Odamda tek başıma kalmıştım. Hasanların ardından seyit bir şey demeden sinanı da alıp çıkmıştı.
Yerden doğruldum. Kafam kazan gibiydi. Ayağa kalkıp dolaptan temiz havlu alıp odamdan çıktım. Duş almak zihnimi bir nebze olsa da tazelerdi.
Banyoya sürüklediğim bedenimi üzerimdekileri çıkarmadan suyun altına attım kendimi.
Su kıyafetlerimi ıslatmış ama bedenime ulaşmamış gibiydi.
Üzerime yapışan kıyafetlerim rahatsız edecek duruma geldiğinde zorlukla üzerimden çıkarıp kenara bıraktım.
Şimdi su taneleri bedenime çarpıp zemine düşüyordu.
Duş alma işlemim bittiğinde suyu kapatıp havluyu belime sardım. Dişlerimi fırçalayıp banyodan çıktım.
Odama geçtiğimde kendimi yatağa hapsetme hissini bir kenara bırakarak üzerime siyah bir kot onun üstüne kısa kollu açık mavi bir tişört aldım.
Cüzdanımla, şarjı bitmek üzere olan telefonu da alıp evden çıktım. Kapıda annemle karşılaştığımda kendimi gülmeye zorladım.
"Oğlum nereye?"
Anneme yaklaşıp sıkı sıkı sarıldım. Duşun yapmadığı etkiyi annem yapmıştı bana.
"Anne iznin olursa ninemi görmeye gitmek istiyorum" dedim.
"Sen oraya varana kadar karanlık çöker oğlum" dedi.
"Bir araba kiralayıp gideceğim annem" diyince daha fazla ısrar etmedi.
Ona bir kez daha sarılıp sokaktan caddeye çıktım. Caddede tanıdığım o dükkana adımlarımı ilerlettim.
"Kolay gelsin şakir amca" önündeki araba kaputundan başını kaldırıp bana baktı yaşlı adam.
Bu adamın ne zaman saçları ağırmıştı?
"Hoşgeldin oğlum da ben seni çıkaramadım"
"Benim mayıs sokağın ordaki taşlı evde oturan" bizim evin dışı ufak taşlarla sarılı olduğundan mahallede taşlı ev diye anılırdı.
"Ha sen misin? Oğlum nasıl büyüyüp saçılmışsın maşallah " bana doğru bir adım attığında uzanıp çalışmaktan kirlenen elini öpüp başıma koydum.
"Evladım elim kirli keşke öpmeseydin" muzipçe gülümsemesine karşılık kocaman gülümsedim.
"Şakir amcam bu ellerdeki kir değil emek" dedim.
"Ah evladım ne delikanlı olmuşsun sen" dedi.
"Söyle bakalım yolun niye bizim fakirhaneye düştü?"
"İki üç günlüğüne bir araba lazım" dedim direk konuya girerek.
"Oğlum sizin buradaki araçların iki katı aracınız var ne yapacaksın sen bu eski arabaları" ona elbette babamla aramdaki mevzuyu açıklayamazdım.
"Şirket araçları olduğu için iki günlük alamam onları" dedim.
Başını olumlu anlamda sallayıp biraz düşünür gibi yaptı.
"Manuel araç kullanır mısın?" dediğinde başımı olumlu anlamda salladım o da yanımdan uzaklaştı.
Kısa sürede yanıma gelip elime bir anahtar tutuşturdu.
"Borcum nedir?" dedim.
"Evladım o nasıl söz? Helal olsun sana, ama dikkat et bu araç çok arıza yapar" dedi.
Tekrardan eline uzandığımda bunu engelleyip kocaman sarıldı bana.
"Kapıdaki yeşil araba, dikkatli git gel" diye tembihleyip kapıya kadar uğurladı beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İncinen Kan
Teen FictionMayıs reddedilmeyi kaldıramadığından her şeyi geride bırakmıştı. Ninesinin yanına giden mayıs orada miraçla karşılaşmıştı. Kısa süreli tanışmaları sonlanmış ve ansızın mayısın sevdiği sokakta yolları tekrardan kesişmişti. Şimdi mayısın karşısındaki...