22. Bölüm: "Trabzon'a Yolculuk"

91 9 0
                                    

Bölüme başlamadan oy ve yorum atmayı unutmayınn💗

***

Zihnim beynime bir uyarı gönderdi. Sanki o an elim ayağım uyuşmuştu. Duyduğum şey aklıma yeni dank etmişken tek duyduğum telefondan gelen telaşlı seslerdi. Son an ayılmış kendime gelmişken kafamı iki yana salladım. Telefon kapanmamıştı sesler hâlâ geliyordu. Selin ısrarla adımı tekrarladığında kendimi toparladım ve yavaşça yutkundum.

-Neden? Yani nasıl? dedim titreyen sesime karşın yan tarafımda bir beden hissettim. Yatak hafifledi, Acar yattığı yerden kalkmış olmalıydı.

-Annem telefonda dolaşırken önüne haberler çıktı. Magazin haberleri. dedi Selin hızlıca. "Sizin birkaç fotoğrafınız dedem de bunları görünce birden fenalaştı bilmiyorum nedenini."

-Biz, biz geliyoruz tamam mı merak etme. dedim ve Selin'in itirazlarını dinlemeden telefonu kapattım. Hızlıca kalktığım yataktan lavaboya geçip suyu açtım. Yüzümü yıkacağım an gözümden yaşlar süzüldüğünde musluğu kapatıp yere çömeldim. Dizlerimi karnıma doğru çektiğimde kafamı dizimin üzerine koyup ağlamaya devam ettim. Bu yaptığım bencillik miydi? Yoksa insanlara zarar mı veriyordum? Günlerim iyi geçiyor derken bir sonraki günlerim daha da kötü geçiyordu. Gözyaşlarım pijamamın ufak kısmını ıslatmışken açılan kapının gıcırtısı ile kafamı kaldırdım. Gözlerimi kapıya doğru diktiğimde Acar yanıma doğru eğildi.

-Ne olduğunu söylemeyecek misin? dedi, sesi ne soğuktu ne de sıcak merak eder gibiydi. Yüzüne baktım. Gözleri kızaran burnuma kaydı.

-Seni bu kadar ağlatan konu ne Alvina? Söyle bana. dedi Acar. Burnumu çektim.

-Dedem kalp krizi geçirmiş. dedim ve sustum. O da bir şey diyemedi.

-Magazin haberinde görmüşler. Galiba bugünkü fotoğraflardı. Bencillik mi yapıyorum bilmiyorum. Her seferinde bebek gibi ağlıyorum belki ama özür dilerim. Hemen cevap verdim. Eğer gitmezsek de sorun değil ben kendi başıma da gidebilirim. dedim hızlıca konuşarak. Acar çömeldiği yerden ayağa kalktı.

-Kalk Alvina. Bavulunu al çıkalım.

-Acar gerçekten dedemi tanımıyorsun çok sert birisi hemen kabullenemez. Belki bir sinirle kötü laflar söyler. Hem bu saatte nasıl gideceğiz. dedim gözlerimi yüzünden çekmeden.

-Şimdi ayarlatacağım. Buradan uçakla İstanbul'a oradan Trabzon'a geçeriz. Türkiye'de gündüz sayılır. Çok geç kalmayız. Sen hazırlan ben halledeceğim. dedi ve yanımdan ayrıldı.  Bir kaç saniye daha durup olduğum yerden ayağa kalktığımda odaya geçip kapıyı örttüm.  Pijamalarımı çıkarıp üzerime bol bir pantolon ve sweatshirt geçirdiğimde diğer kıyafetlerimi hızlıca valizime yerleştirdim. Bundan sonra Fransa'ya geleceğimizi sanmıyordum. O yüzden son kez her yerde göz gezdirdim. Yatağı toplayıp özenle düzenledim. Son olarak saçımı at kuyruğu yapıp odadan çıktım. Valizimi koltuğun yanına koyduğumda balkonda telefonla konuşan Acar'ı gördüm, Acar bunu hissetmiş gibi telefonu kapatıp yanıma geldi.

-Hazırsan gidelim. dedi Acar telefonunu cebine sokarak. Nereye gideceğiz demedim. Nasıl gideceğiz de demedim. Sessizce valizimi alıp ayakkabılarımı giydim. Bir kaç tane valiz kapının önünde birikince korumalardan biri gelip bagaja yerleştirdi. Sonunda Acar'da evden çıktığında kapıyı kilitledi. Kapı kapandığında burukça gülümsedim. Birkaç günde olsa burada güzel anılarım olmuştu. Acar siyah cipin arka kapısından içeri girdiğinde gözlerimi evden çekip arabaya bindim. Korumalardan biri şoför koltuğuna geçtiğinde arabayı çalıştırdı ve yolda ilerlemeye başladı.

&&

Bilmem kaç saatlik uçuşu arkada bırakmıştık bilmiyordum ama inanılmaz derecede yorgun düşmüştüm. Ciple yine aynı alana geldiğimizde uçağa binmiştik ve sonunda İstanbul'a ulaşmıştık. Acar fazlalık olan şeyleri korumalar ile eve gönderdiğinde hiçbir yere uğramadan direkt boş bir alanda durmuştuk. Türkiye'de şuan gündüz olduğu için öğle saatlerindeydik. Şimdi ise Acar cipin başına geçmiş bense yan koltuğunda oturmuş Trabzon'a gidiyorduk.

ÖLÜMÜN NEFESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin