Atlas otele giriş işlemlerini yaparken bense bir köşede oturmuş bekliyordum. Atlas geldi ve yanıma oturdu. "Bir hafta kalacağız eğer bir yere yerleşemezsek uzatırız." Tamam manasında başımı salladım. Sonra Atlas bir elini yanağıma dayadı ve baş parmağıyla gözyaşımı sildi. "Hadi, ağlama artık. Yeni bir başlangıç yapalım, tamam mı?" Bir süre Atlas'ın gözlerine baktım. "Tamam." Atlas, kalktı ve bir eline valizleri aldı. Sonra diğer elini bana uzattı. Elini tutup kalktım. Otel büyük değildi. Allah'ın bir sokağında altı katlı bir binaydı. Ve yemeği kendiniz yapıyordunuz.
Beşinci kata çıktık. 21 numaraya Atlas, 22 numaraya ben yerleştim. Çok şirin bir odaydı. İçereri girdiğimde beni güzel, puf puf bir kanepe ve normal büyüklükte bir televizyon karşıladı. İleride ortalama büyüklükte bir mutfak tezgahı vardı. Normal bir buzdolabı ve mikrodalga fırını ile bulunduğu ortama göre lüks kalıyordu. Mutfak tezgahının yanında bir balkon ve içeride iki kişilik bir masa vardı. Manzarası fazla tatmin etmedi ama önemli olmazdı. Banyo mükemmel değildi, olmasını da beklemiyordum zaten minicik bir küvet hemen önündd bir klozet ve klozette işinizi hallederken, elinizi yıkayabiliceğiniz yakınlıkta bir lavabo. Yan taraf ise ortalama büyüklükte bir oda bulunuyordu. İki kişilik bir yatak ve minik bir dolap vardı. Hemen banyoya girdim ve yatıp uyudum.
Uyandığımda saat 14.30'a geliyordu yüzümü yıkadım ve balkona çıktım. Atlas da balkondaydı. Kahve içiyordu ama beni fark etmedi. Bir süre onu izledim. Siyah saçlarına baktım, sol kulağındaki gümüş küpesine, sağ elinin, orta parmağından bileğine kadar çıkan sarmaşık dövmesine baktım. Uzun uzun...
"Hişt, komşu!" Seslenmemle bir an yerinden sıçradı. Telefonu masaya bıraktı ve balkonun diğer ucuna, bana doğru geldi. Ben de ona doğru geldim. "Efendim, komşu" bir süre sadece sırıttık. "Beto, yarım saatte hazırlan ev bakmaya gidelim." bu kadar çabuk mu bulmuştu? "He?" sırıttı. "He değil, efendim." güldü. "Ay, tamam öğretmenim." Atlas'la biraz lafladık ve içeri girdim. Üzerime Atlas'ın bana aldığı gökkuşaklı mökküşaklı kazağı altıma da siyah bol bir kot gidim. Ve çıktık. Belki bu sefer hayatıma normal bir insan gibi devam edebilirdim, kim bilir?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RESSAM
Adventure"Anne, lütfen kalk." Annemin cansız bedenini daha dört yaşımdayken görmüştüm. Çocuk aklı ile kanı meyve suyuna benzetmiştim. Ama artık maalesef ki kanın ne oşduğunh biliyordum. Hayatın, hayatımın acısını yine hayattan çıkartmak istiyordum. Ama işin...