39. Bölüm: "Açılan Yaralar"

69 6 59
                                    

Bölüme başlamadan oy ve yorum atmayı unutmayınn. Keyifli okumalaar<3

Multimedya: Alvina'nın kıyafeti.

***

Mayıs'ın son günündeydik.

O günün üzerinden tamı tamına 2 gün geçmişti. Acar ile o günden sonra çok konuşma vaktim olmamıştı da. İşinin başına geçmek için belgeler üzerinde çalışıyordu. Eve geceleyin anca geliyordu. O günden sonraki gün Ahu'nun ailesi ile tanışmış herşeyi halletmiştik. Mert olayı ise o günde kalmıştı. Soramadığımdan mıydı yoksa dilimin ermediğinden mi? Acar ne yapacaktı ne edecekti hiçbir fikrim yoktu. Mert şirketimizin ortağıydı ki duyduğuma göre bu anlaşma babası tarafından yapılmıştı. Acar'a kalsa ne olurdu bilemezdim ama pek değişeceği tarafından da değildim açıkçası.

Sabah duşumu almış saçlarımı da kurutmuşken birkaç dakika grupta takılmıştım. Açelya ve Kerem o günkü olayları merak ettiğinden açıklama gereği duymuştum. Çünkü şuanlık bakılırsa en yakınım onlar ve kuzenlerimdi. Yatağımdan zar zor kalkıp yine kahvaltı yapmak için aşağıya indiğimde bu sefer Acar koltukta oturmuş telefon ile uğraşıyordu.

-Bu ne süpriz Acar bey. Günaydın. dedim koltuklardan birine oturarak.

-Günaydın. Çok severim de süpriz yapmaları. dedi Acar yapmacık bir gülümseme ile.

-Acar o gün. dedim konuyu açma hissiyatı duyarak. "Hiç ondan bahsetmedim. Daha haberim bile yok nasıl olduğundan. Hakkım değil mi?"

Acar elindeki telefonu kenara bıraktı. Bana bakıp histerik bir gülüş sergiledi.

-Adını bile ağzını almıyorsun. Benim anlattığım şeyler sana ne kadar anlam verebilir ki?

-Yine aynı şeyi yapma Acar. Bir kerede böyle diyerekten arkalara kaçmaya çalışma. Eğer anlamadıysan açıkça söyleyeyim. Mert'in konusunu bana açıkla. Bence yeterince açık oldu. dedim kaşlarımı kaldırarak. Sabır sabır bir yere kadardı.

-Babam. Eski ortakla ortaklığını kesti çünkü karşı taraf artık batacak raddeye gelmişti. Kumar borçları bir yandan ithalat işleri ihracat işleri karışık işte. Mert'in babası Hancı Holding'in sahibi. Oldukça miktar para karşılığı ile ortaklık etmek istemiş. Bu bizim için bir avantajdı. Neresinden baksan kâr. Gerisi böyle işte. Nasıl bileyim ben oğlunun Mert olup bu Mert olacağını? Vahiy inmiyor sonuçta bana. dedi Acar yeterince açıkladım der gibi.

-Ortaklık ise ortaklık. Senin işine asla karışmam Acar. Ama onların yüzünü görmeye tahammül bile edemiyorum anladın mı? Mümkünse benden uzak işine yakın olsun. dedim iğrenircesine.

-Bu zamanlar çok işimiz olacak Alvina. Mümkün değil. Bir müddet dayanırsın sende. dedi Acar sadece.

Diyecek birşey olmadığını anladığımda sadece susmakla yetindim. Birkaç dakika geçti. Hep beraber kahvaltı sofrasına oturduk. Kahvaltımızı ettikten sonra Cansu arkadaşları ile buluşmaya gideceğini söyleyip evden çıktı. Bende birazdan Açelya ile buluşmaya gidecektim. Koltukta oturur haldeyken kapının zil sesi ile merakla kafamı kaldırdım.

Beni öldürürse bu merak öldürür vallahi.

Kapı kapanma sesi geldiğinde Pelin salona geldi. Elindeki oldukça gösterişli kutuyu bana doğru getirdi.

-Alvina hanım size gelmiş. dedi Pelin kutuyu elime vererek. Kafamı sağol anlamında sallayınca Pelin odadan çıktı. Acar'da merak etmiş gibi bana baktığında bende ona baktım.

-Bu ne şimdi? dedim bir Acar'a bakıp birde kutuya bakarak. Elim kutunun açma yerine gittiğinde gülerek bir yandan Acar ile konuşuyordum.

-Yoksa özür hediyesi mi aldın Bay Karan. dedim sırıtarak. Kutunun poşetini yırttığımda üzerindeki Magnette yazılı beyaz bir kutu ile karşı karşıya kaldım.

ÖLÜMÜN NEFESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin