28

4K 325 159
                                    

Ege sabaha karşı yüzüne vuran güneş yüzünden gözlerini zorlukla açmaya çalışıyordu. Kafasını yattığı koldan diğer tarafa çevirince dün gece gelmişti aklına. Neler yapmıştı öyle?

Yüzünü Akın'ın boynuna tekrar gömüp, sessiz olmaya çalışarak kokusunu içine çekmeye başlamıştı. Çok güzeldi sevgilisinin kokusu. İçinde baharlar açtırıyor, yüzüne huzurlu gülümsemeler yerleştiriyordu.

Kokusunu soluduğu boyuna biraz daha sokularak hafif dudaklarını bastırmıştı. Uyanmasını istemiyordu şu an. Uyanırsa yüzüne nasıl bakacağını bilmiyordu. Çünkü dünkü arsız hâlleri kendisi için de sürprizdi. Bu yönünü bilmiyordu. İlk defa bu kadar yükselmiş, kendini aşmıştı. Ama asla pişman değildi, sadece utanıyordu.

Hâlâ çıplak olduğun bilincine yeni dank ederken yanaklarının kızardığını hissediyordu. Akın'ın üzerinde ki pikeyi biraz kaldırıp bakınca onun da çırılçıplak olduğunu görünce hemen geri kapatmıştı. Nefes bile alamazken kalbinin atışları yüzünden Akın'ın uyanması geç olmayacaktı.

Şimdilik utanmayı boşvermeye çalışarak bu güzel anı yaşamaya karar vermişti. Boyun girintisine iyice sokulmuş, ellerinden birini ise Akın'ın göğüsünde,kaslarında tüy kadar naif dokunuşlarla dolaştırmaya başlamıştı. Bir kaç yıl önceye kadar bir erkeğin vücudunun onu bu kadar etkileyeceği aklına asla gelmezdi. Ama şimdi bir erkeğin her şeyi aklını başından alıyordu.

Bu zamana kadar korkusundan dolayı onu sürekli reddetmişti. Aklına sövüyordu, Akın'a neden bir şans vermedim diye. Belki de şu an her şeyi aşmış çok mutlu, uzun bir ilişkileri olabilirdi. Ama Akın'ın ondan bir kere bile vazgeçmemesi kalbini çelmişti zamanla. Daha önce hiç böyle sevilmediğini biliyordu. Zaten Akından fazla kimse sevemezdi onu. Geç olmuştu ama yine de olmuştu.

Akın yerinde kıpırdanarak gözlerini açmaya çalışırken, Ege uyandığını farkedince göğsünde ki elini hemen durdurmuş gözlerini yummuştu. Utancını saklamanın en iyi yolunun bu olduğunu düşünüyordu şu an.

Akın gözlerini tamamen açınca bulunduğu odaya kısa bir bakış atınca aklına dün gece gelmiş sırıtmaya başlamıştı. Yıllar sonra yaşadığı bir rahatlama değildi onun için bu, sevdiği oğlanın derinlerini görmüş, onu yaşamış olmasıydı.

Yüzünü hafif eğerek, kolunun üstünde yatan bebeğine bakmıştı. İşaret parmağının tersiyle yavaşça elmacık kemiklerinin üstünü okşayıp, dudaklarını hafifçe saçlarına bastırarak kokusunu içine çekiyordu. Beyaz tenine güneş vururken ne kadar da güzel görünüyordu. Kollarının arasında kaybolurken ne de güzeldi.

"Can içim, bebeğim benim nasıl da güzelsin öyle? Hangi sevabımın karşılığı olarak seni çıkardı Rabbim karşıma? Yemin ederim aklımı yitireceğim güzelliğinden."

Ege duyduklarıyla içinde bir şeylerin eridiğini hissetmişti. Bunlar fazlaydı onun için, bu kadar sevilmek fazlaydı. Ağlamamak için kendini zor tutarken sol gözünden bir yaş çoktan kaçmış burnunun üzerine doğru yol alıyordu.

"Ege'm, sevgilim?" Akın yüzünden akan yaşı görür görmez endişelenip, elinin ayasıyla hemen silmişti yaşı. Ege gözlerini açıp yüzünü sevgilisine dönmüş dudaklarına sıkı bir öpücük bırakmıştı.

"Akın çok seviyorum seni" Ege dudaklarını titreterek konuşmuştu.

"Bende çok seviyorum güzelim. Noldu neden ağladın?"

Akın dudaklarına konan ani öpücüğün etkisinden çıkmış, anlamaz gözlerle kendisine bakıyordu. Sevgilisinin uyuduğunu düşünüyordu.

"Uyumuyor muydun sen?" Gözünden hâlâ yaş akan çocuğun gözlerine öpücükler konduruyordu. "Hayır, numara yapıyordum." Sesi küçük çocuğun sesi gibi çıkmıştı.

"Neden bebeğim?"

"Senden önce uyanınca biraz seni sevdim. Sen hemen uyanınca utandım numara yaptım" Gözlerini kaçırmış, yüzü kızarmıştı. Utanmalarını aşması gerekiyordu artık.

"Kurban olurum ben sana" Akın kollarını sevgilisine iyice sarıp göğsüne çekmişti. "Neden ağladın peki?" Bunu anlayamadığı için küçük bir merakla konuşmuştu.

"Sen öyle güzel konuşunca dayanamadım, sevgin fazla geliyor. Seni, beni sevdiğin kadar sevemezsem diye korkuyorum"

"Güzel sevgilim benim," elini saçına atarak okşamış alnına derin bir öpücük bırakamıştı "bu sana gösterebildiğimin bir kısmı daha. Ayrıca beni çok sevmeni istemiyorum, sadece sevmen yeterli"

Ege dirsekleri üzerine doğrulmuş sevgilisinin alnına, yanaklarına, gözlerine, burnunun ucuna öpücükler kondurmaya başlamıştı. Küçük küçük öpücükleriyle dudak kenarına gelip sıkıca öpmüş dudaklarına yönelmişti.

Aşkını hissettirerek öpüyordu. Saf sevgisi vardı sadece. Son kez ıslak bir öpücük kondurmuş çekilmeden dudakları birbirine değerken konuşmuştu. "Seviyorum zaten, hep seveceğim." Sözlerini tamamlamış dilini değdirip çekilmişti.

Akın'ın yüzünde ki şaşkın tatlı ifadeye kıkırdayıp boynuna sokulmuştu.

"Senin bu arsız ama sonradan utanan hâllerine ayrı bir aşığım amına koyayım" sımsıkı sarılıyor, boynunu öpmeye çalışıyordu. "Akın nefessiz kaldım yeter" biraz fazla şıkmış olacak ki Ege boğuk bir şekilde konuşmuştu. Akın kollarını gevşetmiş daha narin sarılıyordu artık.

"Sizinkiler uyanmadan kaçayım ben. Yoksa baban vurur bu sefer beni"

"Tamam sevgilim"

Akın pikeyi kaldırmış hiç çekinmeden çırılçıplak ayaklanmıştı.

"Akın napıyorsun?" Ege gözlerini elleriyle kapatmış şokla bağırmıştı.

"Ne var yavrum giyiniyorum ne yapayım?" Sesinde ki oyuncu tavır çok net belli olurken o hâliyle Ege'nin dibine girmiş ellerini yüzünden çekmişti. "Utanma, senin artık her bir zerrem" dudaklarına sıkı bir öpücük kondurup giyinmeye başlamıştı.

"Pencereden mi çıkacaksın yine?"

"Öyle yaparım büyük ihtimalle, uyanmadılarsa bile kapı sesine uyanabilirler."

Ege haklısın der gibisinden başını sallayıp giyinmeye devam eden sevgilisini izliyordu. Önce eşofmanını giymiş sonra da tişörtünü giyip hazır olmuştu.

"Yavrum sen de giyinsene"

"Arkanı dön giyineyim" Akın şok içinde yüzüne bakıyordu. Dünkü arsız çocuk bir anda yok olmuş gibiydi.

"Aşkım saçmalıyorsun şu an" 

"Of gelme üzerime benim." Ege pikeyi kafasına kadar çekmiş,sadece gözleri görünürken kısık sesle konuşmuştu.

"Tamam, tamam. Demedim sevgilim bir şey dönüyorum arkamı, giyin" Akın arkasını dönmüş, rahatsız olmasın diye gözünü de kapatmıştı.

"Tamam giyindim"

Akın tek gözünü açıp bakınca giyindiğini görmüş, yanına adımlamaya başlamıştı. Kollarını açarak bebeğine yaklaşmış sıkıca sarılmıştı gitmeden önce.

"Dün geceyi özletme bana, tekrarlayalım" Sesi kısık ve yaramaz bir tonda çıkmıştı.

"En kısa zamanda" diye tekrarladı Ege onu.

Akın kendinden biraz daha kısa kalan sevgilisinin yüzünü avucu içine almış yavaşça dudaklarına eğilmeye başlamıştı. Ege de sevgilisinin hamlesini gözlerini kapatarak bekliyordu fakat çalan kapı yüzünden irkilmiş, eli ayağına dolanmıştı.

"Ege oğlum kapı neden kilitli?"

~~~~~~

İtlik değil mi?  Böyle yapıcam bundan sonra.

Bakalım ne olacak?

Anası mı yoksa babası mı kapıyı çalan?

Meraktan kudurun

Mutsuz yazdım bu bölümü sadece Rosa' bebeğimin güzel fotoğrafı ilham getirdi

Hayalet olmayan bebeklerim
Aşk ile kalın💐

KALBİM EGE'DE KALDI|GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin