"Kai, bu senin miydi?"
Yavaşça başımı sallıyorum.Elindeki siyah t-shirtü dolabıma koyuyor.
"Ama giyebilirsin." Bana bakıp gülümsüyor.Onun için kolay tabii.
Siyahı seviyor ama keşke üstünü benim yanımda çıkarmasa.Bu imkansızlığını daha çok hissettiriyor.Ona baktığımı görünce merakla kaşlarını kaldırıyor.
"Hm?"
"Dolanma etrafla öyle."
Başını yana eğiyor.
"Üşüteceksin.Seninle mi uğraşacağım?"
Yatağımdan yastığımı alıp bana fırlatıyor.
"Vefasız."
Yastığı havada yakalarken gülüyorum.
"Bakacağımı biliyorsun."
Bana bakarak başını sallıyor.İşte.Gözlerindeki o garip bakış.Bana güveniyor.Kahretsin.Onu parçalamak istiyorum.
"Giyin çabuk."
"O kadar çabuk hastalanmam."
"Belli olmaz."
Giy artık şunu da rahat edeyim biraz.*Ulan yerim seni be.**Derdim ne benim?*Sonunda ona büyük gelse de giydiği t-shirtle bana bakıp kaşlarını kaldırdı.
"Evet mutluyum."
Yine gülümsedi.Bunu da seviyordu.Aklını okumamı.
"Ve hayır, ceketini almazsan çıkmıyoruz."
Kahkaha attı.
"Bunu seviyorum."
Ona baktım.
"Ben de seviyorum, bir şey diyor muyum?"
"Nasıl yani?"
Bana öyle merakla bakma.Bir gün kendimi tutamaz da o t-shirtün yakasından tutup çekersem bunun tüm suçlusu o gözlerin olacak. İç çektim.
"Hiç, gelmiyor musun?"Ceketini alıp üstüne geçirirken ayakkabılarımı giyiyordum.Nereye gittiğimizi soruyorsanız, bu güvenlikçi olarak hastanede çalışmamızın üçüncü ayı.Her şey içeride yatan eski profesör Kalyani için.Kadın en az iki yıldır ne konuşabiliyor, ne de yürüyebiliyordu.Biraz ilerleme kaydettiklerini duyduğumuzdan beri orada çalışmaya ve gelişmeleri takip etmeye başlamıştık.Kadın artık yürüyebiliyordu ama asla ağzını açmıyordu.Onun çok önemli bilimsel deneylerde yer aldığından başka bir biligimiz yok denebilirdi.Her ne olduysa iki yıl önce şok geçirip dilsiz ve yatalak hale gelmişti.
Şüpheli.Ondan bir şeyler öğrenebilirsek şanslıydık çünkü bu iki yılda olduğundan daha yaşlı görünmeye başlamış, saçları beyazlamıştı.İyileşse bile çok yaşamayacak gibiydi.Kyungsoo'ya baktım.Gözlerini yukarı kaldırarak saçlarına bakıyordu.
"Kesecek misin?"
"Sence?"
"Kesme.Benim de uzun."
"Ama sana yakışıyor."Ben gerçekten iyi değilim değil mi? Yakışıp yakışmadığını görmek için bana baktığını düşünmek bile kulaklarımı uğuldatıyor.Bu böyle olmayacak, gidip kendimi bir yere bağlamam ve Kyungsoo'yu güvene almam lazım.
Baekhyun
"Beni çalıştığı gizli projeye dahil etmek istiyormuş."
"Baekhyun bu..."
Uzun süredir olmadığım kadar mutluydum.Babam geri gelmişti ve ailem de haftaya burada olacaktı.Daha fazla yalnız olmayacaktım.
"Hayır Chanyeol, babam öyle biri değildir.Büyük ihtimalle çözüm aşamasında ilerleme kaydetmişlerdir."
Aklına gelenleri bildiğim için hemen cevap vermiştim.Babam tanıdığım en zeki ve iyi insandı.Yani üç yıl önce öyleydi.Yanına gittiğimde sarılmış ve neler yaptığımı sormuştu.Ona da bir hafta kaybolduğumu söylemiştim.O sırada doğrulardan bahsedip zaman kaybetmek istememiştim.Annemin kardeşimle daha fazla zaman geçirmek için bilimle uğraşmayı bıraktığını duyunca mutlu olmuştum.Benim küçüklüğüm tek başıma büyümeye çalışarak laboratuvarlarda geçmişti.Onunsa doğal bir çocukluğunun olması çok güzeldi.
"Onunla tanışmalısın."
"Sen...Emin misin?"
"Tabii ki.Seni sevecektir."
Gülümsemişti.Babamla Chanyeol yanyana.Oldukça ilginç olacaktı.Chanyeol
Kısa bir duş aldıkan sonra giyinip aynaya bakmıştım.Yok, bu iş kötüye gitmeye başlıyordu.Biri bana neden bu kadar gerildiğimi söylesin.Alt tarafı babasıyla tanışacağım.Bana bayılmasa da olur herhalde?
Çok mu serseri görünüyorum? Güvenilmez? Karışık saçlarım iyi bir imaj yaratmayacak gibi duruyordu ama yapacak bir şey de yoktu.Ben buydum.Adamın birinin gözü tutmaz diye değişecek değilim.Ama bu Baekhyun'un babası...
"Öyleyse ne olmuş?"
Aynaya bakıp sinirle sordum.Derdim neydi ki? Başımı sallayıp saçlarımı daha da karıştırdım.
Ahh... Evim laboratuvara çok yakın.
"Off..."Son günlerde aklımın pek de başımda olmadığını itiraf etmeliyim.Baekhyun geldiğinden beri gelişmeler hızla ilerliyordu.Aradığım insanlara daha çok yaklaşmış gibi hissetmeye engel olamıyordum.Bir de Baekhyun vardı tabii...Ruhunun yansıttığı safir mavisine katlanmak gittikçe güçleşiyordu.Onu daha çok tanıma ve bunun sebebini öğrenme isteğim ağırlaşarak gözlerine bakmamı engelliyordu.Gülüşünde tanıdığım bir şeyler vardı.O açık kahve gözlerinin benden sakladığı yalnızlıkta tanıdığım bir şeyler vardı.
"Tek yapmam gereken gidip bir 'Merhaba' demek değil mi?"
"Yapma, sen Chanyeol'sun."
Gülümsedim.Ne olursa olsun gerilmem için bir sebep yoktu çünkü ben Chanyeol'dum.Allah aşkına mükemmel değil miyim? *Hadi ama Chanyeol'un içindeki narsisti ortaya çıkarmadan olmazdı. :D *
"Evet, öyleyim."
*yep*Laboratuvarın lobisine girince içerisinin ilginç bir şekilde dolu olduğunu görmüştüm.Aralardan birine denk gelmiş olmalıydım.Oturacak bir yer aramadan önce saatime bakınca neredeyse burada olacaklarını fark ettim.
Ah...İşte.Baekhyun.Neden böyle güzel gülüyor ki? Bu normal mi? Kime böylesine gülümsediğini görmek için yanındaki adamın yüzüne baktım.
Kahretsin!
Kahretsin...*Evet, dayanamadım.*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Su [Baekyeol]
FanfictionTür:Bilim kurgu.Aksiyon.Romantik Önemli bir not:Zamanınız yoksa başlamamanızda fayda var. Dünya bencilce davrandı. Şimdi bunun cezasını geleceğin insanları çekiyor. Baekhyun...Genç bir bilim adamı Dünyayı kurtaracak formülü bulabilecek mi? Chanyeol...