"Mayıscım sana bir kötü bir iyi haberim var" yanımdaki sandalyeyi çekip oturdu sinan.
Elindeki tespihi çevirirken hafiften üzerime eğildi.
"İlk hangisini duymak istersin?"
İç çekip ona baktım. Cevap vermediğimi görünce konuşmaya başladı.
"Şirkette kabul edildin tebrikler" dedi. Yaşandan ellerini birbirine vurarak alkışladı. Göz devirip ona baktım.
"Elbette kabul edilecektim şirket sahibinin eşi olacağım yakında" dedim keyifle.
"Bir kez daha bu cümleyi kurarsan burdakiler seni şişe dizer" dedi.
"Ay altıma kaçırdım" dedim sesimi korkmuş bir tonda tutarak.
Sinan ise yüzünü ekşitip arkaya yaslandı.
"İyi haber ne?" dedim bezgince.
"Kötü haber diyecektin" diye düzeltti beni.
"Seninle bu ortamda vakit geçireceksem bu kötü haber oluyor" dedim.
"Çocuk gibisin çocuk" dedi.
Tesbihini diğer eline alıp ayağa kalktı.
"Acemilerin eğitmeni benim" ona anlamayarak baktım.
"Benimle bu dediğinin ne anlamı var?"
"Sen" dedi tesbihli bir tur çevirirken.
"Acemisin" dediği kelime yankılanmışçasına defalarca kulağıma geldi.
Yüksek sesle ağzımdan bir küfür kaçırdım.
Küfürüme kahkaha atarak yanımdan uzaklaşan sinana acıların çocuğu gibi baktım.
Bir an önce seyiti bulup bu durumu düzeltmem gerekiyordu.
Ayağa kalktığımda iri çocuk terasa girdi.
"Seyit nerede?" dedim direk.
"Ona böyle seslenmen yasak patron demen gerekiyor" onu iplemediğimi yüz ifademden anlamış olacak ki elindeki içecekleri masaya bırakıp bana döndü.
"Az önce yasaklı bölgeden çıktı, büyük ihtimalle üçüncü katta antreman yapıyor ama bizim girmemiz yasa-" cümlesini bitirmesine fırsat vermeden oradan ayrılıp merdivenlere yöneldim.
Artık buradaki durum canımı sıkıyordu. Sürekli yasak kelimesini duymak iticiydi.
İkişer üçer merdivenleri çıkıp en üst kata ulaştım. Koca bir cam kapıyla karşı karşıya kaldığımda bu kapıyı nasıl açacağımı düşündüm.
İçerisini göremiyordum etrafıma bakındığımda kapının kenarında kart okuma sistemi vardı.
İçeri kendi başıma girmeyeceğimi fark ettiğimde cebimden telefonumu çıkardım orta tuşa bir iki kere bastığımda açılmadı.
"Anasını avradını" küfür etmeyi en masum hale indirgemiştim.
El mecbur arkama dönüp merdivenlere yöneldim.
"Mayıs?"
Duyduğum sesle arkama döndüğümde karşımda yarı çıplak nefes nefese duran seyit vardı.
Bir iki adım atıp onu arkamda bırakarak içeri girdim.
"Mayıs içeri girmen yasak kurallara uymak-"
"Yeter artık seyit bu gün içerisinde duyduğum bininci yasak kelimesi"
Etrafa göz attığımda buranın spor salonundan çok işkence salonu olduğunu gördüm.
"Ne yapıyorsunuz burda kötü adamları mı işkenceyle konuşturuyorsunuz?" dedim ağır ağır koca salonu gezerken.
"Bizim için" anlamayarak ona baktım.
Çividen yatak, koca halatlara bağlı lastikler ve daha birçok işkence aleti gibi duran eşya vardı.
"Bu son seviyeye asla ulaşmak istemiyorum acemilik süpermiş" dedim kendimi yere bırakırken.
Tüm gün araba kullanmam yetmezmiş gibi bir de koca binayı gezmiştim. Yere oturduğumda ayaklarım sızladı, yorgunluğumu yeni algıladım.
"Mayıs dışarı çıksan iyi-"
Kavga etmek gibi bir düşüncem olmasa da beni sınıra getiren kişi seyitti.
"Yeter artık seyit yeter" ağır ağır ayağa kalktım.
"Utanılacak bir şeymiş gibi yüzüğü de ilişkimizi de sakladın sesimi çıkarmadım, bu binaya girer girmez ortadan kayboldun sustum hatta sinanı başıma koç diye verdin bir şey de demedim ama buraya kadar"
Çatık kaşları ve küçülen ela gözleriyle pür dikkat beni dinliyordu.
"Şimdi de bana yasak diyorsun. Seni anlıyorum beni uzak tutmak istiyorsun ama çok geç artık. Ben de bu planın ve senin hayatının bir parçasıyım. Bunu inkar ettiğin an bir saniye dahi durmam burada" dedim.
"Mayıs abartı bir tepki veriyorsun" dedi.
Tuttuğum nefesimi rahatlıkla dışarı bıraktım. Bir an beni kovacak diye ödüm koptu.
"Aynen abartan tek kişi benim" dedim sitemle.
"En iyisi çocuklar sana yatakhaneyi göstersin bir duş al dinlen daha sonra konuşalım" dedi.
"O yatakhanede sen de var mısın?"
Diye sordum tüm kızgınlığımı kenara bırakarak.
Şimdi gece kaçamağı yapmak heyecanlandırmıştı beni. Herkes uyurken onun yatağına gitmek eğlenceli olacaktı.
"Yatakhaneler de spor salonu gibi seviyelere bölünmüş"
Öfkeyle elimi saçlarıma daldırdım.
"S*kerim sporunu da seviyesini de yasağını da"
"Küfür yasak mayıs!"
"S*ktirolup gidiyorum ne halin varsa gör!"
Ondan daha yüksek bir tonda konuşmuştum.
Arkama bakmadan salondan çıktım. Merdivenlere küfrede küfrede indikten sonra ardıma bakmadan bu tuhaf isimli şirketten ayrıldım.
Elimi cebime daldırdığımda kapıdaki arabanın anahtarının bende olduğunu fark ettim.
Seyitin arabasına binip eve doğru sürdüm arabayı.
Bu gece dinlenmeliydim beni ne kadar dışarda tutsa da yarın planda ben de vardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İncinen Kan
Teen FictionMayıs reddedilmeyi kaldıramadığından her şeyi geride bırakmıştı. Ninesinin yanına giden mayıs orada miraçla karşılaşmıştı. Kısa süreli tanışmaları sonlanmış ve ansızın mayısın sevdiği sokakta yolları tekrardan kesişmişti. Şimdi mayısın karşısındaki...