♻️SEB/28☣️

650 87 97
                                    

Arkadaşlar Muâz'ı yeşil gözlü hayal edenler var ben yazıp yazmadığımı hatırlamıyorum o yüzden hayalimde ki gibi bal rengi yazıyorum haberiniz olsun hsjjsjs

"Bu yüzden sana bir aile bırakmak istiyorum. Ya da onlara bir evlat diyelim. İki tarafa da borcumu ödüyorum gibi düşünelim. Yaptıklarımın bedeli olmasa da bir şeyleri yoluna koymaya çalışıyorum."

Yine Muâz ve yine büyük bir karmaşa, kafa karışıklığı. Düşünecek organlarımı kesip bağışlamayı düşünecek hâldeydim.

Aşağı kattaki misafir odasına geri dönmüştüm. Bu defa dün sabah yaşanan olay bile etkili olamamıştı. Gerçekten Muâz'dan uzak biraz kafamı toplamalıydım. Ağzından çıkan en basit kelimenin altında bile bir anlam vardı ve bunu çözmeye çalışmak yorucuydu. 

Acaba insanları bu kadar yorduğunun farkında mıydı? Bence değildi. Olsaydı bunu yapmaya devam eder miydi merak ediyordum.

Efna doldurduğu bardağı önüme iterken de hâlâ bunu düşünüyordum.

"Özlemișim seninle karşılıklı oturmayı!" diyerek çayından bir yudum aldı.

"Ben de," diye mırıldandım. Sanki Muâz'la karşılaşmasaydım burada hep Efna'yla kalsaydım her şey daha iyi olacaktı.

Ama bir yanımda pişman falan olamıyordu saçma bir şekilde.

Sanki başka türlü de olmazmış gibi.

Hani çamaşır makinesini mutfağa koymuşsun gibi. Onun yeri nasıl orası değilse sanki ben de Muâz olmadan mutfakta ki çamaşır makinesi havası verecekmișim gibi.

Aslında hayat başka insanlara bağlı değildir ya da onun varlığı sayesinde benim varlığım anlam kazanıyor değil. Her insan kendi başınayken de özeldir ve varlığının bir anlamı, amacı vardır. Ama sanki... İçimde öyle bir his var ki anlatamıyorum.
Yemek çok güzeldir herkes çok beğenmiştir ama sen bir şeyi unuttuğunu biliyorsundur da onun ne olduğunu bilmiyorsundur.

Öyle bir his.

Efna, "Her şey bir garip geliyor senden sonra." deyince, "Nasıl?" Diye sordum merakla.

"Ne bileyim? Dünya siyah beyaz olmuş gibi."

"Abartma!" diyerek güldüm. İkimizin hayatında ki renkli kısımlar zaten ona aitti. Ben genelde ona ayak uyduran kişiydim.

"Öyle deme. Ne kadar yalnızlığını paylaşan benmişim gibi görünse de sen de benimkini paylașıyordun. Ama uzaklaştıkça bu daha bir belirgin oldu. Bazen yatağımda uzanırken ayağımı üst ranzaya vuruyorum sen yine bana çığır diye. Ama hiç ses gelmiyor. O zaman evlenmiş olduğun gerçeğiyle yüzleşiyorum işte! "

Gözlerim dolmaya hazır beklerken gülerek bunu örtbas etmeye çalıştım. Öyle ya da böyle herkes farklı bir imtihanın içinde debeleniyordu. Yolu bulmak en mühim meseleydi ama kolay değildi. Bazen o yolda yürürken bile kaybolup başka bir yolda bulabilirdik kendimizi.

"Ben..." ne diyeceğimi bilemeyerek mırıldanırken o yerinden kalkarak yanıma geldi. Bana sarılıp birden bire ağlamaya başladığında şaşkınlıkla kalakaldım. Kollarım havada öylece dururken hıçkırarak ağlayan Efna'yı teselli etmek üzere ellerimi sırtına koyup onu sakinleştirmeye çalıştım.

"Neyin var senin?" Diye sorduğumda başını kaldırıp yüzüme baktı ve tekrar sarıldı.

"Çok yalnızım. Sen gidince her şey daha da kötü oldu! Burada bile kalmak istemiyorum Ahsen."

"Sen böyle bir şey için bu kadar üzülmezsin Efna. Başka bir şey var, söyle bana!"

Ağlarken başını iki yana sallayıp bana sarılmaya devam etti. İçimde kötü bir his büyüyordu ama niçin olduğunu bilmiyordum.

Son Evlilik Bükücü/2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin