♲SEB/49♲

639 71 191
                                    

Size uzun bölüm yazdım jzjjsj bol yorum bekliyorum diğer bölüm de akşama doğru (düzenleyip atacağım) gelecek🧡

Kafamı kaldırıp hemen yanımda uyuyan Muâz'a baktım. Başında beklerken uyuyakalmıştım. Kapının çalmasıyla doğrulup üstümü düzelttim.

İkrime kafasını uzatıp içeri bakarken, "Gelsene," diyerek kısık bir sesle onu içeri davet ettim.

"Uyudu mu?" Diye sorarken eğilip Muâz'ın yüzüne çocuğuna duyduğu merhamet ve şefkat ile bakar gibi baktı.

"Hı-hım." diyerek ayağa kalktım tamamen. "Uyumuş, ben de uyuyakalmışım. Fark etmedim."

"Hadi çıkalım. O uyusun, senin de bir şeyler yemen gerek."

Onu onayladığımda beraber odadan çıkıp arkamızdan kapıyı kapattık. İkrime beni mutfağa götürürken ev haftalar sonra ilk defa oldukça sessizdi.

Cihangir, Furkan, Ali ve Muhammed artık burada yatılı kalmıyorlardı. Günlük gelip geceye kadar duruyor ve ardından uyumak için evlerine gidiyorlardı. Onlara gerçekten minnettardım. Hep de öyle kalacaktım. Ali, Muhammed ve İkrime Muâz'ın duş almasına yardımcı olurken, Furkan sürekli ona kitap okuyordu. Cihangir de beni çok sinirlendiren bir eylem olsa da Muâz'ın yanından ayrılmayıp bazen onunla bile uyuyordu.

Üstünü değiştiriyor, ona banyo yaptırıyor, tuvalete gidip gelirken bile yanından ayrılmıyorlardı. Doktorun dışında Muhammed ona pansuman bile yapıyordu. İkrime gece gündüz yaralarına krem sürüyordu.

Gerekli gereksiz ne varsa yapıyor ve bana hiçbir şey bırakmıyorlardı. Yemeği bile İkrime yapıyordu bazen. Bana verdikleri tek ve önemli kutsal görev ise ona ellerimle yedirmekti. Çok zahmet edip bıraktılar yani onu da.

Ve hepsine rağmen Muâz bir kere bile ağzını açıp hiçbirimizle iletişime geçmemiş en ufak bir göz teması kurmamıştı.

Mutfağa girdiğimizde çoktan hazırlanmış olan masayı görünce dönüp ikizimin omzuna vurdum.

"Gecenin bu saatinde bunları mı hazırladın? Bi de masa kurmuşsun!"

"Kızım sana da ne yapsak beğendiremiyoruz ama!" diyerek sızlandığında bu defa ayak parmaklarımın ucunda yükselip yanağına uzandım. Tabi ki sıkmak için. Ben yanağını aşağı çekiştirirken o benden kurtulmaya çalışıyordu.

"Bak hamile falan demem!" dediğinde durdum. "Ne dersin?" Diye sordum dalga geçmek amaçlı. Çünkü İkrime bu konuyu o kadar ciddiye alıyordu ki iki saniye sürmezdi bu lafından cayması.

"Yok, derim." dedi duraksayarak. Demiştim. "Nasıl hamile falan demem! Derim!" aniden dönüp ellerini omuzlarıma koydu. "Bak kızım sen hamilesin! Sakın unutayım deme, tamam mı? Hem senin yüzünden konuşuyoruz hep böyle şeyleri! Yeğenim duyup küserse bozuşuruz haberin olsun."

Gözlerimi devirerek onu ittirdim. "Ne yeğenmiş arkadaş. Beni bu kadar düşünmedin!"

Yanından geçip yerime oturdum. Önüme aldığım tabağa bir şeyler koyarken sessizce geçip karşıma oturdu.

"Sen küstün mü bana?" Diye sorduğunda çekingen görünüyordu.

Abartı bir ifadeyle gözlerimi büyütüp ona baktım. "Estağfirullah! Haşa!" diyerek başımı omzuma doğru eğdim. "Sen dayısın! Benim sana ve biricik yeğenine küsme gibi bir hakkım olabilir mi? Öyle bir şey yapar mıyım hiç?!"

Nefesini bırakırken dudaklarını büzüp omuzlarını düşürdü.

"Küstün yani."

"Sus İkrime. Sesini duymak istemiyorum. Sadece biricik yeğeninle konuş sen."

Son Evlilik Bükücü/2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin