Giriş

1.4K 75 19
                                    

     Bu bir kurgudur. Hayal ürünüdür. Gerçekle bağlantısı yoktır. Malum güruh abuk abuk şeyler yazmadan önce bunu belirtmek isterim. KURGUDUR! HAYAL ÜRÜNÜ! GERÇEKLERLE İLGİSİ YOKTUR!

   Keyifli okumalar dilerim. Bu kurgu için sadece bir tanıtım bölümüdür.

   Handeler geçmiş

   Hande, Naz ve Yiğit üç yakın ailenin çocuklarıydı, bebekliklerinden birlikte geçmişti 3 yaşından sonraysa aynı evde kardeş olarak büyüdüler. Yan yana evlerde oturan üç aileydi. Yaz tatillerini birlikte yapacakları bir tatil için  Handeler ve Yiğitler önden yola çıkar. Yolun yarısına bile gelmeden iki ailede kendilerini zincirleme bir trafik kazasının ortasında bulurlar. Kazadan sağ kurtulan birkaç kişinin yanında pert olan arabalarından nasıl olduğu bilinmez bir şekilde kurtulan iki bebek vardı, Hande ve Yiğit. Yola onlardan bir süre sonra çıkan Aydemir ailesi kazanın olduğu yere geldiğinde gördükleri manzara karşısında neye uğradıklarını şaşırmıştı. Arabadan inip arkadaşlarının araçlarına doğru yürüdüler. Araçlara çok yaklaşamadan polis ekipleri tarafından durdurulan aile yakınlıklarını anlattıktan sonra arkadaşları hakkında bilgi almak isterler. 'Durumlarını tam bilmeseler de bahsettikleri arabalardan iki çocuk çıkarttıklarını gördüklerini' anlattı polisler ve çocukların olduğu ambulansı gösterdi. Alev hanım ambulansa ulaştığında iki çocuğu sağ salim gördüğünde derin bir oh çekti. Henüz 3 yaşına bile yeni girmiş ikili hakkında bilgi aldıktan sonra ambulansı takip ederek hastaneye geçer...

   O gün o üç yakın aileden geriye bir tek Aydemir ailesi, Hande ve Yiğit kalır. İki çocuğun başka akrabası olmadığı için yurda yerleştirilmeleri söz konusu olduğunda Alev hanım ve Ali bey duruma şiddetle karşı çıkar. En yakın arkadaşlarından geriye kalan en önemli varlıkları bir başkasına hele ki bir yurt köşesine bırakacak değillerdi. Durumu önce kızları Naza anlattılar, Naz ikili adeta kendi kardeşiymiş gibi görüyor ve onları kendi ailesinin bir parçasıymış gibi seviyordu. İkiliden hatrı sayılır derecede büyüktü. Olan bitene aklı erdiği için de ailesine katılır. Hande ve Yiğite aile olmaya karar verirler. Gereken işlemler tamamlandıktan sonra hali hazırda Aydemir ailesiyle kalan ikili için kalıcı yerler tahsis edilir. Naz her ikisi içinde eksiksiz iki oda dizayn eder. Henüz 10 yaşında olmasına ve bu zamana kadar ailesinin tek çocuğu olmasına rağmen ailesine katılan ikiliyi asla yadırgamaz...

  Evde her zaman bir neşe hakimdi. Yıllar boyunca bunda hiçbir değişiklik olmadı. Çocuklar büyüdü, Aydemir ailesi iki çocuğu tek bir an bile kendi çocukları olan Nazdan ayırmadı. Nazın gittiği okullara yolladılar, bir isteklerini iki etmediler. Senelerce kardeş olmadıklarını bilseler de kardeş gibi büyüdüler. Nedenini, nasılını sorgulamadılar hiçbir zaman, kendileri acı gerçeğin bir kısmını biliyordu ama dışarıdaki insanlar bu gerçeği bilmiyordu. Üç çocuğu da Aydemir ailesine ait olduğunu biliyorlardı...

   Çocuklar kaza gerçeği ile biraz daha büyüyüp, bir şeyleri kavrayacak yaşa yani 15'lerine geldiklerinde tanıştı. Başta biraz şaşırdılar, sonrasında çok üzüldüler, bu gerçeği öğrendiklerinden bu yana yaklaşık 10 sene geçti ama içlerindeki üzüntü ve acı aynıydı. Yine de onlara sahip çıkıp böylesine güzel bir aile veren insanlara karşı olumsuz bir duygu değişimi olmadı aksine onlara daha sıkı sarıldılar. İki küçük çocuğu bir başlarına bırakmayıp, sahip çıkıp, yıllarca onları kendi çocuklarından ayırmadıkları için minnettarlardı. Her ne kadar bu olayı büyük bir olgunlukla da karşılamış olsalar yine de bir yerlerinde bir şeylerin eksikliğini daha fazla hissetmeye başlamışlardı. Şimdi ikisi de bazı şeyleri daha iyi anlıyordu. Yıllarca sorgulamasalar da bazen akıllarına gelen soruların cevaplarını almışlardı...

   Nazın gittiği okullara giden, onu örnek alan ikili tıpkı Naz gibi spora yönelmişti. Yiğit basketbol oynarken Hande tıpkı Naz gibi voleybol oynuyordu. Hayatlarında ne kadar büyük bir yer kaplayacakalrını henüz bilmedikleri bu sporlar bu üçlünün neredeyse tüm hayatı olacak hatta hayatlarının aşklarını tattıracaktı...

   Hande aslında hayatının aşkını henüz anaokuluna giderken bulmuş ama bundan bihaberdi. Çok uzun çok çok uzun bir sürede bihaber olacaktı...

    Zehra geçmiş

    4 çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya gelmişti Zehra. Ailesi çok sevecen, sıcak, samimi klasik bir Türk ailesi denilebilecek ama bir kısmına göre daha modern olan bir aileydi. Bir abisi ve iki kız kardeşi vardı...

   Kendi halinde, sessiz bir çocuktu. Gittiği okullarda herkesle konuşamaz, kendine ait bir çevre kurardı. Fazla girişken biri değildi, insanların onunla konuşmaya gelmesini beklerdi hatta bunu bile istemediği olurdu. 12 yaşına geldiğinde uzun boyuyla okuluna seçmelere gelen bir kulübün dikkatini çekmişti. O gün onun dönüm günlerinden biri oldu, voleybola başladı. Başlarda amatör olarak başladığı bir vakit geçirme aracı olarak gördüğü spor tıpkı Hande ve Naz gibi onun da tüm hayatı olacaktı...

   Büyüyüp, yaş aldıkça geriye dönüp düşünüyordu. Ya hiç voleybola başlamamış olsaydı diye. Onun gözünde hayatı voleybola başladığında değişmişti. Oysa onun da hayatı gittiği anaokulunda değişmiş kaderi orada yazılmıştı...

     Umarım hoşunuza gitmiştir. Asırlardır taslakta çürüyen bir kurguydu. Birçok yeri değişti. Hatta neredeyse her şeyi değişti. Şimdilik bir parçasını paylaşmak istedim.

    Trailer gibi düşünün, kısa ve genel hatlardan oluşan bir tanıtım. Devamı bir hafta içinde yavaş yavaş gelmeye başlar. Fikir almak, nabız yoklamak amaçlı küçük bir paylaşım olsun.

    Kendinize cici bakın.🤍

   ('bu benim kaderim' iyi ki varsınız, canım ailem💜)

BANA SEN LAZIMSIN  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin