İlk Kıskançlık

735 74 33
                                    

Keyifli okumalar diliyorum 💕

Antrenörlerinin gelişiyle ayrılan ikili sürekli birbirlerine kaçamak bakışlar atıyordu. Yılların özlemi onlar için kısa sayılan o sarılma ile geçecek gibi değildi ve şu an konuşan hocalarına içlerinden methiyeler düzüyorlardı. Öncelikle takıma yeni gelenler tanıtıldı ve kısa bir tanışma faslı yapıldı ardından yeni sezon beklentileri anlatıldı ve sonrasında birbirlerine kaynaşma amaçlı bir antrenman düzenlendi.

Kızlar iki ayrı takıma ayrıldı ve kaderin yıllardır değişmeyen bir özelliği ortaya çıktı. Önce birbirine rastlattığı o insanları şimdi de antrenmanın iki ayrı takımına koydu. Hande içinden bildiği tüm küfürleri evrene saydırıyordu. Yanında istediğini karşısına veren evren, karşısında hatta mümkünse çok çok uzaklarında istediği Hayal'i alıp yanına vermişti. Kızlar ısınmayı geride bırakıp sahadaki yerlerini aldığında Hayal yılışıklışından ödün vermeden tüm takıma ama özellikle de Handeye sulu tavırlarını sergilemeye başladı. Hocaları gelene kadar Handenin omuzlarına masaj yapmaya başladı ve kulağına eğilip

"Sevdiğini biliyorum en azından masajlarımı." diyerek boynuna bir öpücük kondurdu.

Zehra gözlerini kısmış bir şekilde ikiliyi izliyordu. Hande gözlerini kapatmıştı, bunun zevkten mi yoksa öfkeden mi olduğunu sorguluyordu Zehra. Eğer Hande bunu zevkten yaptıysa hem sevinecek hem de üzülecekti. Kendine dair bir şans görecekti, belki yıllardır içindeki bu tarifsiz duyguları karşılık bulurdu diye sevinirken bir yandan da bu ona zevk verdiyse o kız sevgilisi olmalıydı diye düşünürek Handeye giden yolların kapalı olduğunu görüp üzülecekti. Zehra kafasında dolanan tonla düşünceden omzuna dokunan el ile sıyrılıp arkasını döndü.

"Aklını tam olarak ne kurcaladı emin değilim ama Hayal hep öyledir. Tuhaf bir tip, çok takılma." diyen Naza bakıp gülümsedi. Onu hatırlıyordu. Hande ve Yiğitin ablasıydı. Küçükken de böyleydi birinin canının sıkıldığını ya da kafasının bir şeye takıldığını hemen anlar o kişiye yardım ederdi. Gülümseyerek

"Hâlâ aynısın Naz abla anında yetişiyorsun yardıma ihtiyacı olana. Kesinlikle psikolog olmalısın." dediğinde Naz gülümser.

"Sen de aynısın Zeze. Bir şeye takılınca gözlerini kısıp iyice o şeye odaklanıyorsun. Sadece kafanın üzerinde düşünce balonların eksik, neyi düşündüğünü tam göremiyorum." diyip Zehranın yanaklarını sıkar. O sırada onlara bakan bir çift gözden habersiz olan ikili bir süre daha sohbet eder ve hocalarının düdüğünü sesiyle sahaya dönerler.

Kızlar eğlenceli bir maç yapar. Tabii Hayalin Handeye olan yersiz temasları ve fazla cıvık hareketleri dışında eğlenceli bir maç. Hande hocalarının yanında ters bir şey yapmamak için maç boyu sabır dilenir. Antrenmanın bittiğini belli eden düdüğün sesiyle kimseye tek kelime etmeden soyunma odasına yönelir Hande ve kendini duşa atar. Naz kardeşinin arkasından Hayale bakar. Kardeşine bu sezonu dar edecek gibi duruyordu ve Nazın buna izin vermeye niyeti yoktu. Kafasında ölçüp biçip Hayal için bir sınır çizer eğer davranışları o sınırı aşarsa bu kez karşısına Naz çıkıp onu kardeşinden uzak tutacaktı. Naz bir kez daha Hayale bakıp soyunma odasına geçti...

Hande giyinip saçlarını kurutmaya başladığında gözleri karşısında havluyla kurulanan genç kıza takılır. Onu görmeyi çok özlemişti Hande. Sadece görmeği değil ona dair her şeyi özlemişti. Gülümseyerek onu izlerken bir yandan da saçlarını kurutuyordu. Arkasından biri gelip ona sarılıp ensenine öpücükler kondurana kadar her şey gayet yolundaydı. Hande arkasındakinin Naz olmasını umarak sorar bir edayla

"Naz?" der.

"Bilemedin güzelim, benim." diyen sesle yüzünü ekşitir.

