Her Şey Olacağına Varır

255 41 122
                                    

Keyifli okumalar dilerim 💜

Milli takım için ilk turnuva yaklaşıyordu. Yakın bir tarihte turnuva kadrosu açıklanacaktı. Hande her ne kadar ligdeki son dönemine göre iyi bir performans sergiliyor olsa da bunu yeterli görmüyordu. Koçları onu kadroya alıp ilerleyen maçlarda sahaya sürmeyi teklif etse de Hande bunu da kabul etmiyordu. Smaçör pozisyonunda aday çoktu ve Hande'ye göre bu yapacakları birinin hakkını gasp etmek olacaktı, kendini yeterli görmediği için bu turnuvaya katılmak istemediğini ama antrenmanlara devam edeceğini bildirdi. Tüm takım her zaman olduğu gibi Hande'nin de kadroda olacağına emin gözüyle bakıyordu. Kötü geçen bir sezonun ardından antrenman performansı  gayet iyiydi. Bilmedikleri tek şey Hande'nin kendi isteğiyle o turnuvaya gitmeyecek olmasıydı.

Yaklaşık 2 hafta süren bu antrenman sürecinde Zehra, Hande'yi her gördüğünde içindeki derin acı ve pişmanlık kendini hatırlatıyordu. İyi bir sezon geçirmişti ama son birkaç antrenmanda içindeki bu yoğun hislere yenilip kötü performanslar sergilemişti. Bugün de pek gününde olduğu söylenemezdi. Hande ile karşılıklı takımlara düşmüş maç yapıyorlardı ve normalde onu bloklara boğan Zehra bugün her topuna geç kalmıştı, tıpkı söylediği şeyleri sonradan fark etmesi gibi. Maçta setler 1-1 olurken sahalar değişti ve bazı oyuncular su içmeye gitti. Hande bu anı fırsat bilerek Zehra'nın yanına gitti, ne kadar salakça ve gurursuzca dursa da o Hande'ydi ve Zehra'ya kıyamazdı.

"Hadi ama Zehra toparlan. Sen bu değilsin, harika bir sezon geçirdin ve şimdi daha da iyisini geçirme şansın var. Milli takımla yeni altınlar kazanma şansın varken böyle oynayamazsın. Kendine gel sen bu takımın Güneşisin. Parlaman, her yeri aydınlatman lazım, böyle olmaz."

Zehra'nın omzunu dostça sıkarak ona gülümsedi. Zehra hem şaşkın hem de mahçup bir ifadeyle ona bakıyordu. Gözleri dolmuştu ama bunu hemen gizleyip gülümsedi. Kibarca teşekkür etti Hande'ye. Daha fazla konuşmalarına fırsat kalmadan herkes sahadaki yerini aldı. Zehra maçın kalanında diğer 2 sete göre daha iyi bir oyun ortaya koydu ve bu Hande'yi memnun etti. Antrenman sonunda herkes hızla salondan ayrılmaya baktı çünkü bu akşam davet vardı. Hande ve Zehra oldukça acelesiz hareket ediyordu. Hande, çaprazında oturup eşyalarını toplayan kızla konuşması gerektiğini düşünerek hafifçe öksürdü.

"Zehra, beni yanlış anlama ama konuşmamız lazım."

Zehra kafasını sallayarak onu onayladı.

"Dışarıda dikkat çekeriz, burada konuşsak sorun olur mu?"

Hande olumsuz anlamda kafa salladı, haklı olduğunu biliyordu bu yüzden gülümsedi.

"Zehra, bu sezonu güzel geçirdin, birkaç antrenman öncesine kadar harikalar yaratıyordun. Kendine gelmelisin, sen bu değilsin."

"Elimden geleni yapıyorum ama bazen olmuyor işte. Her zaman iyi olamam ki."

"Sorun her zaman iyi olamaman değil bunu biliyorum. Söylenen şeyleri kafana takıyorsun, benim senin yüzünden kötü bir sezon geçirdiğim konusunda herkesin sana yaptığını sen de kendine yapıyorsun, kendini suçluyorsun, yapma."

"Haklılar Hande. Ne yani-?"

Hande onun konuşup, kendisini suçlamasını duymak istemedi, bunu yapamazdı.

"Zehra biz ayrıldık ama sen benim elimden top almadın ya da ben kötü oynayayım diye bir şey yapmadın. Kendimi toparlayıp kafamı işime veremedim. Bu benim hatam, benimle alakalı bir durum. Senin bunda hiçbir suçun yok. Sen ne zaman suçlu olurdun biliyor musun Güneş?"

BANA SEN LAZIMSIN  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin