Yirmi Dört: Melal

896 147 239
                                        

"Her şeyden önce sen
Elbette sen
Mutlaka sen
İster uzaklarda ol
İster yanı başımda dur
Sen ol yeter ki bu zaman içinde
Ben olmasam da olur"

-Ümit Yaşar Oğuzcan

Melal: Üzüntü, can sıkıntısı, usanma, hüzün.

🌑

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌑

İçimde koca bir boşluk. Sebebi belli, önüne geçilmeyen bir boşluk. Ruhum tahmin ettiğimden daha fazla sancıdı. Yirmi dört yılımı gözden geçirdikçe içim sıkıldı. Bir melal tam ruhumun ortasına çöreklendi. İçinden çıkamadıkça, nefes alamadıkça gülümsedim. Hayatımdaki yalanların çoğalmasına, eksilmeye alışmıştım. Bu en sarsıcı olanıydı ancak alıştıkça kendime verdiğim önem her saniye biraz daha artıyordu. İçine düştüğüm her durumdan ehvenişer diyerek sıyrılıyordum.

En başta gelmem gereken yere geldim. Yiğit'in evinin bahçe kapısının önünde duruyordum. Yiğit yalnız başına, kapının önündeki merdivenlerde oturmuş başını önüne eğmişti. Gecesi rüzgarlı yaz ayında incecik tişörtle dışarda oturuyordu. Kim bilir ne zamandır buradaydı. Omuzları çökmüş, bin yılın yorgunluğu sırtına inmişçesine kamburlaşmıştı.

Bahçe kapısını açtığımda direkt olarak kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Beklediği gelmişti.

İçeri girip kapıyı kapattığımda şaşkınlığını atıp derin bir nefes aldı. Yerinden ok gibi fırlayıp yanıma geldi ve ellerini belime koyup bedenimi sertçe kendine çekti. Göğsüm tenine çarptığında ilk hissettiğim bedeninin soğuk kokusuydu. Yüzünü saçlarıma gömerek soluklandığında sıkı sıkı sarılmış kollarının arasına sindim. Küçüldüm, baharın tazeliğini yitirdiği anlarda kafamı göğsüne yaslayıp yeniden çiçeklendim.

"Ah be güzelim, canıma kastın mı var? Ölümüm senin elinden mi olsun istiyorsun?" dedi sitem dolu bir sesle. Kızmıyordu ancak öyle bir korku içinde yüzüyordu ki tutamıyordu kendini.

Saçlarımdan öptü. Kafasını saçlarımdan çekip yüzüme baktı. "Neredeydin sen? Bakmadığım yer kalmadı. Yara bere almadın değil mi?" derken panikle inceledi yüzümü, boynumu, bedenimi.

Kafamı yavaşça iki yana salladım. Mavi gözleri yavaş yavaş buz kesti. Susması gerektiğini düşündü. Ne oldu diye sormayacak kadar biliyordu gerçeği.

Elini belime atarak eve yönlendirdiğinde ona uyum sağladım.

Eve girdik. Ne yapacağımı yalnızca izledi. Ayakkabılarımı çıkarıp çantamı bir köşeye indirdim. Düşünmeyi reddettiğim dakikaların içindeydik. Kendimi oldukça kirli hissediyordum.

Banyoya girip Yiğit'in öğrettiği şekilde suyu ayarladım. Biraz arınmak biraz susmak ve biraz da düşünmek istiyordum. Kapı açıktı, Yiğit ise kapıya yaslanmış bana bakıyordu. Küvet dolarken üzerimdekileri bir bir çıkarmaya başladım. Üstümde yalnızca iç çamaşırlarım kalmıştı. İçi sıcak suyla dolu küvete girip rahatsız edici mermere oturdum. Yiğit hala aynı yerde aynı pozisyonda izliyordu beni. En az benim kadar durgundu.

GARAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin