On Altı: Yük

1.3K 156 86
                                        

"Söylemeye gerek var mı sevgilim
Söylemeye gerek var mı şimdi
Yetiştirdiğim en iyi nişancı vurdu beni." -Birhan Keskin

" -Birhan Keskin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🍃

Yalnız ya da kimsesiz değildim. Daima yanlış insanlara güvenmiş ve bütün güven duygumu onlara harcamıştım. Hiç kimseden verdiğim değerin karşılığını alamamıştım. Bütün ilişkilerimde daha çok seven daima ben olmuştum. Yüreğime batan kırıkların sebebi kendi hatalarımdı.

Buz gibi sözlerin altında üşümeye başladım. Tenim titredi. Bana bunca eziyeti yaşatan adamla iş birliği yapan kişi demek ki bir zamanlar dostum bildiğim Esin'di. Titremenin de ötesinde bir şok yaşadım. Ne kadar alçalırsa alçalsın beni bir psikopatın eline bırakacak biri değildi. Hayır, bu benim saflığımdan öte onun canavarlaşmasıyla alakalıydı.

Topuğumun üstünde yavaşça Anıl'a döndüm. Özür diler gibi bakıyordu. Biraz bile görebilseydi beni şu an ona sarılıyor olurdum.

Yiğit benden önce davranarak, "Sen nereden biliyorsun bunu?" diye sordu.

Gözlerimin içine bakarak, "Kendisi söyledi. Dün gece kulüpte karşılaştık, bir tartışma yaşadık. Ne var ne yoksa döktü ortaya. Yavuz'un sana yaptıklarını anlattı bir bir... O da işin içindeymiş." dedi, Anıl.

Anıl beni her zaman anlardı ama genelde umursamazdı. Şu anda da anlıyordu ancak her zamankinden farklı olarak umursuyordu. Kaybettiği her saniyeyi kazanmak istiyordu lakin mümkün değildi. Bütün çabaları beyhudeydi.

"Öğrendiklerin mümkünse sana kalsın. Yavuz meselesi kapandı." diyerek gerisin geriye arkama döndüm.

"Esin'e hesap soracaksın, biliyorum," diye seslendi, Anıl. Arkama dönmedim. "Bırak da yanında olayım. Bütün hatalarımı telafi etmek istiyorum. Çektiğin acıları göremediğim her gün için senden özür dilemek istiyorum."

Daha fazla dinleyemedim. Anıl'a kıyamadım ama artık önceliği kendime vermeliydim. Hızlı hareketlerle ilerleyip arabaya bindim. Birkaç saniye sonra Yiğit de hemen yanıma oturduğunda vakit kaybetmeden arabayı çalıştırıp orman yolunda ilerlemeye başladık.

"Ayliz," diyebildi Yiğit dakikalar sonra. Çekindiğinden değil, içinden çıkamadığım düşüncelerden sıyrılmamı beklemişti.

Sinirimi çıkaracağım biri olmasa da, "Ben söylemiştim mi diyeceksin? Sırası değil." dedim.

Sert bir soluk çekti içine. Aniden harlanabilen öfkesini benim için dindirmeye çalışıyordu. "Hayır, nasıl olduğunu soracağım. Müsaade edersen?"

"Şaşkınım, kızgınım, kaygı doluyum. En çok şu aptallığıma hayret ediyorum." Dudaklarım sinirden titrerken önümde akan yolu boş bakışlarla seyrediyordum.

GARAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin