Atlas'ın sesi ile huzursuz rüyamdan uyandım. İki yanımdaki kapılar açıktı. Arkama baktığımdaysa bagaj kapağının açık olduğunu ve Atals'ın valizleri çıkardığını gördüm. Arabadan inip, uykulu gözlerle Atlas'a baktım. Atlas bana neşeli bir şekilde "güünaaydıın" dedi. Bu enerjisi bana da enerji veriyordu. Ona buruk bir gülümseme, enerjisiz ve kısık bir sesle "günaydın..." dedim. Valizleri yere bıraktı ve yavaş adımlarla yanıma geldi. Bana sarıldı, ama ben ona sarılmadım. Ben sarılmayınca, o daha sıkı sarıldı. O beni daha sıkı sarınca bende dayanamayıp gözlerimden akan birer damla gözyaşıyla sarıldım. Ve daha sıkı sarıldı. Benden ayrıldığında ise uzun uzun baktı gözlerime...
"Hadi, gidelim içeriye. Daha rahat horlarsın." dedi ve ufak bir kahkaha attı. NE! HORLAMIŞ MIYDIM? KAHRETSİN, REZİL OLDUM.
Atlas dudağının bir kenarını yukarı kıvırarak bana bir bakış attı. "Şaka şaka." Ona sinirle baktığım sırada bie line valizleri aldı ve diğer eliyle ise benim elimi tuttu ve otele gittik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RESSAM
Aventura"Anne, lütfen kalk." Annemin cansız bedenini daha dört yaşımdayken görmüştüm. Çocuk aklı ile kanı meyve suyuna benzetmiştim. Ama artık maalesef ki kanın ne oşduğunh biliyordum. Hayatın, hayatımın acısını yine hayattan çıkartmak istiyordum. Ama işin...