Zehra bu sefer Handenin yüzüne dikkatle baktığında adının ne halt olduğunu hatırlamadığı kızı sevmediğini anlar ama bu sefer de onun saçının teline dokunmaya kıyamadığı gamzelisine o istemeden nasıl dokunur diye sinirlenir. Giyindikten sonra ayakkabılarını da giyip, bağcıklarını bağlarken destek aldığı sandalyeyi iter. Düşen sandalyenin sesiyle Hayalin irkilmesini fırsat bilerek ordan sıyrılır Hande. Eşyalarını alıp Zehranın yanına gider. Zehranın dolabına yaslanıp sırıtarak

"Kahramanım oldunuz güzel hanımefendi size teşekkürlerimi güzel bir yemekle etmek isterim." dediğinde Zehra kıkırdar

"Büyüdükçe ağzın daha iyi laf yapmaya başlamış. Sevdim bu halini." der.

"Sen benim her halimi seversin zaten. Ama yemek teklifime cevap vermedin." diyince Zehra düşünür gibi yapar

"Aslında benim için çok önemli birine bir şeyler yapmayı teklif edecektim ama madem sen teklif ettin kırmayayım olur." dediğinde Handenin düşünceli bir bakış atar. Dakikalar önce Zehranın damarlarını ele geçiren kıskançlık şimdi de Handeyi esir almıştı. İçinden 'Ne demek çok önemli biri' derken

"Çok önemliyse ben engel olmayayım ne de olsa artık birlikteyiz." dediğinde Zehra gülümemek için yanağının içini ısırır

"Aslında engel olmuş sayılmazsın ama teklifimi çaldın." dediğinde Handenin boş boş baktığını görünce sırıtarak devam eder "O çok önemli kişi sensin Handan. Yıllar sonra bulmuşum seni senden daha önemli neyim olabilir?" dediğinde Hande derin bir nefes alır.

"O zaman beni takip et Güneşim." diyerek Zehranın elini tutar. Handenin bu hamlesi Zehranın kalbini hızlandırır ama bozuntuya vermeden Handeyi takip eder. Hande salondan çıkarken Naza bakar

"Yıllar sonra prensesi buldum biraz vakit geçireceğim sen git. Ben kendim gelirim."diyerek Nazın cevabını bile beklemeden Zehrayı çekiştirerek yemek yemeğe götürür. Naz arkasından bakmakla yetindiği kardeşine güler. Uzun zaman sonra onu ilk kez böyle görmüştü ve bu çok güzeldi.

Hande ve Zehra yemek yemek için oturduklarında Hande hâlâ Zehranın elini tutuyordu. Bunu fark ettiğinde elini tuttuğu ilk andan beri kalbi deli gibi atan Zehra gibi onun da kalbi hızlanır. Handenin her utandığında olduğu gibi şu anda yanakları kızarır. Onun bu huyunu anımsayan Zehra sırıtır

"Utanmana gerek yok Handan. Arkadaşlar birbirinin elini tutabilir bunda sorun yok." dediğinde Hande buruk bi tebessüm eder. Ağzının içinde

"Arkadaşlar tabii." der ama Zehra onu dikkatle izlediği için bu dediğini fark eder. Anlam veremez ama üzerine de ilk dakikadan gitmek istemez. Yemek siparişlerini verip beklemeye başlarlar. Masanının sessizliğini Hande bozar

"Çok güzel olmuşsun Zeze. Seni ve seninle ilgili her şeyi çok özlemişim. Seni karşımda görünce bunu daha iyi anladım." der. Zehra tebessüm eder

"Duygularımız karşılıklı Handanım. Birkaç fotoğrafa bakmak yetmiyordu. Birçok yer gezdim, çok insandan ayrıldım ama seni hiç unutmadım. Bugün seni şarkımızı söylerken duydum ama emin olamadım sonra da karşımda görünce dedim kendine 'işte bu senin Handan' ın' hemen atladım boynuna." der. Hande gülümser elinde olmadan nakaratı mırıldanırken bulur kendini

🎶🎶

"Küçücüğüm her şeyim
N'olur çok uzaklara gitme
Gidersen öleceğim
Karanlığa döneceğim"

Zehra da ona eşlik eder. Hande gözlerini Zehranın gözlerine kilitleyerek bu kez onun daha rahat duyacağı şekilde söyler

"Küçücüğüm her şeyim
N'olur çok uzaklara gitme
Gidersen öleceğim
Karanlığa döneceğim

Bu sefer gitme Zeze. Seni bulamazsam, senden ayrı kalırsam bu sefer karanlığa dönemem ölürüm." der. Zehrasız geçen ve ona aşık olduğunu anladığı onsuz günleri gelir aklına ve gözlerinden firar eden birkaç yaşa engel olamaz Hande. Hem söylediklerinin etkisi hem de Handeyi ağlarken görmenin etkisiyle Zehra da gözyaşlarını tutamaz. Kalkıp Handenin yanına geçer ve ona sarılır.

"Seni tekrar bırakmam nümkün değil hele de kalbim bu kadar sen doluyken." diye fısıldar Handenin kulağına...

Umarım hoşunuza gitmiştir.🤍

Kendinize cici bakın 💚

('bu benim kaderim' ailem iyi ki varsınız, sizi çok seviyorum 💜🍯)

BANA SEN LAZIMSIN  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin