Yeter ki anlat bana her şeyini!
Arzularını, hislerini
Ve tüm tutkularını...
Birde seni anlat bana.
Anlat ki... anlayayım içindeki beni
Anlayayım ki... anlatayım seni nasıl sevdiğimi.
-Murathan Mungan🌕
Bir insanı üzmenin, sinirlendirmenin, hayal kırıklığına uğratmanın doğuracağı sonuçları ilk kez düşündüm. İnsan sevdiği kişinin hayal kırıklığı olmak istemezdi. Güven bir kere kırılınca kolay onarılmıyordu. Yiğit bana hiçbir zaman olmadığı biriymiş gibi davranmamıştı. Açık ve net olmuş, kızacağım ne varsa gizlemeden açık açık yapmıştı. Onun gibi değildim. Güvenini kırmaktan korksam da doğru bildiğimi yapıyordum. Yine de ilk kez düşünmüş, yeşil gözlerde görebileceğim tutulmalara hazırlıksız yakalanmıştım.
Hiçbir şey duymamış, sükutun bozulacağı kelimeler kulağına ilişmemiş gibi baktı.
"Söylecektim sana," diye mırıldandığımda sakin yüzü değişime uğramadı.
"Her şey bittiğinde." diye tamamladı cümlemi. Açıklama bekler gibi bakıyor, sabrını sunmaktan çekinmiyordu. Yüzündeki çizgiler asla kızgınlığa ya da sinire evrilmiyordu. Yiğit bu kadar sakin bir insan değildi.
"Benimle tanıştığın günden beri başına belayım. Sürekli yeni bir sorun çıkarıyorum. Bu sorunlar seni henüz ilişkinin başlarındayken bile çok yordu. Sana söz verdim, biliyorum," Durup soluklandım. İçimdekileri şimdi söylemeseydim bir daha yapacağım açıklamanın hükmü kalmayacaktı. "Sorunlu bir kadın gibi görünmek istemedim. Yavuz, Anıl, Esin şimdiyse annem. Hayatında sürekli bir huzursuzluk yaşanıyor benim yüzümden."
Kaşları çatıldı. Ciddi misin, der gibi bakıyordu. "Hala mantıklı bir bahane sunamadın. Bu yüzden mi gizli saklı iş yapıyorsun? Bu siktiğimin sebepleri mantıklı geliyor mu kulağına?" diye sordu.
"Evet çünkü benimle hiçbir derdini paylaşmıyorsun. Uzaktan uzağa acı çekmeni, yaralarını izliyorum. Ne kadar zor tahmin bile edemezsin. Bir de ben tüm dertlerinin üzerine tuz biber mi ekseydim?"
Ona tam ulaştım sanarken ellerimin hissizliğe kavuşması ikimizin gerçeğiydi.
"Demedim mi sana? Demedim mi senden gelen her şey başım gözüm üstüne diye," Avucunun içindeki ellerimi bırakacak sandım ancak daha sıkı tuttu. Gözlerimin içine bakarken, parmaklarımla oynuyordu. "Ben anlatamıyorum diye sen de mi susacaksın?"
Bakışlarımı kaçırırken, "Kim bilir?" diye mırıldandım.
"Tehdit etme beni. Anlattığım zaman kaçacak delik arayacağın gerçekleri duymak için çırpınma. İnan güzelim meraklı değilim bir başıma direnmeye," Birkaç saniye soluksuz kaldım. Anlayış beklemiyordu, acı ile doluydu. "Söyle şimdi, değdi mi benden saklamana?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GARAM
RomanceHer şey bir hayat kurtarmakla başlamıştı. Yiğit... Serseri Yiğit. Bu hayatta kardeşiyle bir başına yaşam mücadelesi veren adam. Ona göre her şey çok basitti. Öl veya yaşa. Ümit Bey'in hayatını kurtararak bir ölümü engellemişti, Yiğit. Bir can kurt...