Herkese tekrardan selaaam<3 Bugün yine güzel, heyecanlı ve adrenalin dolu bir bölüm ile geldiim. Sizden tek istediğim bölüme oy ve yorum atıp emeğime karşılık vermeniiz. Keyifli okumalaar✨
***
Şu ana kadar yaşadığımız her şey. Birbirimize söylediğimiz her şey, gerçekmiş gibi oyun oynayıp yakınlarımızı kandırdığımız bir oyun. Ama onlar sadece bir gereklilikti. Asıl oyun çok farklıydı. Oyun şimdi başlıyordu. Şuan her şey ağzımızdan çıkacak bir kelimeye bakıyordu.
Gözlerimi avucumun içinde duran elimden çekip Acar'a çevirdim. Acar bacak bacak üstüne atmış otururken bir yandan da düşünüyor gibiydi. Uçağın piste inişiyle kulaklarımda doluluk hissettim. Uçağın lastiklerinin sesi kulağımı doldurup geçtiğinde Ankara'da olduğumuzu anladım. Ben bir şey demeyip öylece dururken sessizliği bozan Acar oldu.
-Çok soru sorup sıkarlar, o yüzden heyecan yapma rahat ol.
Acar'ın dediği şey ile kendime gelemezken birden heyecan bastı. Hayatımda hiç bir kere bile magazin haberlerine çıkmayı bırak kamera karşısına bile çıkmamıştım. Ne diyecektim, ne yapacaktım bilmiyordum. Acar'ın telefon konuşması bittiğinde telefonunu cebine koyup yanımda durdu. Meraklı gözlerimi Acar'a doğru çevirdiğimde o da masmavi gözlerini gözlerime dikti.
-Eğer ilişkimiz ile ilgili soru sorarlarsa ve baskı uygularlarsa ne yapacağım? dedim ufak sessizliği bozarak. Acar hiç düşünmeden cevap verdi.
-Direkt cevap vermeden geçeceğiz Alvina, şuan inan ben bile onlar ile uğraşamam. Zaten iş yemeğine girişte de çıkışta da yine olacaklar. O yüzden sen bunları düşünme. dedi ve emir verir gibi elini hareket ettirip yürümeye başladı. Dediğini her ne kadar anlamasam da saçımı ve üzerimi düzeltip Acar'ın peşinden gittim. Uçağın kapısının önünde durduğumuz an kapının açılmasına saniyeler kala hızlıca Acar'ın elini tuttum. Acar bir şey demeden ellerini elim ile buluşturdu ve kapı açıldı. Ellerimin titrediğini hissettiğimde Acar elimi sıkıca kavradı.
-Ben varım. Korkma. dedi güven verircesine. Ondan cesaret alıp bende bir adım attığımda uçağın basamaklarının ardındaki magazincileri gördüm. Takım elbiseli adamlar her ne kadar engellese bile bu kadar topluluğa engel olamıyorlardı ve buda magazincilerin işine geliyordu tabi. Basamağın sonuna ulaştığımızda magazincilerin aniden koşması ile Acar'ın elini tekrar sıktım. Kimse yokmuş gibi yürümeye devam ederken magazincilerin sesi başımı ağrıtıyordu.
-Acar bey, yanınızdaki hanımefendi kim?
-Acar bey, neden Fransa'ya geldiniz?
Pardon da sanane kızıl kafalı yelloz!
Magazincilerin dediklerini umursamadan hızımı daha da arttırdığımda sinirlendim. Neredeydi bu araba!!
-Acar bey, yanınızdaki hanımefendi yine tek günlük ilişki yaşadığınız kadınlardan mı? Yoksa sevgiliniz mi?
Magazinci kızın dediği şey ile sabrımın sonuna gelmişken olduğum yerde çakılı kaldım. Acar neden durduğumu anlamayaraktan bana doğru döndüğünde magazinciler çoktan üstümüze çullanmıştı. Soruyu soran sarı saçlı kıza doğru döndüğümde öfkeyle karşılık cırladım.
-Sanane kızım. Daha neyine soruyorsun kimsin sen? Burada magazincilik yapıp insanların özel hayatına karışacağına çok meraklısın ya hani git kendine koca bul. Ne haddine böyle cümleler kurmak. İnsanların özel hayatları sizi asla ilgilendirmez ve şimdi herkes kaybolsun. dedim sessizliğe bürünen magazincilere sertçe bakarak. "Hemen, şimdi. "
Dediğim şey ile takım elbiseli adamlar magazincileri kolundan tutup bizden uzaklaştırdılar. Rahatlamışcasına nefes verirken elimi Acar'ın elinden çekip şakaklarımı ovuşturdum. Arabanın önünde duran takım elbiseli adam şokla bana doğru bakarken kafamı Acar'a çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMÜN NEFESİ
ChickLitBazı şeyler vardır ki, zorunda kalırsınız. En sevmediğiniz insanlara muhtaç olursunuz. Bazen hiç umut etmediğiniz insanlar sizin hayatınızın bir parçası olur. Hep, en sevdikleriniz tarafından parçalanırsınız. Oysa en son çürüyen organ kalp değil mid...