19-Mavi gözler

94 9 2
                                    



Annem evden bir bahaneyle çıkmış bizi yalnız bırakmıştı. Masada duran soğuk sudan bir yudum alıp seyide döndüm.

"Evet?" sesimi duyduğunda yerden kafasını kaldırıp ela gözleriyle yüzümü süzdü.

Yüz ifadesi konuşmak istemiyor gibiydi. O konuşmadıkça aramızdaki bu buz dağı erimeyecekti.

"Soru sormadan dinle, benim için" öksürdü.

"Benim için anlatması zor bir mesele" diye ekledi.

Cevap vermek yerine gözlerimi birkaç saniye kapatıp açtım.

Oturuşunu mümkünmüşçesine biraz daha dikleştirecek karşısındaki balkona açılan kapıya ela gözlerini kenetledi.

Hava serinlemiş mahalleden oyun oynayan çocukların sesi geliyordu.

Onun tersi olarak ben de koltukta yayılıp daha rahat bir pozisyon aldım.

"Hatırlıyorsundur, köydeyken sana bir rüyamdan bahsetmiştim, işte tahmin etmişsindir o rüya değil benim geçmişimdi. Annemim ölümüyle babam hapishaneye ben ise olayları tam kavrayamadan yetimhaneyi boyladım" dikkatli bir şekilde onu dinlemeye devam ettim.

"Yetimhaneye alışmam çok zor oldu, biliyor musun o kadar kötü bir ortamdı ki...aç kalmaktan annemi düşünemiyordum onun yasını tam tutamadım bile. Koca bir açlık savaşı veriyordum. Fark etmişsindir yemek yerken bir elimle tüm ekmeği kavrayıp diğer elimle ekmeyi parçalayıp yediğimi. O hareketim ekmeğimin çalınmaması içindi. İnsanız işte aşamadığımız onlarca şey var"

Seyidi dinlerken aslında benim ondan ne kadar şanslı olduğunu anlamıştım. Bu farkındalık ise yüreğime koca bir yük bindirmişti.

"Bir iki sene kavga gürültü ve hayatta kalma savaşıyla geçti. Artık oradaki anne dediğimiz dadıların dayağına da bizden büyüklerin bizi küçümsemesine de alışmıştım, tek bir şeye alışamamıştım. O da açlıktı, her gece gözlerimi yumar annemi elinde koca bir ekmekle hayal ederdim. Mayıs ben hiç o hayalde anneme koşup sarılmadım, annemin elindeki ekmeği küçük ellerimle sıkı sıkı tutup gözlerimi açtım. Çocuksun işte, sanıyorsun gözünü açınca hayalin devam edecek elinde sıcak bir ekmek olacak" iri bir göz yaşı seyidin yanağından ağır ağır birbirine kenetlediği dizine düştü.

Ben ise git gide ağırlaşan yükümle onu dinlemeye devam ettim.

"Zaman geçti, ergenliğimin ilk dönemlerindeydim. Yetimhaneye bir çocuk getirdiler, görsen sıska bedeni yara bere içerisinde. Mavi gözlü ufakça biri. Bir iki hafta geçti baktım bu ufaklığın vücudundaki yaralar iyileşmek yerine tazeleniyor. Çektim kenara abi olarak sordum. Meğerse dövülüp yemeğini alıyorlarmış ben de onun gibiydim ilk geldiğimde. Mayıs el kadardı biliyor musun?"

Seyide baktım ah seyidim sen de o zaman küçüktün o yüreğin yara bere içerisindeyken başka birini koruyacak kadar...

Düşüncelerimi seyidin acı dolu sesi kesti.

"İşte bir süre sonra onu yanıma aldım geceleri odasından kaçıp yanıma geliyordu. Hele ki ışıklar kapanınca. Bir karanlık çöksün kilitlenip kalıyordu. Mavi gözlü ufacık bir şeydi o çocuk bana aile hissini vermişti. Artık açlık beni etkilemiyordu yemeğimi onunla paylaşıyordum. Ufak bir şey dediğime bakma yemek yemeyi çok severdi" uzun ince parmaklarıyla yüzünü sildi ama nafileydi. Bu kez yüzünü elinin tersiyle sildi.

"Zaman bu su gibi akar gider. Bir sene beraberce geçti zaman. Ona söz verdim on sekizime basınca gidecektim çalışıp ev tutacak onu yanıma alıcak okutup büyütecektim. O bana abi olarak baksa da ben onu sanki kanımdan öte çocuğum gibi görüyordum, oysa ben de çocuktum" masada ısınan suyuma uzanıp koca bir yudum aldı.

"Yurda yeni birkaç kişi gelip gidiyordu sürekli her sene onlarca kişi gelip onlarcası hayatta bir sıfır önde başlıyordu. Başka bir yetimhaneden bizim yetimhaneye biri geldi adı sinandı"

Rahat oturuşumu düzelttim.

"Sinan meğersem bu ufaklığın abisiymiş, e benim onu korumamı görünce o da takıldı peşime biz üç silahşörler olarak takılmaya başladık, ta ki o lanet olayla beraber...iki kişi kalana kadar" dudaklarından bir hıçkırık kaçtı.

"Seyit zorsa anlatma...böyle acı çektiğini görmek kalbimi parçalıyor"

Ona yaklaştım yüzüme bakmıyordu, gözleri balkon kapısındaydı, uzanıp elini tuttum tepki vermedi.

Geri çekmek için hamle yaptığımda koluma adeta sarılıp bir çocuk gibi hıçkıra hıçkıra ağladı.

İncinen KanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin