14.BÖLÜM: Sana yardım edeceğim.

37 9 3
                                    

  Ağlamam şiddetlenmek için yer ararken derin bir nefes aldım, yutkundum ve göğe baktım. O sırada abim beni kendine çekti ve bana o kadar sıkı sarıldı ki... Bir ailem varmış gibi hissettim. Bir yere aitmişim gibi hissettim. Bu gün benim için çok değişikti. Çünkü hayatımda hiç tatmadığım duyguları yaşıyordum. Birinin bana 'Abicim' demesi, geçmişle alakalı şeyler anlatması... Bu düşüncelerimden abimin sesiyle kurtuldum. "Korkma." dedi güven veren bir ses ile. "Sana yardım edeceğim." Sonra ne yapacağımızı anlattı. Beni önce Sınır'dan sonra da kötü alışkanlıklarından kurtaracaktı. Sonra ise onun evine yerleşecektik. Ben başta itiraz ettim. Sonra ısrar edincekabul ettim. Ama daha sonra başka bir yere yerleşecektim. Sonra yakınlardaki bakkaldan çekirdek ve soda alıp durağın arka tarafındaki çimenliğe geçtik. Yere oturduk ve konuşmaya başladık. Güzel anılarımızdan bahsettik. Ona Atlas'tan, Onur'dan, Berke'den ve Çağla'dan bahsettim. Sonra şu kelimelerden sonra düşünmeye başladım. "Atlas denen çocuğa hiç gözüm kesmedi." Aklıma bu işe başlama ânım geldi. Bana bir e-mail geldi, sonra üniversite sınavından zaten yüksek bir şey alamayacağım geldi aklıma. Dört ay düşündüm. Ve kabul ettim. Sonrası ise yalanlardan, suçlardan, bir takım pişmanlıktan  ibaret! Psikolojinin ne halde olduğundan bahsetmiyorum. Antidepresan kullandığımdan söz etmiş miydim? Her neyse. Bu düşüncelerimden onun sesi ile arındım. "Beto?" Bir an afalladım. Beto mu? Bir süre suratına boş boş baktıktan sonra cevap verebilme özelliğimi kullanmayı başardım. "Efendim." Hafif gülerek "Nereye daldın gittin?" Diye sordu. Belaya yürüyor korkmuyorum abi. "Ha hiç, bir an dalmışım işte." Saat akşam 18.00'e kadar lafladık. Uzun süre  -Bayağı uzun süre -  sonra ilk defa bu kadar huzurlu, garip, kahkaha dolu bir gün geçirmiştim. Sonra ağzımdan öyle kelimeler döküldü ki... Ben bile inanamadım. "Abi, hava karadı ben artık gitmeliyim." Bana öyle bir baktı ki... Çok şaşırdı. Ben de ona aynı ifadeyle baktım. Ayağa kalktı ve bana "tamam canım, sen git ama yarın seni almaya geleceğim. Ben gelinceye kadar toparlanmış ol." dedi. Tamam manasında kafamı salladığım sırada yine bana sarıldım. Ama bu sefer, ben de ona sarıldım. Otobüs gelene kadar bekledi. Otobüs geldiğinde yine sarıldık. Saçlarıma bir öpücük kondurdu. Ona gülümsedim, otobüse bindim ve Sınır'ın yolunu tuttum. Akşam yemeğimizi hep beraber yedik. Atlas, Onur, Çağla, Berke, Elif, Tuğkan, Ayaz, Sıla ve ben. Ama onlara hiçbir şeyden bahsetmedim. Sohbet ederek akşam yemeğimizi yedik. Sonra çay içtik, televizyon izledik. Ve yatıp uyuduk. Daha doğrusu onlar uyudu. Ben ise 4 tane büyük boy 2 tane be küçük boy valizlerime eşyalarımı yerleştim. Küçük valizlerin birine makyaj, saç, bakım malzemelerini tıktım. Büyük valizlerimden birine de YouTube için gerekli şeylerimi koydum. Küçük valizlerden birine YouTube'dan gelen 100 bin plaketini ve pinterest'ten gelen yılın içerik üreticisi ödülünü koydum. Diğer valizlerime de kıyafetlerimi tıkıştırdım. Sonra nevresim takımlarımı, halımı, perdemi topladım. Ben bibir odayı toparlarken yorulmuştum. Acaba taşınan insanlar ne yapıyor? Neyse. Duşa girdim ve uzun süre çıkmadım

-Kubilay Kaya-
Saat sabahın sekizinde yıllar sonra kavuştuğum kardeşimi o lanet yerden kurtarmaya gidiyordum. Misafir odamı boşalttım onun için. Ve hayatımda yapmadığım temizliği yaptım. Kimsenin haberi yok böyle bir şey yaptığımdan. Ama ben bilsem yeter... Eşyalarını rahat taşıyabilelim diye bir arkadaşımdan kamyonetini ödünç aldım. Ve Küçükçekmece'den Beylikdüzü'ne doğru yol aldım. Beni bir tabela karşıladı üzerinde "Sınır'a hoşgeldiniz!" yazıyordu. Kamyoneti orda bıraktım ve kapıya doğru gittim. Kapıyı çaldım ve uzun boylu, kumral, sol kulağında küpe olan bir çocuk açtı. "Buyrun?" dedi. "Betül..." dedim. "Betül'ü almaya geldim." Çocuk beni süzdü. "Siz kimsiniz?" soruya bak diye düşünmeye başladım. "Asıl sen kimsin adamım?" çocuk anlam veremeyen gözlerle baktı ve "Atlas" dedi. Bu Atlas bu muymuş diye geçirdim içimden. "Siz?" diye sordu. Elimi uzattım ve "Bende Kubilay, Betül'ün abisiyim." dedim.

RESSAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin