Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum
Önce beklemekten.
Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan
İkisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın. -Ümit Yaşar Oğuzcan🌝
Bir gölgeden ibaret olduğumu düşünüyordum. Bazen serinleten, bazen üşüten ama daima kullanılan bir gölge. Göz önündeyken bile gerde kalan, kavuşmaların dışında tutulan, seçilmiş insanların oluşturduğu o çemberin dışında kalan bir gölge olmak zordu. Zoru başardığım nadir anlardan birindeydik.
Yiğit kollarını karşısındaki kıza sıkı sıkı sarmaya devam etti. Vuslata ermiş gibilerdi. Bir sarılmanın ötesindeydi. Sahiplenme, kavuşma ve sakınma vardı temaslarında. Kızın kolları sıkı sıkı sarılmıştı Yiğit'in boynuna. Yiğit ise o kızı görmenin, sarmanın keyifini çıkarıyordu.
Kızın gözleri beni bulduğunda Yiğit'ten ayrıldı. Beni görmeyi yadırgamamıştı. Ona böylesine sıkı sarılan bir insanın hayatında olup bitenlerden haberdar olması normaldi.
"Merhaba!" dedi bana gülümseyerek. "Lale ben."
Lale. Yiğit'in kardeşiydi. Ihlamur ağaçlarının altında kahvaltı yaptığımız gün üstünkörü bahsetmişti Yiğit. Hayatında en değerli varlık olarak gördüğü kardeşi gelmişti demek ki.
Bana uzattığı elini sıkarak, "Ayliz ben de. Memnun oldum." dedim. Onun gibi gülümsemeye çalıştım ancak az önce Yiğit ile aramdaki sürtüşme ve yaşadığım kısa süreli şok buna imkan vermedi.
Yiğit üstünkörü bana baktığında Suna geldi. "Hoş geldiniz, girsenize içeri. Kapıda kalmayın." dedi.
Yiğit ayakkabısını çıkarıp içer girdi ve elini kardeşinin omuzuna koyarak ilerlemeye başladı. Ben de ayakkabımı çıkarıp içeri girdiğimde Suna ardımdan kapıyı kapadı. Bu gecekondunun içi, güneş görmediğinden serindi. Evin boyaları ve eşyaları eskiydi. Üstüne bastığım halının bile rengi solmuştu.
"Yiğit bugün gelebileceğini söylemişti. Ne iyi ettiniz. Size kostümleri göstermek için sabırsızlanıyorum." dedi heyecanla ki bu heyecana ben de ortaktım. Yönlendirmesiyle birlikte salona ilerledik.
"En az senin kadar sabırsızım Suna. Çok önemli bir işin çok önemli bir parçasını üstlendin, beni de büyük bir sıkıntıdan kurtardın."
Gülümseyerek salona adım attığımda neredeyse geri dönüp gidecektim. Koltuğun üzerine kurulmuş kahkaha atan kişi Betül'den başkası değildi. Beni gördüğünde gülüşünü kesti ve surat asmaya başladı. Ben ondan ne kadar hoşnut olmuyorsam o daha fazlasını hissediyordu. Hiçbir zararım dokunmadığı halde beni görmek istemediğini itici tavırlarıyla belli ediyordu. Sevim onun aksine beni görünce gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GARAM
RomanceHer şey bir hayat kurtarmakla başlamıştı. Yiğit... Serseri Yiğit. Bu hayatta kardeşiyle bir başına yaşam mücadelesi veren adam. Ona göre her şey çok basitti. Öl veya yaşa. Ümit Bey'in hayatını kurtararak bir ölümü engellemişti, Yiğit. Bir can kurt...