeliydi.
"Hiç zannetmiyorum güzelim."
Dışarıya çıktığım gibi derin bir nefes aldım.Lanet.Dolan gözlerim rüzgarın yardımıyla kururken evime doğru koşuyordum.
Nefes nefese kapıyı açtığımda Baekhyun elindeki telefonla bana bakıyordu.
"Ne oldu?"
Koşarak ona sarıldım.
"Bilim adamlarından nefret ediyorum."
Kollarını boynuma sarıp mırıldanmıştı.
"Biliyorum."
"Peki neden sana güveniyorum?"
Gülümsediğini duyabiliyordum.
"Çünkü ben Baekhyun'um."
Baekhyun...Sende farklı olan şeyi hâlâ çözemedim.O bakışlarının sırını hâlâ anlayamadım.Neden böylesin?
Ondan uzaklaşıp gözlerine baktım.
"Gerçekten onunla birlikte olmak için gittiğimi mi sandın bücür?"
"N-ne?! Umurumda değil neden gittiğin.Sadece her şeyi anlar diye endişelendim."
"Merak etme onunla aramda hiçbir şey olamaz."
"Umrumda değil dedim.Ama... Neden?"
"Çünkü o Şeytan, bir Baekhyun etmez."
Ondan uzaklaşıp yiyecek bir şeyler almaya mutfağa giderken yanaklarının kızardığını görebiliyordum.Ahh... Benim neyim var böyle?

*Güzel miydi?*

Su [Baekyeol]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin