Bölüme başlamadan oy ve yorum atmayı unutmayınn<3
Bölüm şarkısı: Kaan Boşnak-Yorgunum ve Ağrılar.
***
Yalanlar.
Gerçeklerden daha da gerçekti. Bir yalan bir doğrudan daha da doğruydu. Bize anlatılan masallar gibi. Her zaman mutlu biteceğine inandığımız sonlar bile bizi kandırırdı. Masalları severdim. Az çok hatırlıyordum. Babamın bana anlattığı masalları. Ve inandığım masalların sonlarını. Her şey şimdi gelişiyordu. Küçükken anlamadığımız şeyler büyüdükçe daha da belirginleşiyordu. Artık bende bir masalın içersindeydim ama bu masalın sonu bilinmiyordu. Bilinemezdi. Bilinmesi için yaşanılması gerekiyordu. Ama ben yaşamıyordum, yaşayamıyordum.
Elimde duran çantanın kolunu sıkıca kavrarken gözlerimi yoğun bakımın camına diktim. Dedem içerideydi. Girebilirdim, ama giremiyordum. Kendimi o kadar suçlu hissediyordum ki. Söyleyeceğim yalanlar için, yanımdaki adam için ve en çokta kendimi mutlu göstereceğim için. Dedem, mutlu olmama tabi sevindirdi ama gerçekleri öğrenseydi kendini affedebilir miydi? İçimde biriken yaşların gözümden akmaması için dişlerimi dudaklarıma geçirdim. Arkamdaki şık koltukta oturan Acar'a baktım. Gözlerimi camdan çekip yanına gittim.
-Ben gireceğim sen burada bekler misin? Çantam yanında kalabilir. dedim sıkıca kavradığım çantayı eline uzatarak. Yüzüme baktı. Bir şey demeden çantayı elimden aldı. Elleri soğuktan kızarmış ellerime değdi. Bir şey demedim. Arkamı dönüp doktorun verdiği şeyleri üzerime geçirip maskemi taktım. Son bir kez derin nefes alıp Acar'a baktım. Mavi gözleri gözlerime değdi.
Gülümsedim, gülümsemedi.
Kapının kulpunu indirip odaya adımımı attım. Ve sonrası benim için yoktu. Dedem karşımdaydı. Onu ilk defa bu kadar iyi görüyordum. Hastanenin şık ve büyük yatağında makinelere bağlı öylece duruyordu. Kapıyı örttüm. Yanına ilerledim. Gözümdeki yaş maskemin altından dudaklarıma ulaştı. Yatağın yanındaki koltuklardan birine geçip yatağa yaklaştırdım. Soğuk ellerim buruşmuş sıcak ellerine değdi. Tepki vermedi. Gözlerine baktım, gözlerime bakmadı.
-Canım, ben geldim. Ne kadar iyi gözüktüğünü bilsen varya şuan şapkanı alır balık tutmaya giderdin. Tamam bu alakasız oldu ama iyisin iyi. Bak ne kadar iyi gördüm seni canlanmışsın maşallah. Eh tabi benden iyi bakmışlar sana ama benden komiği yoktur değil mi? Yoktur yoktur. Bak ben çok iyiyim sende iyi olacaksın. Tekrardan yanına geleceğim tamam mı? dedim bana tepki vermez öylece dururken. Gözlerim doldu. Odayı sadece makine sesleri değil benim hıçkırıklarım dolduruyordu. Başımı tuttuğum elinin üzerine koydum.
-Dede, iyileş lütfen. Bak sen beni kıramazsın iyileş tamam mı? dedim burnumu çekerek. Belki gözlerim kızardı. Belki de yüzüm. Ama için için ağladım. Ses çıkarmadan, sessizce. Bilmem kaç dakikayı geride bıraktım derken kafamı yataktan kaldırdım. Ellerimi ellerinden çekip elinin üzerine öpücük kondurdum. Ayağa kalktım.
-Ben bir daha buraya geleceğim ve sen bu sefer ayakta duracaksın. dedim ve son kez yüzüne bakıp odadan çıktım. Odadan çıkar çıkmaz doktor ile karşılaştığımızda ruhsuz gözlerle doktora baktım.
-Comment va mon grand-père? (Dedemin durumu nasıl?)
-Öncelikle Alvina Hanım. Türkçe konuşabilirsiniz. Dedenizin durumuna gelirsek getirdiğiniz güne bakılırsa o güne göre daha da iyi. Tedavilerimiz devam ediyor. Şuan dedenizi uyuttuğumuz için böyle. Uyku düzeni olmadığı için alıştırmaya çalışıyoruz. Ondan itibaren fizik tedaviye devam ediyoruz. dedi karşımdaki kadın konuşmasını bitirerek.
-Peki ne zamana iyileşir. Kötü mü nasıl? dedim merakla.
-İyi olmaya çalışıyor. Biraz zaman gerekli. dedi doktor kadın elindeki kalemi kağıdın arasına sıkıştırarak. Bir şey demeden öylece durduğumda doktor yanımdan ayrıldı. Yavaş adımlarla Acar'ın yanına ilerledim. Bir şey demeden çantamı aldığımda ayağa kalkan Acar'ın peşinden yürümeye başladım. Dedemi görmüştüm. İyiydi. Veya iyi olmaya çalışıyordu. Doktorlar elinden geleni yapıyorlardı evet ama bir ihtimal içinde rahatsızlık oluşuyordu. Arabanın önüne geldiğimizde Acar arabanın kapısını açıp cebinden bir sigara paketi çıkardı.
![](https://img.wattpad.com/cover/308039959-288-k225328.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMÜN NEFESİ
Chick-LitBazı şeyler vardır ki, zorunda kalırsınız. En sevmediğiniz insanlara muhtaç olursunuz. Bazen hiç umut etmediğiniz insanlar sizin hayatınızın bir parçası olur. Hep, en sevdikleriniz tarafından parçalanırsınız. Oysa en son çürüyen organ kalp değil mid...