On Beş: Revnak

1.5K 164 98
                                    

Revnak: Parlak, gözalıcı.

Bir ses daha duymaya tahammülüm yok bu aralarSenden başkasını da almıyor zaten içimAma biliyorum içimde taşırken bile seni, yanımda değilsinHep seni kollayan, giderken ardından bakan ben oluyorumBen yine mahzunum, ben yine mahcupVe ben hep sana mu...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bir ses daha duymaya tahammülüm yok bu aralar
Senden başkasını da almıyor zaten içim
Ama biliyorum içimde taşırken bile seni, yanımda değilsin
Hep seni kollayan, giderken ardından bakan ben oluyorum
Ben yine mahzunum, ben yine mahcup
Ve ben hep sana muhtacım Mehlika anlıyor musun?

Fatih Buhara Benzek - Mehlika

🌕

Seçim şansım olsaydı kesinlikle tanınan biri olmayı seçmezdim. Ün, hayatıma benden izinsiz girip paçalarıma yapışan çamur gibiydi. Kurtulamıyor, kendimi gizleyemiyordum. Eğer önceliklerim hayatımı dış dünyaya karşı muhafaza etmek olmasaydı hiç şüphesiz gönlümce yaşardım. Bu ün sonradan kazanılmadığı için ağır bedellere sahipti. Soylu köklere sahip olmak beni herkesten özel kılmalıydı. Öğretilen buydu. Hemen hemen her alanda bir bilgim olmalı, en az birkaç dil bilmeli, yaşım kaç olursa olsun daima kendimi geliştirmeli ve nerede nasıl davranacağımı çok iyi seçmeliydim. Sarhoş olamaz, her ortama giremez, gündeme kötü bir vaziyette düşemezdim ve soy adımın hakkını vererek yaşamalıydım. Zamanla zincirlerimi kırdım. Annem önümde duvar gibi bir bariyer olsa da babam kuralları benim için daima esnetti.

Tüm imkanlar önüme serildiğinden bu hayatta beni heyecanlandıracak hiçbir şey kalmadı sanırdım. Ta ki bir adamın dudaklarını dudaklarımda hissedene kadar. Yiğit ruhumu çiçeklendirmek istercesine öptü beni. Afalladım, bir öpücük ile darmadağın oldum. Öpüşmenin, dudakların birbirine temasından çok daha farklı ve özel olduğunu ilk defa hissediyordum. Duyguları toy ve tecrübesiz bir kız gibi titremiştim karşısında.

O büyülü anda ona karşılık vermiş ve kendimi çeşitli bahanelerle evden dışarı atmıştım. Bir yanım ona kızgınken kendimi büyülü bir ana teslim edemezdim.

Yiğit'i görmeyeli otuz gün olmuştu. O günden sonra onunla arama tatlı bir mesafe koyup Caner ve ailemle birlikte tatile gitmiştim. Tatil boyunca bol bol mesajlaşmış, görüntülü konuşmuştuk. Bunun bile farklı bir heyecanı, güzelliği vardı. Caner, Yiğit'i kızdırmak için devamlı sosyal medyada paylaşım yapmış ve amacına ulaşmıştı. Yiğit'ten gelen mesajlar çoğu kez yüzümü güldürüyor, bir an önce kavuşmak için gün saydırıyordu. Bir yandan kendini affettirme çabası vardı. Her gün bir önceki günden daha farklı davranıyordu ki bu farklılık Betül ile arasında koyduğu mesafe ile ilgiliydi.

Bir ayın sonunda Caner ile birlikte İstanbul'a dönmüştüm. Bu kasvetli şehre gelme isteğimi kamçılayan orman gözlü bir adamdı. İlk defa bu şehre dönmek istemiş, bir gecekondunun sıcaklığını arzulamıştım. Kaçmak için çareler aradığım yere bahaneler uydurarak tıpış tıpış dönmüştüm. Geldiğimi ona söylememiştim, sürpriz yapmak istiyordum. Saat gece yarısına geliyordu. Yiğit'e tatilden birkaç hafta sonra geleceğimi söylemiştim ve morali çok fazla bozulmuştu.

GARAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin