Bölüm 12

2K 225 17
                                    

İnsan yapısı oldukça komplekstir.Bir bilgiyi öğrenmek için onu önceki bilgilerinden yararlanarak kodlar.Mesela size 7 sayısı hangi müziği çağrıştırır? Ya da 3 hangi renktir? Sarı hangi kelimeyi ifade eder? Bir insana bakınca ne hissedersiniz? İşte bu sorulara cevap verebilen biriyim.Şuan karşımda oturan kişinin safir mavisini yansıtan ruhunu hissedebildiğim gibi.
Baekhyun ben uyurken olanları bana atlatıyordu.Rengin verdiği hisse o kadar kapılmıştım ki ne söylediğini duyamıyordum bile.
Onu ilk kez görüp ona doğru koşuşum.Kollarımda daha da hafif olan baygın bedeni.Yatağımda uyanışı.Şaşkın bakışları.Üzgün yüz ifadesi, karışmış saçları... Daha önce hiç duymadığım bir tondaki sesi, çatılmış kaşları.Göz yaşları, gülümsemesi...Üstündeki gömleğim, mavi kelimeleri... Herşeyi... Öyle tanıdık ve öyle yabancı... Meraklı gözlerle bakıyor bana şimdi.Üzgünüm, dinlenebilmek için fazla dikkat dağıtıcısın.
"Sen de kullandın mı?"
"Ne?"
"Uyuşturucu diyorum Chanyeol.Dinlemiyor musun beni?"
"Hayır."
"Ne hayır?"
""Kullanmadım."
Rahatlamış bir ifadeyle bakıyor.O anda aklıma gelen şeyle kolunu tutuyorum.
"Yanında ne kadar su kaldı?"
"Chanyeol ben...Aslında artık-"
"Hayır."
Başından beri düşündüğüm asıl mesele buydu.Suyu nereden bulacaktık?Bankalar vardı ve sadece Asil'lerin kimlikleriyle çalışıyorlardı.Yine de kartını kullanırsa yeri tespit edilebilirdi.Şuan önerdiği şeyse yapay su kullanmaktı.Onun hakkında ne bildiğimi bilmiyordum.Ne hissettiğimi de.Sadece tek bir şeyden emindim.Onu da ateşe atmayacaktım.
"Ama-"
"Hayır dedim Baekhyun.Bunun çaresini bulana kadar elindekiyle idare et."
Hiçbir şey söylemeden gözlerime baktı.Kendini suçlu hissettiğini biliyordum.Ne kadar olduğunu ise gözlerine bakıp anlamamak mümkün degildi.Açık kahve irisler buğulanırken son günlerde aklımda dolaşan fikri ona yönelttim.
"Rol yapmakla aran nasıl?"
"Hm?"
"Mükemmel olsa iyi olur, büyük bir oyun olacak."

·········· ·········· ·········· ·········· ·········· ··········

Tozlu kıyafetleri ve kirli saçlarıyla kimliğini çıkarıp yorgun gözlerle etrafı süzdü.Karşısındaki güvenlik görevlisi bir süre kimliği inceleyip makineyle doğrulattıktan sonra dikkatle üstü başı kir içindeki gence baktı.
"Üzgünüm size anahtarı veremiyoruz efendim.İsterseniz sizin için Profesör Miyagi'yle bir görüşme ayarlayabilirim?"
Baekhyun yavaşça başını salladı.Solgun ve hasta görünüyordu.
"Yarım saat sonrası sizin için uygun mudur?"
"Evet.Biraz su alabilir miyim?"
"Üzgünüm efendim.Bay Miyagi'nin izni olmadan tahsis edemiyoruz."
"Anlıyorum."
Miyagi, bunun başında sen mi varsın?
Baekhyun güçsüzce lobideki banklardan birine oturdu.Etrafındakilerin onu garip bakışlarla süzdüğünü biliyordu.
Gözlerini kapatıp konuşmaları dinlemeye çalıştı.
"İyi görünmüyor"
"Halkın yanında kalmış olabilir mi?"
"Byun'lardan değil miydi o?Bu hali ne böyle?"
"Nüfuzu bile onu koruyamamış mı?"
"Aranmıyor muydu?"
"Sessiz ol, duyacak."

Anlaşılan son konuşan kadını herkes duymuş ve susmuştu.Bir süre sonra yine görevlilerden birini görünce ayağa kalktı.
"Profesör sizi beliyor."
Tüm enerjisini kullanarak yürümeye çalıştı.Ne derler bilirsiniz; Birine yalan söyleyecekseniz ondan daha zeki olduğunuzdan emin olmalısınız. Baekhyun etrafındaki bilim insanlarına göz gezdirdi.Yalan söylediği kişi onlardan biri olsaydı işi daha kolay olabilirdi.
Görevli kapıyı çalıp onun için açtığında ağır adımlarla içeri girmişti.
Profesör pek konuşkan birisi sayılmazdı.Gözleriyle demek istediğini dikte eden biriydi.
"Shiroi'nin hatası yüzünden oluşan kaza sonrası halktan birinin yanına gittim.Onu tanımıyorum, sadece dinlenmeye ihtiyacım vardı."
Profesör başını sallarken devam etmesi için daha dikkatle gözlerine baktı.Baekhyun gergince yutkundu.Bunu yapabilir miydi?
"Orada biraz uyuyup kıyafetlerimi değiştirdikten sonra dışarıya çıktım." Korkuyla gözlerine baktı.Bu adamı kandırmak kolay olmayabilirdi ama iyi bir öğretmeni vardı.
"Büyük ihtimalle panik atağa bağlı halüsinasyonlar sonucu ayağı yaralı bir yaratığın bana doğru koştuğunu gördüm.Ah... Afedersiniz."
Parmakları titreyip elindeki sakinleştiriciyi masaya düşürdükten sonra tekrar alıp çöpe atmak üzere avucunda tuttu.
Tedirgin bilim adamı, tamamdır.
"Ondan kaçarken nereye gittiğimi düşünmeye fırsatım olmadı, kurtulduğumda ise etrafımda yıkık dökük evlerden başka bir yer yoktu ve-"
"Sakinleş, Baekhyun."
Eliyle masasındaki sakinleştirici haplarla dolu kutuyu gösteriyordu.
Orada bir şey yeme.
Aklında yankılanan cümleyle gülümseyerek karşılık verdi.
"Susuz zararlı olacaktır efendim."
Adam başını sallayınca Baekhyun yalanına devam etmek için konuşmaya başlamıştı.

"Yanımda bana yetecek kadar su vardı ama dünden beri hiçbir şey yemiyorum.Sonunda yolu bulduğumda evime gittim ama kilitli olduğunu gördüm."
"Anlıyorum."
Profesör eliyle çenesini kaşımaya başlamıştı.Bir yandan hikayenin mantığını tartıyor, bir yandan Baekhyun'un görünümüne bakıyordu.Baekhyun içinden Kiseki'ye bir gülümseme gönderdi.O olmasaydı asla başaramazdı.Adam ikna olmuş bir şekilde ona bakarken Chanyeol'un sesi kulaklarında yankılanmıştı.Evet, büyük bir oyun olacaktı.

·········· ·········· ·········· ·········· ·········· ··········

"Yapamam."
"Bizim gibi olmana izin vermeyeceğim."
"Bir anlamı yok, zaten formülü bulamıyorum!"
"Ne olursa olsun.Beni duydun mu? Burada ölmeyeceksin."
Hiçbir şey söyleyemeden karşısındakine bakakaldı.
Baekhyun onların 27 yaşından daha fazla yaşayamayacaklarını biliyordu.Yapay su basıncı yaş ilerledikçe normalde olduğundan daha fazla basınç yapıyor ve vücut bunu kaldıramıyordu.Onların öleceğini düşünmek bile istemedi.Gözlerini yakan bu koyu kahve bakışların sahibinin yok olacağını düşünmek bile istemedi.Ne yapabilirdi? Çaresizdi.Öyle çaresizdi ki artık eskisi gibi bile değildi.Saatlerce aklına ölen insanların görüntüleri gelmiyordu.Artık onlardan birisi olursa ölümlerini kabullenebilirdi.Chanyeol bunu ondan esirgiyor muydu yani?
"İstemiyorum Chanyeol, ben-"
"Sana kağıdını vereceğim."
"Chanyeol..."
"Anlaştık mı?"
Baekhyun başını salladı.Belki hala umut vardı.Eğer bulabilirse...

·········· ·········· ·········· ·········· ·········· ··········

"Kural 1:Shiroi'den başkasına güvenme.
Kural 2:Orada bir şey yeme.Hey, dinliyor musun?"
Baekhyun sorulan soruyla kendine geldi.Hayır, tabii ki dinlemiyordu.Kiseki'nin tiyatrocu olduğunu öğrendikten sonra nasıl şaşırmayabilirdi ki?Kiseki namıdiğer Kise, ona laboratuvara geri döndükten sonra ne yapması gerektiğini anlatıyordu.Hem su içebilecek hem de olan biten herşeyi yakından takip edecekti.
"Galiba iyi bir oyuncu değilim."
Gözlerini ellerine çevirip tırnaklarıyla parmaklarına vurmaya başladı.İşte, gerginlik belirtileri.
"Kesin anlarlar."
"Daha önce hiç yalan söyledin mi Baekhyun?"
Kiseki kollarını öğretmen edasıyla kavuşturmuştu.Ondan iyi bir şeyler çıkacaktı belli ki.Belki de pratiğe ihtiyacı vardı.
"Chanyeol.Sor."
Baekhyun anlamazca onlara baktı.Chanyeol ona yaklaştı ve tam önünde durdu.
"Bana kendin hakkında bir kaç bilgi ver."
"Immm..." Gerçekten benden harikası yok değil mi?
"Adından başla." Kiseki'den yardım gelince gergince gülümsedi.Daha doğruları bile söyleyemiyorken nasıl yalan söyleyebilirdi ki?
"İsmim Byun Baekhyun.21 yaşındayım.Yabancılarla konuşmayı sevmem."
Bu ortadaki gergin havayı biraz olsun yumuşatmıştı.Chanyeol ondaki kararsızlığı anlayabiliyordu ama acele etmelilerdi.
"Pekâla.Ben devralıyorum.Gelişi güzel cevaplar ver."
Baekhyun'un kollarından tutup onun kendisine odaklanması için zaman tanıdı.
"En sevdiğin yemek?"
"Marul hariç herşey."
"Araba?"
"Lamborghini.Mavisi."
"Çiçek?"
"Karanfil." *Bu gönderme eski hikayeme. ;) *

"Şimdi yalan söyle.En sevdiğin renk?"
"Sarı."
"Ne zamandır laboratuvardasın?"
"5 yıldır."
"Ayrıntılara girmelisin Baek.Gerçek, onlarda gizlidir.Tıpkı doğru söylerkenki gibi."
Kiseki ipuçları vermeye devam ediyordu.
"Bazı şeyleri hatırlamakta güçlük çekiyormuşsun gibi duraklayarak söylemelisin.Böyle anlarda gözlerini kıs ve uzaklara bak.Tereddüt etmemeye çalış.Sadece emin olduğunda direk cevap ver.
3'e 1.Chanyeol Kai'ye bakmam gerek."
Uzun olan başını sallayınca Kise onların yanından ayrılarak Kai ve Soo'nun odalarına doğru yürümeye başladı.
"3'e 1 de ne?"
Baekhyun Chanyeol'a dönerek merakla ona baktı.
"Bana üç cümle söyleyeceksin.İkisi doğru biri yanlış.Ya da tersi.Yanlış bilirsem hazırsındır."
Baekhyun başını sallayarak söyleceklerini düşündü.
"Bana bücür demeni sevmiyorum, Kyungsoo'dan hoşlanmadım ve daha önce halktan birisi hiç bu kadar gözlerime bakmamıştı."
Chanyeol gülümsedi."Öyle mi?İkincisi yanlış."
"Ahh! Neyse.Şuan en çok istediğim şey bir dondurma, dondurmanın en çok karemellisini severim, üstüne fıstık dökülmesi favorimdir."
Gülümsedi.Onun yanında gerilmiyordu.Bu yüzden söyledikleri ona ciddi birer yalanmış gibi hissettirmiyordu.
"İtiraf etmeliyim.Hızlı öğreniyorsun.Yine de...Sonuncusu bir yalan."
İyi bir gözlemci olmalıydı ama Baekhyun artık nasıl olduğunu anlamıştı.
"Seni sevmiyorum, senden korkuyorum, sana güvenmiyorum."
Karşındaki donakalırken Baekhyun zaferle gülümsedi.
"Hangisi doğru?"
Chanyeol'un ciddi yüz ifadesine bakıp ayağa kalktı.
"Geçtim mi?"
"Evet bücür, hangisi doğru?"
"Bana bücür dememeye karar verdiğinde söyleyeceğim."
Ve arkasında, neden endişelediğini bilmeyen bir Chanyeol bırakarak tesise doğru yürümeye başladı.

*Anam...Yazamıyorum.Hep nazar.Hep...*

Su [Baekyeol]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin