"Ne düşünüyorsun?"
Kafamı pencereden çevirip araba kullanan seyite baktım.
"Emanet aldığım arabayı" dedim.
"Şehre gittiğimizde köylülere söylerim alıp tamir eder yollarlar" dedi.
Aldığım araba pek sağlam çıkmamıştı ve binmeye fırsat vermeden bozulmuştu.
"Şu an düşünmen gereken tek şey düğün-" seyit'in sözünü kesen şey yüksek sesle çalan telefonu oldu.
Eğilip ekrana baktığımda sinan arıyordu.
"Cevaplayıp hoparlöre verir misin?"
Seyit'in dediğini yapıp cevapladım ve sesi dışarı verdim.
"Son durum nedir?" dedi seyit.
"Abi bambu heykeller geldi şimdi hareket etme mekanizmasını mühendisler ayarlıyor" sinan tane tane konuşmuştu.
"Tamamdır yarın oradayım ben" dedi.
Karşı taraf bir şey demeden telefonu kapattı. Merakla seyite döndüm. Bir iki kere öksürdüğümde gülerek bana döndü.
"Sor bakalım"
Bakışlarını yola çevirdiğinde hiç beklemeden sorumu sordum.
"Ne bambu heykeli?" dedim.
"Bizden biri olduğuna göre sana anlatacağım ama bu planın dışında kalacaksın" göz ucuyla bana baktığında başımı olumlu anlamda salladım.
"Bu katilin planını öğrendik. Sürekli farklı telefonlar kullansa da sürekli olduğu bir yer var. Bileceğin gibi burası park. Büyük ihtimalle bir katliam çıkaracak. Polisle eş zamanlı çalışıyoruz bu parka hareket eden bambu heykeller koyacağız. Boy boy çocuk heykelleri gerçeğiyle bire bir aynı. Bu sayede çocuklara koşmak yerine ateşin geldiği yeri görüp saldıracağız etraf biz ve polis güçleriyle sarılı olacak" dedi.
"Ne zaman olacak?" dedim.
"İki gün sonra"
"Bu plana bu kadar az süre kalmışken sen kalkıp buraya mı geldin?"
"Ne yapsaydım mayıs, bir anda telefonun kapandı aklımı yitirdim" dedi.
"Gülme" diye ekledi sitemle.
Oysa ben gülmüyordum, tebessüm ediyordum. Böylesi güzel sevilmek böylesi yüce bir kalpte yer edinmek muhteşemdi.
"Bana olan hislerini nasıl fark ettin?" diye sordum.
"Hatırlıyor musun beni inek-"
"Ahaha seni inek tepmişti nasıl unuturum" dedim onu bölerek.
"Her neyse işte" diyip konuyu değiştirdi.
"Ee ne olmuş o zaman seyit"
"İşte o zaman bana bakmıştın, üstüme titremiştin benden nefret ederken" dedi.
"Öyle davranmasaydım sevmezdin yani" dedim.
"İlk alkolü içmeme neden olduğunda o günden de öncesi bir günde aşık olduğumu anladım, belki arkamdan paytak paytak dağı çıktığında, belki uyurken üzerime çıkmandan, yemek yerken belli etmeden en güzel yemekleri önüme itmenden ya da geceleri kalkıp uzun uzun seni izlememden"
"Ne yüzüm varmış geçen giden de uyurken beni izliyor anasını sat-"
Pot kırdığımı fark ettiğimde elimle ağzımı kapattım.
"O ömer pisliği değil mi?"
Bir şey demedim.
"Mayıs bak ciddi bir şey diyeceğim sen de adam gibi dediğime uyacaksın" emredici tonda konuşması onun üstüne atlama isteği uyandırsa da kendimi frenledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İncinen Kan
Novela JuvenilMayıs reddedilmeyi kaldıramadığından her şeyi geride bırakmıştı. Ninesinin yanına giden mayıs orada miraçla karşılaşmıştı. Kısa süreli tanışmaları sonlanmış ve ansızın mayısın sevdiği sokakta yolları tekrardan kesişmişti. Şimdi mayısın karşısındaki...