O Zaman Düğün

244 48 121
                                    

Keyifli okumalar dilerim 🩵

Cuma günü düğüne katılacak olan herkes Yunanistan'a gitmeye başlamıştı. Hande ve Zehra gelecek davetlileri için birbirine yakın iki tane butik otel ayarlamıştı. Herkesi yeterince acele ettirip zor duruma soktukları için konaklama sorununu ortadan kaldırmak adına başarılı bir hamle yapmışlardı.

Alev hanımlar, Zehra'nın annesi, babası ve abisi, Naz, Cenk ve Pamir,Yiğit ve Saliha, Yaren, Ece, Simge ve Berkay, Aslı, Gizem, Eda, Meryem, Ayça ve Mert, Derya, Ebrar, Tuğba, Cansu, İpek, Yasemin, Buket, Kübra, Meliha, Melis, Beyza gibi arkadaşlarının yanında takımlarındaki bazı yabancı arkadaşları, antrenörleri, teknik ekipleri ve çocukluk arkadaşlarının bazıları da ani düzenlenen bu düğüne katılmak için kendilerini ayarlamışlardı. Birkaç saat sonra İzmir'deki ekipte karşı kıyıya geçecekti.

İlkin son kez eksik bir şey kalıp kalmadığını kontrol ettiğinde ekip yola çıktı. Herkes heyecan içindeydi. Mutlu olmalarını en çok istedikleri iki kişi tüm zorlukları geride bırakarak evleniyordu. İrem duygusallığını kontrol edemiyordu, son 2 gündür sık sık ağladığı için artık gözleri kıpkırmızı olmuştu. Dilay, Mina, Zehra ve Hande ne kadar uğraşsa da onun bu duygusal hallerine bir çözüm bulamamışlardı. Şu an kiraladıkları tekneyle Yunanistan'a giderken İrem yine ağlıyordu. Bu ağlayışı tamamen mutluluktandı ama yine de durduramıyordu. Zehra ve Hande'nin mutlu olacak olması, evleniyor olması İrem'i çok mutlu ediyordu. İrem bu mutluluğu gülerek göstermek yerine ağlayarak göstermeyi seçiyordu.

Mina, İrem'in ağlamalarından bunalmıştı, o da duygusal biriydi ama İrem kadar değildi. Ayrıca ille ağlayacaksa nikah anında ağlarlardı. Durduk yerde de ağlanmazdı. Dilay ne yaparsa yapsın İrem'i ağlamaktan vazgeçiremediğinde devreye bu kez Demir girdi.

"İrem sana bir şey soracağım."

İrem hıçkırıkları arasında iç çekerek konuşmaya çalıştı, Demir'i soru sorması için onayladı.

"Şimdi sen 2 gündür ağlıyorsun. Dilay üzülüyor, Mina üzülüyor, ablan üzülüyor, Hande abla üzülüyor. Oysa sen, Hande abla ve Zehra ablanın mutlu bir anı için seviniyorsun. Bu sevinci dışarıya yansıtma şeklin ağlamak olduğu için herkesi üzüyorsun. Hande abla ve Zehra ablanın morali bozuldu, Mina kafayı yemek üzere ve Dilay harap oldu. Ağlamak yerine gülümsesen ya da içindeki mutluluk enerjisini başka bir şekilde dışarı vurmaya çalışsan olmaz mı?"

"Ama amacım üzmek değil ki. Ben çok duygusalım, elimde değil."

"Duygusal olduğunu biliyorum, Zehra ablanın bir röportajda seninle dalga geçtiğini de biliyorum. Ben de çok duygusal biriyim, seni anlıyorum ama şu an bu duygusallığını farklı bir şekilde yansıtmanız lazım. Herkesin iyiliği için ağlamayı bırakman gerekiyor. Söz nikahta birlikte ağlarız. Emin ol o an herkes hüngür şakır ağlayacağı için kimse sana karışmaz ama şimdi biraz gülmemiz lazım. Düğün heyecanını hissetmemiz, hissettirmemiz lazım. Hadi elini yüzünü yıka, kendine gel."

İrem istemeye istemeye Demir'i onaylayarak yüzünü yıkamaya gitti. İçindeki ağlama isteğini bir güncük tutmaya çalıştı. Demir haklıydı, ağlaması herkesi olumsuz etkilemişti. Şimdi biraz enerji biraz neşe zamanıydı. İrem yüzünü yıkarken tüm ekip Demir'e teşekkür etmişti. Hatta Zehra dayanamayıp kalkmış ve Demir'e sarılmıştı. Demir gülümseyerek Zehra'ya sarıldıktan sonra herkesin enerjisini yerine getirecek bir şarkı açmıştı. Dilay'a dönüp baktı.

"Ağlmasını durdurmak benden oldu, dans etmesi de senden olsun. Biraz enerjisi yerine gelsin toparlar kendini."

Dilay onu onayladığında Demir de Mina'nın yanındaki yerine oturup hafif hafif ritim tuttu. Mina ona dönüp bakınca gülümsedi.

BANA SEN LAZIMSIN  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin