Bölüm 7

2.5K 251 29
                                    

*Medyadaki Shi.Yalnız takdir edersiniz ki gözlerinin rengi bu değil.*

Shiroi kırılmış camların ayakkabısına batmasına izin verdi. Sessiz olmaya çalışarak açtı kapıyı.Yine de burada sessiz olması pek mümkün değildi. Kapı gıcırtılarla açılırken varlığına lanet etti.
"Geldin mi kurabiyem?"
"Geldim aşkım."
Yaşlı kadın verilen cevaba kısık bir kahkaha attı.O yaşamı boyunca başına gelen en iyi şey olmalıydı.Shiroi onu hastalığının son evresindeyken bulmuş ve bakmaya başlamıştı.Şehrin arkasındaki harabelerden en iyi durumda olan evi onun için düzenlemiş son günlerinde kimsesiz olan bu kadının kimsesi olmaya karar vermişti.
"İstediğin bir şey varsa sedece söyle büyükanne."
Shiroi yaşlı kadının yatağına oturup bağdaş kurdu.Onunla böyle saatlerce konuşur, sonunda ihtiyacı neyse onu öğrenmeyi başarırdı.
"Beni bırak Shi.Üzgün görünüyorsun?"
"Ben...Büyükanne, diyelim ki çok sevdiğin bir arkadaşın var.-Bak diyelim ki diyorum- gidiyor ve ondan haber alamıyorsun.Hani olmaz da, oldu diyelim; Sana haber vermedi diye üzülür müydün?"
Yaşlı kadın gülümseyerek Shiroi'nin saçlarını okşadı."Onun için endişelenme.Başının çaresine bakacaktır."
"Ama o benim gibi bilmiyor buraları.Ya başına- Büyükanne! Diyelim ki dedim."
Genç olan sıkkın bir şekilde kollarını kavuşturup yaşlı kadına baktı.Yine de içi rahatlamıştı.Endişelenecek bir şey yoktu.Sonunda rol yapmayıp yataktan atladı.Elinde poşetle geri geldiğinde gülümsüyordu.
"Çörek ister miydiniz bayan? Zeytinli." Yaşlı kadın gülümseyince içinden şükretti.Burada olması çok güzeldi.

·········· ·········· ·········· ·········· ·········· ··········

Yeşil yaprakların arasından kırmızı meyveler ışıldıyordu.Olağanüstü bir parıltıları olmasına karşın öyle güzel duruyorlardı ki.Burası üstü kapalı bir yer olmasına rağmen oldukça büyük ve genişti.Kuşburnu ağaçları ışıldayan meyveleriyle süslenmiş ağaçlara benziyorlardı.Yerler beyaz taşlardan yapılmış yollar dışında yeşil çimlerle kaplıydı.Burnuna çalınan tarçın kokusuyla gülümsedi.Sokak tarzında bi ev gibiydi.Nasıl tarif edeceğini bilemediği duygularla Chanyeol'a baktı.O kadar uyuyordu ki buraya.Kendisi ise...
"Bizimkiler seni hoş karşılamayacaklardır." Chanyeol düşünceyle Baekhyun'a baktı.Ne kadar gergin olduğunu görebiliyordu.Birden gülümsedi ve arkasına baktı.
"Kola."
"N-ne?"
"Kucağına al."
...

"Yeol, bu da kim?"
Kyungsoo sinirle Chanyeol'a bakarken sordu.Burası onların gizli mekanıydı ve buraya kimsenin tanımadığı birini öylece getirmek için izni yoktu.Gerçi Chanyeol'un izne ihtiyacı da yoktu ya...
"Baekhyun.Yeni üyemiz."
Chan, Baek'e göz kırparak uzaklaşmaya başladı.Bu muydu yani?! Baekhyun telaşla ona bakan meraklı-sinirli gözlere baktı.Şimdi ne yapacağım?
O sırada Kola'nın elini yaladığını görünce derin bir nefes aldı.Sakin olmalıydı.Ona ne yapabilirlerdi ki? Yani öldürmek, işkence etmek, pes edene kadar parmaklarını koparmak...
"Soo.Kola onun yanında." Baekhyun ona sinirle bakan kişinin yanındaki adama baktı.Koreli olmasına rağmen esmer bir teni vardı.Kısa olanın koluna dokunması onu rahatlatmış olacak ki sıktığı yumruğunu gevşetmişti.
"Kai haklı." Başından beri ilk defa gördüğü adama yöneltti bakışlarını bu sefer.*Yöneltmek garip bir kelime değil mi sizce de? ... pardon devam edin siz.*
Japon olmalıydı.Ve Allah aşkına burada cılız biri yok muydu hiç?Hepsinin tek hamlede işini bitirebileceğine bashe girerdi.Gözlerini kırpıştırıp odaklanmaya çalıştı.İyi bir ilk izlenim oluşturmalıydı.
"B-ben..." Harikayım! Gerçekten!
"Bir bilim adamıyım." Allahım ölmek için çok gencim! Bana niye öyle bakıyorlar?
"Yani önceden! Önceden öyleydim! Şimdi değilim.Kesinlikle hiçbir alâkam yok." Galiba daha kötüsü olamazdı değil mi?
"Ne kadar önce?" Yine Kyungsoo sorunca Baekhyun gözlerini sıkıca kapatmıştı.İşi buraya kadardı.
"Dün?"
Kaşları daha da çatıldı.Onu öldürecekti.
"Dün mü?!Ne demek 'dün'! "
"Kyungsoo..."

Yine daha önce olduğu gibi darbe gelmeyince gözlerini açmak zorunda kaldı.Diğerleri kucağındaki kediye bakıyordular.Kola ellerini yalamaktan vazgeçip yakasına tırmanmaya başlamıştı.Boynuna sürünen tüylerle kıkırdayınca diğerlerinin şaşırdığını gördü.Bu kedide ne vardı ki herkes onu izliyordu?
"Çocuklar bırakın artık.Kola onu sevdi." Arkadan Chanyeol'un sesini duyunca kısa olan sakinleşmek için derin bir nefes aldı.
"Öyle olsun."
Beakhyun demin hangicehennemdeydin bakışı attığı Yeol'a bu sefer minnetar bir şekilde bakıyordu.Diğerleri dağılınca onun yanına dogru gidip Kola'yı tahta masanın üstüne bıraktı.
"Neden ona inanıyorlar?"
"Bana çok benziyor diye."
"Sen?"
Chanyeol gülümsedi ve kedisine baktı.
"Ruh renklerini sezmede iyiyim sadece."
Baekhyun kaşlarını çattı.Kimdi bu adam böyle? Bir medyum mu?
"Nasıl yani?"
"Kimyasal bir şey.İleride anlarsın."
"Peki sence benimki ne renk?" bu ise konuşmalarının sonu olmuştu.

·········· ·········· ·········· ·········· ·········· ··········

"Shi! Uyan artık." Yaşlı kadın küçüğü uyandırmaya çalışmaktan yorulmuştu.Ama akşam olmak üzereydi ve gitmek zorundaydı.
"Efendim? Kim geldi? Vuralım onu şahit bırakamayız!" Shiroi uykulu gözlerle konuşarak ayağa kalkmaya çalışıyordu.
Yaşlı kadın gülümseyerek ona baktı.Bu kadar çok çalışması onu hep endişelendiriyordu.
"Kimseyi vurmuyoruz Shiroi." Genç olan uyanıp etrafına bakınca havanın kararmaya başladığını fark etti.
"Gitmesen mi acaba Shi? Tehlikeli." Yaşlı kadın endişeyle ona baktı.
"Gitmem gerek büyükanne söz, bir şey olmayacak."Kadının yanağından öptü ve aceleyle dışarıya çıktı.Akşam araba olmazdı.Şehirlerde hayat dururdu.Çünkü...Shiroi meraklı birisiydi ama kimseden bu konuda bir bildi alamıyordu.Zaten gününün büyük kısmını laboratuvarda geçiriyor, geri kalanını da büyükannesinde harcıyordu.Tüm kameraların kör noktalarını bildiği için halkla görüştüğünü asla farke edemezlerdi.Hava iyice karardığında tüylerinin ürperdiğini hissetti.Karanlıktan korkmazdı.Aslında karanlık korkusunun mantığı da aynıydı: içindekini görememek.

Adımları hızlanırken ara sokaklardan birine girdi.Kameralara yakalanmaması gerekiyordu.Büyükannesini tehlikeye atamazdı.Arkasından gelen hırıltıyla olduğu yerde donakaldı.Koşmak zorunda hissediyordu.
Kahrolası nöradrenalin!
Elleri soğurken kaçmanın yararsız olduğunu düşünüyordu.En azından kimin tarafından öldürüldüğünü görmeliydi.Prensip meselesi.Yavaşça arkasına döndü ve çığlık bile atamadan karşısındakine baktı.
Prensiplerin canı cehenneme!
Yaratık üstüne atlamadan önce son düşüncesi bu oldu.

Su [Baekyeol]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin