18-Mikrop

88 8 0
                                    

Yazar...

    Genç delikanlı böyle büyük bir mevzunun ayak üstü anlatılmayacağına kanaat getirmişti. Elini cebine koyup kapattığı telefonu buldu.

Telefonun açılmasını beklerken karşısında şaşkınlığı yüzünden okunan adama baktı. Karşısındaki beden bir elindeki kimliğe bir de kendisine bakıyordu.

Bu halini ne kadar sevimli bulsa da belli etmemek için sert bir ifade takındı.

"Nasıl bir bilmecenin ortasına düştüm ben?"

Genç adam kimliği kendisine uzatırken söylenen çocuğa gülümsemeden edemedi.

Telefonu açıldığında hızlıca şifreyi girip aramalar kısmında bir numara tuşladı. İlk çalışta açılmıştı.

Kulağına götürdüğü telefonda sinanın sesini duydu.

"Buyur baba" göz devirmesine engel olamadı.

Sinan onun çocukluğu, sinan onun geçmişiydi. Herkes bir yana sinan bir yanaydı.

Göz ucuyla kendisini inceleyen çocuğa baktı. O zaman fark etti ki sinan ve mayıs bir yana herkes bir yanaydı artık.

"Benim önemli bir işim çıktı, size de bugün tatil" dedi tok sesiyle.

"Enişte mevzusu mu?" Sinan bu gencin her şeyini bilirdi.

Kendisi anlatmasa da o araştırır öğrenirdi ki işi de buydu. Sinan seyidin beyniydi.

"Yaramazlık çıkarırsanız cezanızı çekersiniz" dedi.

Sayidin verdiği cezaları bildiğinden tereddüt etmeden yüzüne kapatmışı telefonu sinan.

"Gidelim sessiz sakin bir yere, oturup konuşalım" dedi geç delikanlı.

Gencin koca cüssesi karşısında dizleri yaralı çocuğa sarılmamak için zor duruyordu. Ellerini cebine sıkıştırıp karşısındaki çocuğa baktı.

"Bize gidelim şu sokağın başında-"

"Evini biliyorum" dedi, dediği şeyi fark ettiğinde ise istemsizce ela gözlerini karşısındaki bedenden kaçırdı.

Mayıs ise hiç tepki vermeden önden sendeleyerek yürüdü.

Şimdi sırtındaki ağrı hafiflemiş ama dizlerindeki sıyrık canını yakıyordu.

Aklına annesi gelmişti. Annesi bir yerin yara olduğunda mikroplar elleriyle o yarayı büyütüp içeri giriyor ve seni hasta ediyor diye kandırır böylelikle ne zaman düşse bir yerini yarlasa koşarak annesi gelir.

'Anne mikroplar içime girmeden öldür onları' derdi. Annesi bu ufaklığa güler yarayı dezenfekte ederdi.

Mayısın aklında arkasında onu takip eden gençten çok, yarasını deşen mikroplardan kurtulmak vardı.

"İşte geldik" dedi mayıs arkasına dönmeden. Dış kapıyı açıp koşar adım merdivenleri yürüdü.

Her merdivende sanki dizindeki kuruyan kan tazeleniyor gibiydi.

Sonunda kapıya geldiğinde derin bir iç çekti. Omzundan arkaya baktığında genç delikanlının da kapı önünde olduğunu gördü.

Kapıyı birkaç kere tıklattı.

Annesi saniyeler içinde kapıyı açmıştı.

Önce oğluna sonra da arkasında dağ gibi duran bu yabancı yüze baktı.

"Buyrun çocuklar buyrun" dedi neşeli çıkan sesini gizlememişti.

Sonunda oğlunun yanında başka bir arkadaş görmüştü üstelik hasanı bile zorla eve aldığı bu eve onu arkasından sürüklemişti.

Mayıs annesine gülümseyerek içeri girdi ardından da onu taklit ederek seyit girdi.

Salona geldiklerinde eskimiş ama bir antika gibi duran koltuğa kendini bıraktı mayıs.

Geç delikanlı ise dimdik oturdu koltuğa üzerini düzelti ve sevdiği adamın annesine gülümsedi.

İçi kıpır kıpırdı.

Bu anı istemsiz olarak çok kez hayal etmişti. Ah mümkün olsaydı da bu kadının karşısına oğlunun sevgilisi olarak çıksaydı.

"Merhaba abla ben seyit ma-" genç delikanlının resmi ve gergin konuşmasını bir çırpıda mayıs böldü.

"Anne bu miraç" dedi.

"Ah miraçım, sen misin?" Orta yaşlı kadın miraçın olduğunu öğrendiğinde gözünün önüne annesi gelmişti.

Göz yaşları içerisinde karşısındaki şaşkın gence sarıldı. Yanaklarından öptü, annesinin kokusu sinen ellerini kokladı.

Genç ise koca bir şaşkınlık içerisindeydi. Bu kadın nasıl olurdu da kendisine bu kadar merhametle sevgiyle bakabilirdi.

"Sen anneme hızır gibi yetişmiştin, yükünü hafifletip yalnızlığını silmiştin, sayende annem.. ah annem..çok mutlu ayrıldı bu fani dünyadan " bu cümleden sonra seyit kendini tutamadı o da kadına eşlik ederek ağladı ama sesizce.

Mayıs, seyide baktığında kalbinde bir burukluk hissetti şimdi emin olmuştu, dudakları titreye titreye göz yaşı döken ama sesi çıkmayan bu delikanlının ninesini ne kadar çok sevdiğini.

Annesinin ağlaması azaldığında küçük bir çocuk edasıyla mayıs annesine seslendi.

"Anne mikroplar" dedi gözleriyle dizini işaret ederek.

Genç delikanlı bir şey anlamamıştı, annesi ise karşısında koca bir genç yerine mayısın küçüklüğünü gördü.

Gülümsedi annesi, belki de son zamanlarda hiç olmadığı kadar içten gülümsedi.

İncinen KanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin