9. Bölüm: "Anlaşılmayan Duygular"

129 11 0
                                    

Bölüme başlamadan oy ve yorum atmayı unutmayınn<3
***
Sabahın erken sularında kaçan uykum yüzünden öylece yatağımın üzerinde boş boş oturuyordum. Yataktan kalkıp üzerime hırkamı geçirdim. Sessiz adımlarla mutfağa girdiğimde dolabın içine baktım. Kahve yapıp terasta içecektim.

Tabi bulabilirsem!

Son kapağı açtığımda gördüğüm nescafe ile gözlerimin içi parladı. Çok az ısıttığım sütü, kahve koyduğum bardağın üzerine doldurdum. Kahvemi ve telefonumu alıp terasa çıktığımda mini beyaz çardağa oturdum. Kahveden bir yudum alıp dışarı göz gezdirdim. Evin önünde korumalar duruyordu. Hiç üşümezler mi acaba? Kahve bardağını sehpanın üzerine bırakıp ayağa kalktım. Terasın korkuluklarına yaklaştığımda oturduğum yerden bacaklarımı dışarıya uzattım.

-Kolay gelsin. dedim gülümseyerek.

-Sağol yenge. dedi terasın altında duran koruma. Hatta korumalar demeliyim. Birden aklıma gelen fikir ile terastan çıkıp tekrardan mutfağa girdim. Bulduğum karton bardakların içine nescafeleri boşaltıp üzerine ısıttığım sudan koydum.

Nasılsa bunlar zengin. Bir şey olmaz.

Dolabın kenarında duran tepsiye kahveleri yerleştirip mutfaktan çıktım. Tepsiyi bir kenara koyup dış kapıyı da açtıktan sonra terasın altındaki korumanın yanına gittim. Koruma beni görüşle beraber durduğu yerde dikleşti.

-Kolay gelsin, ben bu kahveleri size yaptım. Gece hava esiyordu üşümüşsünüzdür. dedim tepsiyi korumaya uzatarak.

-Estağfurullah yenge, neden zahmet ettin. dedi karşımdaki koruma elimdeki tepsiyi alarak. Koruma verdiğim kahveleri diğerlerine dağıttıktan sonra tekrar aynı yerine geldiğinde bu sefer görüş alanıma Akın girdi.

-Günaydın yenge. dedi Akın.

-Günaydın, sana da yapayım istersen. dedim Akın'a bakarak.

-Yok yenge ben sigara içeceğim şimdi. dedi Akın ve yanımdan ayrıldı.

-Ee senin ismin ne bakayım. dedim terasın altında duran korumaya.

-Semih, yenge. dedi adının Semih olduğunu öğrendiğim koruma. Gördüğüm korumaların arasından bir kaçı gençti ve bunların arasında Semih'te vardı. Ama tabi genelde orta yaşlarda korumalar vardı ve hepsi de cüsseliydi.

-Kaç yaşındasın sen Semih. dedim merakla.

-27 yaşınday- Semih hızlıca kahveyi bir yere bırakıp elini gömleğinin düğmelerinin üzerine koyduğunda baktığı yere doğru kafamı çevirdim.

Cumhurbaşkanı mı geldi lan! Ne oldu çocuğa. Semih'in ani hareketi ile bende arkamı döndüğümde Acar'ı gördüm. Allah'ım ya! Acar sen miydin aslanım bende başka biri sandım. Ne bu resmiyet.

-Ben seni buraya lafla da kahve iç diye mi koydum Semih. dedi Acar sert çıkan sesiyle.

-Yok Acar bey, yanlış anladınız. Yenge hanım getirdi bende ayıp olmasın diye şey ettim. dedi Semih başını eğerek.

-Çocuğun suçu yok Acar. Ben getirdim az dinlensinler diye. dedim Acar'a gıcıklığına rahatça davranarak.

-Sen az benimle gelsene sevgilim. dedi Acar sinir bozucu şekilde kolumdan çekerek. Noluyo lan!

-Ne var ya. dedim sitemle. Acar odamın kapısını hızlıca kapattığında sıçradım. Biz ne ara odama çıktık? Uçurdu resmen.

-Alvina sen beni deli mi etmeye çalışıyorsun? dedi Acar sinirle.

-Ne yaptım Acar, bir kahve getirdim diye ne oldu evi mi bombaladılar. dedim sinirle. Sanki her gün evin etrafında terörist var ne bu sinir.

-Nesin sen? Hizmetçi mi, kahveci mi? Getirme, sabahın köründe rüyanda mı gördün? dedi Acar sinirle dönerken.

ÖLÜMÜN NEFESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin