"Mayıs bu sen değilsin" yüzünü dağıttığım çocuktan kafamı kaldırıp ona baktım.
Bu bendim.
"S*ktir git ömer!" Diye bağırdım.
"Mayıs yalvarırım kendine gel"dedi sesi yalvarmanın aksine nefret dolu çıkmıştı.
"Diz çök o halde!" dedim onun aksine kendimi frenlemeyi başararak.
Dolgun dudaklarını araladığı sırada telefonunun zil sesi sokak arasını doldurdu.
Üzerinde olduğum beden son bir yumruk daha atıp ayağa kalktım.
"Evet efendim" Ömere döndüm.
Telefonla konuşuyordu.
"Meraklanmayın lütfen, benim yanımda" duraksadı karşı taraf konuşuyordu.
"Tabi ki Mayısı kardeşim gibi koruyup kollayacağım"
"S*kerler kardeşini" diye tısladım karşı tarafın duymadığından emin bir şekilde.
Bir sürü veda ve şükran kelimesinden sonra telefonu kapatıp bana döndü.
"Bu deliliğin bittiyse gidelim"dedi.
"Ömer ben buyum!" Diye bağırdım.
"Sen bu değilsin, etrafına gülücük saçan siyah renkten tiksinen melek ruhlu Mayıs.." duraksadı.
"İşte sen öyle birisin" kurduğu cümleler kafayı yememe yetecek cinstendi .
"O beni reddetmeden önceki Mayıstı" dedim kana bulanmış ellerimi deri ceketimin cebine sıkıştırırken.
Ömer ile beraberdim kendimi bildim bileli. Beraber üniversite için bu şehre gelmiştik.
Şimdi ise ortak bir şirketimiz var bir yandan da son senemizi sorunsuz bitirmeye çalışıyorduk.
Ben kendimi bildim bileli onu seviyordum. Onun ideal tipi olabilmek için çok çabaladım.
Sevmediğim birçok aktivite öğrendim, istemediğim kıyafetlere hapsettim bedenimi ve duygularımı.
Dün gece doğum gününde ona hisslerimi dile getirmiştim. Bana asla kardeş gözüyle baktığı birine aşık olmayacağını söylemişti.
Bana bakışları kendi kardeşine olan bakışından farklı.
Ne zaman fark edecekti bunu?
Dün gece etrafı dağıtmış şişeleri ve onun pastasını duvara fırlatmıştım. Bunun üstüne benden nefret ettiğini söylemişti.
Benden nefret etmek mi?
Onca yıl aklından geçirdiklerini bile bir şekilde anlayıp tahmin yürüttüm ve yaptım. Ne dilediyse yaptım.
Hak ettiğim koca bir nefret değildi. Hak ettiğim sıcak bir sarılıştı.
Gerçek mayıs kimmiş göstereceğim ona.
"Seninle asla beraber olmam"dedi kurduğum cümleye cevaben.
"Asıl ben olmam Ömer" dedim.
Ayaklarım güçsüzleşmeye başlamıştı. Kafamı asfalttan kaldırıp onun yüzüne baktım.
Yeni çıkmaya başlayan sakallarıyla içimi eritiyordu. Dolgun dudaklarına yakışan kavisli bir burnu vardı. Gözleri ise kömür siyahıydı.
Dış görünüşü belayım dese de. Ömer öyle biri değildi. Ömer merhametli biriydi. Ben dışında herkese.
"Bu konu uzayıp gidecek evde devam ederiz"dedi.
"Evden ayrılacağım"dedim.
"Yemez Mayıs yemez" dedi dişlerinin arasından tıslayarak.
"Öyle mi?"dedim tek kaşım istemsiz havalanmıştı.
Ömerin unuttuğu belki de hiç bilmediği bir özelliğim vardı. Yapma denilenleri yapmak gibi.
"Gidemezsin"dedi bastıra bastıra.
"Neden?" sorum onu şaşırtmıştı.
Kuracak cümle bulamadığında baş parmağını alt dudağı üzerinde gezdirirdi.
Şimdi aynı hareketi yapıyordu.
"Neden seninle yaşamaya devam etmeliymişim?" ona bir adım attım.
"Neden seninle aynı ortamda kalmalıymışım?"
Bir adım daha attım.
"Neden seni sevmek zorundaydım ki?"
Son adımda dip dibe gelmiştik. Buğulu gözlerle onun kömür gözlerine baktım. Sıcak nefesi dudağımı okşarken arkaya bir adım attım.
Gitmeme izin vermedi. Belimden sıkıca kavrayıp beni kendine çekti. Bedenlerimiz birbirine yapışık vaziyetteydi.
Hızlanan kalbime bir küfür savurup gözlerine diktim ela gözlerimi.
"Mayıs.." boğuk çıkan sesi tüylerimi diken diken etmişti.
Adeta adımı dudaklarıma fısıldamıştı.
"..bırak"dedim ondan yüksek bir tonda konuşarak.
"Bırakmam"dedi.
"Ömer kardeşin olmak istemiyorum"dedim ona bu kadar yakınken bana uzun gelen bir cümle kurmuştum.
Gözlerini yumdu. Geri açtığında konuşmaya başladı.
"Kardeş dışında bir sıfatta ait değilsin"dedi.
"..bırak"dedim tekrardan.
Canım yanıyor. Bu ağrı fiziksel değildi.
Öyle ki etim kemiğimden ayrılıyor gibiydi.
Yanağımdan yol alıp düştü bir yaş.
Kafamı yere eğdim. Belimdeki elini sıkılaştırdı.
Yemin ettim kendime bu son ağlayışım bu gece bitirecektim.
"Bana acı veriyorsun Ömer"dedim gözyaşları içerisinde.
"Koca adamım ben, şu düştüğüm çaresizliğe bak. Öldürmekten beter ediyorsun ya gir hayatıma ya da kaybol" dedim titrek sesimle.
"Mayıs sen erkek..ben erkek.."durdu. Doğru kelimeyi arıyor gibiydi.
"Bir kardeş diyorsun bir erkek" sinirle kafamı kaldırıp yüzüne baktım.
"Bahanelerinin ardına saklanmaktan vazgeç Ömer"
Kafamı geriye attım ani bir hareketle öne getirdiğim kafamla karşımdaki bedenin burnuna geçirdim. Acıyla geriye sendeledi. Beni de bırakmıştı.
"Belirsizliğinin baş kahramanı olamam" dedim.
"Mayıs!"
Ellerimi cebime sıkıştırıp giderken ardımdan öfke dolu bağırışını tekrardan duydum.
"Mayıs!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İncinen Kan
Teen FictionMayıs reddedilmeyi kaldıramadığından her şeyi geride bırakmıştı. Ninesinin yanına giden mayıs orada miraçla karşılaşmıştı. Kısa süreli tanışmaları sonlanmış ve ansızın mayısın sevdiği sokakta yolları tekrardan kesişmişti. Şimdi mayısın karşısındaki...