Yataktan çıkmak istemiyordum. Birkaç gün içerisinde karmaşık şeyler yaşamıştım.
Ömeri düşündüm, günlerdir yaptığım tek şey onu düşünmekti. Birkaç önemli dersim vardı, şirkette onlarca iş vardı ve ailemle yemem gereken iğrenç bir aile yemeği vardı.
Oysa ben hepsini canım pahasına olsa da ertelemiştim.
Neden bu noktada ben olmak zorundayım?
Sorgulamaya başlarsanız aklınızı kaybedersiniz, huzurunuzun kaçmaması için koyun gibi yaşayın.
Aklıma gelen bu cümleyle yüzümü buruşturdum. Lisedeki edebiyat öğretmenimiz bu cümleyi kurmuştu.
Aklıma nereden geldiyse?
Ne diyordum.
Ömer.
Ömere olan sevgim beni bencileştirmiş beş yıllık ilişkimizi söküp atmıştım.
Ben böyle biri değildim. Onu beni sevmeye zorlayamazdım.
Yataktan doğruldum. Saatlerdir uyumaya çalışıyor bir türlü uykum gelmiyordu.
Komidinde şarjda duran telefonumu şarjdan çıkarıp aldım.
Arama kısmına onun adını tuşlayıp kulağıma götürdüm.
Birkaç saniyelik çalıştan sonra onun sesi kulaklarıma doldu.
"Mayıs" soru sorar bir edayla ismimi söylemişti.
"Ömer" duraksadım.
Derin bir nefes almasaydım ona, onu ne kadar özlediğimi söyleyecektim.
"Ömer, müsaitsen akşam yemek yiyelim" dedim. Sesimdeki tondan bunun bir randevu olmayacağını anlaması lazımdı.
"Mayıs neyden bahsediyorsun ?"dedi. Evet ona çıkma teklifi ettiğimi düşünmüştü.
Böyle kaba bir karşılık vermesini beklemiyordum. Kalbim koca bir yükün altına girmiş gibiydi.
Bir iki kere öksürüp boğazımı temizledim. Ezik gibi çıkan sesimi kontrol altına aldım.
"Kardeş olarak"dedim. Kardeş kelimesini bastıra bastıra.
"A-anlamadım" kafası karıştığını ses tonundan fark ettim.
"Duydun, seni beni sevmeye zorlayamam Ömer. Ayrıca...seni tek kalemde silip de atamam. Ben.." boğazımı parçalayan ağrıya rağmen ağlamadım.
Duraksadım birkaç yutkunmadan sonra boğazımdaki acı katlanır kılınmıştı.
"Ben kardeşin olacağım"dedim.
"M-mayıs" sesi göz yaşımla beraber akıp gitti.
"Ben kardeşin olacağım Ömer!"
Ondan çok kendimi bu cümleye ikna etmek istermiş gibi bağırdım.
"Senin istemediğin o aşkı gömeceğim, seni sevmekten vazgeçiyorum. Sana umut bağlamaktan da. Hatta seninle kurduğum onca hayalden de. Çok istedim sıradan bir ilişkiyi, çok istedim ellerinden tutmayı ve tüm dünyadan kaçarcasına senin göğsüne sığınmayı. Çok istedim kimsesiz hissettiğim zamanlarda aile diye sana gelmeyi. Ömer... neden sevmedin beni?"
Sona doğru kelimelerim anlaşılmayacak gibi çıkmıştı.
Birden açılan kapıyla irkildim.
Karşımda bir umut Ömeri beklerken Hasan duruyordu.Endişeli yüzü gülümsememi sağladı.
Beni koca dünyada umursayan iki kişi vardı, oysa şimdi Hasandan başkası yok.
"Mayıs.."karşı taraftan inlercesine bir ses gelmişti.
Sanki dilinin ucundaki onlarca cümleyi ismime sığdırmıştı.
"Bir.." elimin tersiyle yüzümdeki ıslaklığı sildim.
"Bir süre hiç tanışmamış gibi davranalım. Seni aştığım gün kardeşim diyerek sana koşacağım. İnan o gün bil ki sana sadece kardeş duygusuyla yaklaşan bir Mayıs olacak"
"İstemiyorum lan!"
Gözlerim istemsizce irileşti.
Ömerin dediği hayal miydi?
Acımdan kendimi avutmuş muydun?
"Anla-"
"Mayıs ben istemiyorum. Seni de sensizliği de istemiyorum. Yanımdayken çok mutluyum uzağımdayken dünyanın en hüzünlü adamı. Ama ben seni istemiyorum. Tek bakışına ömrümü adayacak kadar değer veriyorum. Ama seni istemiyorum. Günlerdir kokun yok diye uyuyamasam da seni istemiyorum"
Ömerin çığlıktan farksız konuşmasıyla beraber telefon yüzüme kapanmıştı.
"Lan Hasanım koca delikanlı böyle perişan olur mu?" dedim.
Tekrardan ıslanan yüzümü hasana kaldırarak.
"Ah mayısım ah" dedi.
Yatakta yanıma oturdu.
O bir hamle yapmadan uzanıp ona sıkıca sarıldım.
"Ko-kocaman adam oldum. Şu ellerime bak kocaman ama bir çocuktan farksız değilim" dedim.
Ondan ayrılırken ellerimi ona doğru uzatmıştım.
"Benim koca çocuğum" yüzüne baktığımda yamuk bir gülümseme vardı yüzünde.
"Hadi kalk bu abin sana dondurma alacak" güldüm, gülerken gözlerim kısılmış son göz damlam da akıp gitmişti.
"Hangi bara gidiyoruz?" Dedim keyifli bir rol yaparak.
"Şırdancı Bar" dedi. Bu defa rol değildi içten bir kahkaha attım.
"Yürü babuş"dedi Adanalı taklidi yapmaya çalışan Hasan.
"Adanaya gidek mi?" Dedim aklıma gelen türküyle.
"Şırdanından yiyek mi?" Diye karşılık verdi Hasan. Türküyü yanlış söylesek de keyfimiz az da olsa yerine gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İncinen Kan
Novela JuvenilMayıs reddedilmeyi kaldıramadığından her şeyi geride bırakmıştı. Ninesinin yanına giden mayıs orada miraçla karşılaşmıştı. Kısa süreli tanışmaları sonlanmış ve ansızın mayısın sevdiği sokakta yolları tekrardan kesişmişti. Şimdi mayısın karşısındaki...