Karın Olay Git Tadını Çıkar

338 54 182
                                    

Keyifli okumalar dilerim💜

~Bir önceki bölümden devam~

Hande ve Zehra birlikte soyunma odasına giderek duş aldılar, hazırlandıktan sonra salondan çıktılar. Zehra, Hande'nin uykusuz olduğunu bildiği için araba kullanmasına izin vermedi ve Hande'nin arabasını salonun otoparkında bırakıp Zehra'nın arabasına geçtiler. Hande bu hissi özlemişti, kendisini düşünen Zehra; çok güzeldi. İkili yol boyunca sessiz kaldılar ne de olsa konuşacakları şeyler çoktu ve bu kadar beklemişken biraz daha beklemelerinde bir sakınca yoktu. Hande sessiz geçen yolculuklarını İrem'e haber vermek için değerlendirdiğinde Zehra gözlerini kısa bir an yoldan çekip yanında oturan kızın ne yaptığına baktı. Ekranda yine 'Junior Zehra ☀' yazdığını görünce sırıttı. Bir kez daha kardeşlerinin ne kadar Hande'ci olduğu gerçeği ile yüzleşti.

"Hazır İrem ile konuşuyorsun ona söyle de bana gelsin. Ona da soracağım bir hesap var sonuçta."

"Ya Zehra ama kızın ne suçu var? Bizi bir araya getirmek için çabaladı. Kızı rahat mı bıraksak?"

"Kizi rihit mi biriksik? Bizi bir iriyi gitirmik için çibilidi? Sus balım sus, senin de defterin kabarık zaten. Sen ne zamandır biliyorsun bunları daha onu konuşacağız?"

"Zehra ya valla İrem'in kötü bir niyeti yoktu."

"Balım kardeş katli yapacak halim yok. Merak etme ama çağır da gelsin."

Hande çaresizce kafasını sallayarak onayladı onu, İrem'e mesaj atıp ablasına gelmesini rica etti. Zavallı İrem, ablasının planlarını bilmediği için kabul ederek evden çıkıp ablasına doğru yola çıktı. Zehra arabayı sitenin otoparkına park ettikten sonra, Zehra'nın evine geçtiler. Çantalarını girişteki dolaba bıraktıktan sonra içeri geçtiler. Zehra ikisine kahve yaptıktan sonra Hande'nin yanına gelip oturdu.

"Evet başlayalım bakalım konuşmaya. Sanırım ilk benim başlamam daha doğru olacak. Ne de olsa her şeyi başlatan benim."

"Sen başlasan daha iyi olur gibi, haklısın."

Hande de kendisini onayladığında kahve kupasını önlerinde duran sehpaya bıraktı ve duruşunu dikleştirdi Zehra. Anlatması gereken o kadar çok şey vardı ki nereden başlayacağını düşündü.

"Her şey İtalya'dan tekliflerle başladı. Kariyerin çok iyi gidiyordu ve burada daha fazla yükseleceğin bir yer kalmamıştı, herkes gitmen gerektiği konusunda hemfikir olmuştu. İtalya'ya gitmek kariyerine iyi gelecekti, daha iyi olmanı sağlayacaktı, sana bir şeyler katacaktı. Hepimiz sana bunu anlatmaya çalıştık ama kabul etmedin, hepimize karşı çıktın. Ben sana daha fazla ısrar etmek istememiştim çünkü tartışmalar başlamıştı. Gitmek istemiyorsan istemiyorsundur diye düşündüm, aramız bozulmasın diye de bu konuyu kapatmıştım. Ta ki herkes bana yüklenene kadar. Senin gitmeyişinin sorumlusu olarak beni tuttular. Koçlar, menajerler, stafftakiler, arkadaşlarımızın bazıları, herkes bu kadar üzerime geldiğinde kendimi kötü hissettim. Kariyerini benim yüzümden mahvettiğini düşünüyorlardı ve bir süre boyunca bu söylemlere maruz kalınca ben de böyle olduğunu düşünmeye başladım. Gerçekten sorunun ben olduğunu, ben olmasam gideceğini düşündüm. Hayatından çıkarsam, kariyerine odaklanıp doğru seçimler yaparsın sandım. Öyle dümdüz 'ayrılalım' desem bunu kabul etmezdin, sorgulardın. Ben de senin sorgulamayacağın direkt kabul edeceğin bir şey düşündüm, haftalarca sana yapacağım bu konuşma için kendimi hazırladım eğer en ufak bir tereddütüm olursa, en ufak bir hareketim de senin için öldüğümü görsen şüphe ederdin. İnanmazdın ve benden vazgeçmezdin. Bunun seni üzeceğini biliyordum ama senin kariyerin için böyle yapmam gerektiğine inandırdılar beni. İstemeyerek, canımdan can giderek ayrıldım senden."

BANA SEN LAZIMSIN  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin