9.BÖLÜM: Rüya

57 9 3
                                    

Bu bölümde Berkay Altunyay'ın Rüya şarkısından alıntılar kullandım. İyi dinlemeler ve iyi okumalarrr💙💙💙

Koşar adımlarla binadan çıktım. Otobüs durağına gidene kadar hıçkırıklara boğulduğumun farkında değildim. Neyse ki durakta kimse yoktu. Otobüsüm hemen geldi ama otobüse binmek yerine durakta uzun süre ağladım. Aklım almıyordu. Nasıl olanları unutabilmiş! Nasıl yüzsüz gibi gibip evde bacak bacak üstüne atarak oturabiliyor! Bir katil olduğunun farkında değil mi? Acaba "ÇOCUKLARININ" onun bir katil olduğunu biliyor mu? Annem gidince ne oldu? Ceza aldı mı? Yaşamına nasıl devam etti? Beni hiç merak etmedi mi? Karısı dediği kadına ne oldu?... Bu düşünceler beynimi çok yormuştu. Yakınlardaki bir bakkaldan su aldım ve bir dikişte bitirdim. Sonra otobüs geldi, neyse ki kimse yoktu. Akbili basıp en arkaya oturdum. Kulağıma airport'umu taktım ve izledim. Yolu izledim, insanları izledim. İnsanları izlerken acaba aralarında gizli bir katil olup olamayacağını düşündüm. Yağmuru izledim. Cama vuran damlaları, su birikintisine düşen damlaları, cama düştükten sonra akıp gitmelerini, nereden yağdığını, açılan şemsiyeleri, yağmura yakalan insanları izledim. Bir yandan da şarkıya dalmıştım. En sessiz melodisine kadar odaklandım. Şey diyordu şarkıda "Bu bir rüya uyanmam lazım. İçimden gelen sesler hep elem..." cidden öyle olmasını isterdim. Şuan yaşadıklarımın bir rüya olmasını istedim.

Geldiğimde saat 20.30'du, kafamı dağıtmam lazımdı. Üzerimi değiştirmeden dibe indim. Kapı açılır açılmaz anlık sessizlik ve daha fazla bağırma sesleri. Sağdan 4. demirliklere yöneldim. İçeride zaten bir kişi vardı. İçerdeki kadın bağırıp çağırmaya başladı ama nafile... Bağlı kollarında tutup sürükleyerek kolidorun sonundaki odaya götürdüm onu. Daha sonra ise yaklaşık 27-28 yaşlarındaki kadını sedyeye yatırdım ve sabitledim. Acıma duygum yoktu sanki. Merhamet duygumun değeri koca bir sıfırdı.

~Galiba ne kadar kötülük, acımasızlık, vicdansızlık, merhametsizlik görürseniz siz de bir gün öyle olmaya başlıyorsunyz. Ve önüne geçemezseniz,aynen öyle belki de daha kötü bir canavara dönüşüyorsunuz. Ne kadar kalbiniz kırılırsa, o kadar kalp kırmaya başlıyorsunuz.~

Hiç acımadım. Kadın üzerindeki kirlenmiş siyah elbiseyi bıçakla kestim ve üzerindekiler çıkardım. Kadının gözlerini kapattım ve bildiğimiz kezzapı tüm vücuduna döktüm kadın bağırmaya başladı ama biliyor musunuz? Umrumda değildi. Kimyasal madde falan dinlemedim ve kadının kezzaptan yanan vücuduna elime aldığım seyrek delikli süzgeçle benzin serpiştirdim. Ve çakmağı çaktım. Size birşey söyleyeyim mi? Sınır'da değil de açık bit yerde olsak, o kadını benzinle boğardım. Kadın yaklaşık 15 dakika boyunca bağırdı, ben de çok sıkıldım ve elime aldığım bir kaç bıçağı rastgele kadına doğru fırlatmaya başladım. En sonunda çığlıklar kesildi. Kadının yanan vücudunu yangın söndürme tüpü ile söndürdüm ve iç organlarını alarak dolaba koydum. Kadının cesedini de Sınır'ın yakınlarındaki bir gölete götürdüm. Ayaklarına ve kollarına ağır taşlar bağlayarak suya saldım. Ve çekip gittim. Evet, hiç birşey olmamış gibi çekip gittim. Sonra duşa girdim ve bir saat boyunca çıkmadım çünkü bakım yaptım. Maske, buhar, yüz yogası falan. Sonra odama çıktım ve üzerime XXXL kısa kollu beyaz tişörtü giydim. Matımı serdim ve Cholethink'in gece egzersini yaptım ve resim yapmaya karar verdim. Saat gece 01.38'e kadar resim yaptım. Ve YouTube'da paylaştım. En sonunda kahve içip yatağa girdim. Ve aklıma şu sözler geldi,

"... Herşey film gibi... ...Hayatın karmasında... ... Koşup tutmam lazım ellerinden, ya bana vermezse ellerini? Ya beni duymazsa sözlerimi?... ... İçimden gelen sesler bir şey der?... .... Bu bir rüya uyanmam lazım, içimden gelen sesler hep elem. Bir hayal kurmamam lazım, sonunda yine ben ölmemem lazım... .... Kapadım kulaklarımı duymadım. Gözlerim kapalı zaten hiç görmedim. Bundan da ötürü birşey de bilmiyorum. Hiç... .... Ve derim yok artık. Yok artık...

RESSAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin