Her şey bir hayat kurtarmakla başlamıştı.
Yiğit... Serseri Yiğit. Bu hayatta kardeşiyle bir başına yaşam mücadelesi veren adam. Ona göre her şey çok basitti. Öl veya yaşa.
Ümit Bey'in hayatını kurtararak bir ölümü engellemişti, Yiğit. Bir can kurt...
Çiçekler açar elbet, mühim olan beklemektir. -Küçük Prens
Pinhan; Gizli, saklı, gizlenmiş.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hayat hikayemi ikiye bölen adam, bir başkası gibi vaatler sunmamıştı. Güzel iltifatlar etmemiş, pahalı hediyelerle aklımı çelmeye çalışmamış, beni elde edebilmek için türlü oyunlar çevirmemişti. O kendisi gibi olduğunda ben ona aşık olmuştum. Birini bütünüyle sevmenin ne demek olduğunu onunla öğrenmiştim. Benim olmasını, bana aşık olmasını istemiş ve istediğimi almıştım. Onunla ilgili hiçbir şey bana tam anlamıyla yetmiyordu. Vereceği her şeyin çok daha fazlasını arzuluyordum. Ne peşinden koşmak ne de deli gibi aşık olmak zoruma gidiyordu. Onu sevmeyi de seviyordum.
Tüm bu sevgi karmaşasının içinde bazen yoruluyordum. Ne yapacağımı bilemediğim için sendeliyor lakin ayakta durmanın bir yolunu buluyordum.
Yiğit tam karşımda, öldürücü bakışlarla yüzüme bakıyordu. Mavi gözleri alev alev yanarken kasılan çehresi haleti ruhiyesini göstermeye yetiyordu.
"Ne oldu? Çok mu kızdın?" diye sorduğumda kafasını hafifçe omuzuna eğip, gözlerini kısarak baktı.
Ne Mert umurumdaydı ne de bir başkası. Yalnızca onun ilgisini istiyordum. Büyük, şımartıcı değil bana özel olduğunu hissedeceğim bir ilgiydi. Öfkesini göstermekte son derece cömert olan bu adamdan biraz daha ilgi beklemek yanlış olmazdı.
"Beni delirtmek hoşuna mı gidiyor?" derken tehditvari sesini duymazdan geldim. "Bilerek mi yapıyorsun?"
Çok rahat çok sakin bir halde, "Evet, bilerek yapıyorum. Beni anlaman için uğraşıyorum." diye fısıldadım.
"Sana yapacaklarım hiç mi umurunda değil? Beni böyle zıvanadan çıkardıktan sonra ne bekliyorsun?" Sesindeki hırsı hiçbir yere koyamadım. Sinirinin her bir parçası üstüme saçıldı. İstediği kadar üstüme oynayabilirdi.
"Ne yapacaksın, ben seni bu kadar seviyorken ne yapabilirsin?" dedim gülerek.
Sert göğsünü şişirecek kadar derin bir nefes aldı. Uzun boynundaki damarlar şişti. "Yapabileceklerim gözünü yeterince korkutur. O zaman sevgin yanımda kalmana yeter mi bilmiyorum." dediğinde kalbime ucu paslı iğnelerle dikiş atıldı.
Kirpiklerime kadar titredim. "Beni hiç üzmediğini, kırmadığını falan mı sanıyorsun? Kim olsa şu tavırlarından sonra giderdi, Yiğit. Ama bak, hala buradayım." diyerek durduğum yeri gösterdim. Göstermesem de bilirdi, yerim yanıydı.
Yine bana kızdı, "Niye buradasın? Yüzüme vurmak için mi?" dedi.
"Hayır, seni herkesten çok sevdiğim için. Senin de beni herkesten çok sevdiğini bildiğim için." dedim bir çırpıda. Kalbimin her an her saniye onun için attığını nasıl oluyordu da duyamıyordu? "Hem ne yüzüne vurması? Her haline bayılıyorum. Tabii, bazen çok üzerime geldiğinde cidden kırılıyorum ama tamir edilmeyecek gibi değil."